Yalçın ARAL

Tarih: 17.05.2019 12:05

CHP´NİN İSTANBUL SEÇİM STRATEJİSİ

Facebook Twitter Linked-in

CHP Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu´nun YSK´nın hukuken itiraz edilemez ve aldığı  kararlara uyulması gereken durumuna karşı itiraz ederek YSK´yı oluşturan yüksek hakimlere hakaret dolu, aşağılayıcı şekilde ağıza alınmayacak laflar etmesinin muhakkak bir sebebi vardır!

Her zaman dediğim üzere! ?Hiç bir şey tesadüf değildir! ?

Yerel seçimlerden önce CHP kurmaylarının ?İstanbul´u - Ankara´yı biz alacağız! bunu da AK Parti dahil herkes kabullenmek zorunda kalacaktır!? Söyleminin ve seçimden önce verilmek istenen mesajında tesadüf olmadığı şekilde değerlendirilmesinde fayda vardır.

CHP´nin İstanbul seçimi ile ilgili açıklamalarına bakıldığı zaman seçim ile ilgili ana stratejilerini MADURİYET üzerine kurguladıkları,

Kendi bakış açılarına göre oluşan mağduriyetin vatandaş nezdinde algı politikası ile derinleştirilerek oluşa bilmesinin  ana görevi de Sayın Kılıçdaroğlu  tarafından üstlenilmiş olduğu,

Sayın Kılıçdaroğlu´nun, YSK´ya karşı Anayasamıza göre suç olan eylemler içinde olması ve bunun karşısında İstanbul seçimlerinde mağdur duruma düşmüş bir kişi ve yine mağdur parti durumuna düşmüş bir Parti hüviyetinde görünerek oyların konsolide edilmek istendiği görülmektedir.

 

Yapılan bu eylem ve söylemlerin karşılığında Hukukun çalışarak, Sayın Kılıçdaroğlu´na karşı gerek ceza gerekse de tazminat davalarının açılacağı başta Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP´liler olmak üzere herkesin malumudur. Bu davaların bir an evvel açıla bilmesi içinde Sayın Kılıçdaroğlu´nun her fırsatı kullanmakta olduğu ortadadır!

 

Bu sebepler incelendiği zaman aşağıdaki senaryolar ortaya çıkmaktadır;

 

Ama şunu atlamamız gerekmektedir. ?Bir toplumun dengesini bozmak için Adalete karşı güveni ortadan kaldıracaksın!? Bu madde Türkiye düşmanlarının protokollerinde açık ve net şekilde belirtilmektedir.

Sayın Kılıçdaroğlu´nun ?YSK ?ya güvenmiyorum!? söylemi Türk demokrasisine ve adaletine sıkılan bir kurşun değil midir? Bu söylem neye hizmet etmektedir? Adalete karşı güven sarsılırsa bunun çıktısının kaos olacağı da zaten siyasi otoriteler tarafından her zaman belirtilmektedir.

Sayın Kılıçdaroğlu´nun hukuka aykırı bu söylem ve hamlelerinin yanında  mağdur edebiyatı ile toplumdaki çatlağı derinleştirerek, Türkiye´yi kaos ortamına doğru sürükleyecek şekildeki bir çıktıya doğru yöneltecek açıklamalar yapması da çok korkutucudur!

 

Türkiye´nin şaibeli bir seçimin üzerinde otarabilmesinin mümkün olmadığı gerçeğinin bilinmesi gerekmektedir. Seçimleri şaibeden uzak yapılmasını sağlayamadığımız zaman Demokrasiden de bahsedemeyiz.

Sayın Başkanımız Erdoğan´nın  da belirtiği üzere  ? Milletimizin söz söylediği en büyük arena sandıklardır. Sandık demokrasinin namusu milletin onurudur!?

Sandığa gölge düşmüşse en doğru yol yeniden milletin hakemliğine başvurmak olduğunun atlanmaması gerekir. Bu doğrultuda hiç kimsenin milletin hakemliğinden kaçmaya, mızıkçılık yapmaya, tekrar sandığın vatandaşın önüne konularak hakemliğine sunulmasına karşı çıkarak bu kararı veren yargıyı suçlamaya, Türkiye´yi kaos ortamına doğru sürükleyecek Yurtdışı düşmanlarının söylemlerine destek verecek şekilde Türkiye´deki fay hatlarını kaşımaya, Yüksