Muhalefet partilerinin ve İktidar Partisinin seçim için vatandaşa verdikleri vaatleri ve boyutlarını bir inceleyelim.
CHP´NİN verdiği vaatlerin toplamının takribi olarak minimum 300 milyar TL olduğu ekonomi uzmanları tarafından belirtilmektedir. Bu vaatlerin her sene itibari ile devam edecek vaatler olduğunun da atlanmaması gerekmektedir.
CHP tarafından verilen vaatlerin tutarı olan minimum 300 milyar TL´nin ne manaya geldiğini 2018 yılı bütçe büyüklüğümüze göre değerlendirdiğimiz zaman aşağıdaki tablo ortaya çıkmaktadır.
Bu basit veriler çerçevesinde bir de Türkiye ekonomisi hakkında Millet İttifakındaki muhalefet partilerinin söylemlerine dikkat edelim;
Bu verilere, beyanlara ve vaatlere bakıldığı zaman; aşağıdaki değerlendirme ortaya çıkmaktadır.
1) Başta CHP olmak üzere Muhalefet partilerinin beyanlarına göre kasada para yok! Ekonomi bozuk! Türkiye ekonomisi çok kötü, söylemlerin yanında minimum 300 milyar ile 450 milyar TL civarında bütçe dışı vatandaşa verdikleri vaatler bulunmaktadır. Bu da bütçenin ekstra % 40 ile % 60 civarı açık vereceğini, bu açığın Milli gelire (GSYH) oranını da % 9 ile % 13 arasına yükselterek bozacağını göstermektedir. Bu oranlarında AB´nin Kopenhag Ekonomik Kriterlerinin çok üstünde olduğunun atlanmaması gerekmektedir. AB´DE Ekonomik kriz içine düşen ülkelerde bütçe açıklarının bu mertebelere çıkmasından sonra ekonomik krizlerin yaşandığının bilinmesi gerekmektedir.
2) CHP´NİN kasa boş, ekonomi bozuk söyleminin yanı sıra bütçenin minimum % 40 civarını vaatlere harcayacağı akıllara şu soruları getirmektedir.:
i. Eski Türkiye´de Devletin kaldıramayacağı bütçe açıklarından sonra, Türkiye ekonomik krize sokulmuş bu suretle de gerek İç Siyaseti, Dış Politikası gerekse de Ekonomisi IMF ye teslim edilmişti!
ii. Yurt Dışı Türkiye düşmanı odakların IMF´Yİ devreye sokarak, Türkiye´nin gerek iç ve dış siyasetini dizayn etmek gerekse de ekonomimizi kontrol altına almak için kullandıkları Eski Türkiye´de görülmedi mi? Bu suretle yatırımlar durdurulmadı mı? Rant ekonomisi ile de vatandaşın parası rantiyeye peşkeş çekilmedi mi? Devlet bütçesi hortumlanmadı mı? Toplanan vergilerden faize giden tutar bütçenin % 86 sına Eski Türkiye´de ulaşılmadı mı? Şu an da bütçeden faize giden oranın % 11´ler seviyesine çekilerek bu mertebelerde seyretmekte olduğu gerçeğinin de atlanmaması gerekir.
iii. Türkiye borçlarını ödeyip IMF ile borç / alacak ilişkilerini kesmeyi başarması sonrası! IMF´Yİ Türkiye´yi her yönden kontrol altında tutmak için kullanan Yurt Dışı Türkiye düşmanı odaklar, Türkiye´ye karşı tavır alarak düşmanca davranmaya başlamadılar mı?
iv. Türkiye, IMF ile ilişkisini kestiği zaman Yurt dışı Türkiye düşmanı odakların kontrolünden çıkarak bağımsız bir şekilde, kendi menfaatleri doğrultusunda gerek iç ve dış siyaset gerekse de ekonomik politika izlemeye başlamadı mı? Bundan rahatsız olan Türkiye düşmanı odaklar IMF´NİN Türkiye ile ilişkisini kesen Sayın Recep Tayyip Erdoğan´a da Türkiye üzerinden saldırmaya da başlamadılar mı?
v. IMF sonrası kendi kontrollerinden çıkan Türkiye´yi tekrar kontrolleri altına almak isteyen bu odaklar en son olarak da FETÖ Terör örgütü kanalı ile 15 temmuz darbe girişimine girişmediler mi?
vi. Türkiye´yi istila için organize ettikleri 15 temmuz darbe girişimleri başarılı olmayınca, Türkiye düşmanı odaklar şimdide 24 Haziran seçimleri vasıtası ile içimizdeki gayri milli unsurlarla ve ekonomik saldırılarla Türkiye´yi ayrıca algı politikasını da devreye sokarak IMF´YE muhtaç duruma getirmeye çalışmıyorlar mı? Böylelikle de Yurt Dışı Türkiye düşmanı odakların Türkiye´mizi tekrar kontrol edile bilinen Eski Türkiye konumuna getirilmek istendikleri görülmüyor mu?
vii. Zaten Millet İttifakındaki Partiler her seferinde, çift başlılığı temsil eden ve gerek siyasi gerekse de ekonomik kaosu doğuran Eski Türkiye özlemi içinde olduklarını söylemlerinde açık bir şekilde ifade etmiyorlar mı? Seçim beyannamelerinde de bu durumu açıkça belirtmiyorlar mı?
İktidar Partisi olan AK Partinin vaatlerine bakıldığı zaman ;
1) Bu vaatlerinin toplam tutarının senelik 30 milyar TL civarı olduğu gözükmektedir.
Muhalefet partilerinin bu kadar vaatleri karşısında aşağıda ki değerlendirmeler ortaya çıkmaktadır;
1. Ya devletin kasasının dolu olduğu ve ekonomimizin hiç bir sıkıntı içinde olmadığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Aksi takdirde Muhalefet partileri senelik 300 ile 450 milyar TL arasında olan vaatlerini nasıl gerçekleştirebilecek ki?
2. Ya da ekonomik olarak söylemlerinde belirtikleri gibi kasada para yoksa, ekonomi kötü ise, bu vaatlerinin kaynakları için nereden borç alacaklar? Bunun tek bir adresinin Rant ekonomisi ve son adresinde IMF olduğunun atlanmaması gerekmektedir!
3. Bu politikalar yalnızca IMF´Yİ hatırlatan ve onları davet eden, Eski Türkiye´yi anımsatan politikalar olduğunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir.
İç ve dış siyasete beraber bakıldığı zaman, Muhalefetin her türlü desteğine koşan Avrupa devletleri ve ABD, Türkiye´de AK Parti siyasetini engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapmakta oldukları görülmektedir! Bu ülkeleri kontrolleri altında tutan güç odakları IMF kanalı ile kontrol ettikleri Türkiye ellerinden kaçınca kontrol edemedikleri Türkiye´ye tahammül edemedikleri görülmektedir. Yurt Dışı Türkiye düşmanı odaklar ve onları temsil eden ülkeler Türkiye´deki AK Parti hükümeti devrilsin, AK Parti gitsin yerine zayıf ve kontrol edilebilir hükümetlerin gelmesini istedikleri maalesef bir gerçektir. Muhalefet Partilerinin bu söylem ve vaatleri ile de Türkiye´nin IMF?NİN kapısını çalacağı ve Eski Türkiye özlemi içinde olanların desteği ile de Türkiye´nin kontrolü yine IMF vasıtası ile Türkiye düşmanı odakların eline geçeceği aşikardır. Bu vesile ile de eski vesayetçi sistemin imtiyazlarının üretilmeye çalışıldığı ve Eski Türkiye de olduğu üzere bizleri içeriden teslim almak istendiği görülmektedir. Onun için 24 Haziran seçimleri Türkiye´mizin geleceğini tayin edecektir. Bu seçim Türkiye´mizin bağımsızlığı ve bekası açısından hata yapılmaması gereken bir seçimdir! Ya siyasi olarak başkalarının dediklerini yapan , ekonomik olarak sömürülen Eski Türkiye´ye geri dönerek Türkiye düşmanlarının kontrolünde olan IMF´YE teslim olacağız. Ya da Yeni Türkiye gerçeği ile bağımsız olarak kazanımlarımızı ve menfaatlerimizi koruyup önümüze bakacağız.
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın ? Bu bir kurtuluş savaşıdır!? bunun yanında da zamanın IMF Başkanına ? Siz kendi işinize bakın, siyaset yapmakta bizim işimiz!? demesinin ne manaya geldiğinin çok iyi düşünülmesi gerekmektedir.Türkiye üzerinde oynanmak istenen bu oyunların idrak edilmesi ile birlik ve beraberlik içinde bu mücadeleden çıkıla bilineceğinin bilinci çok önemlidir.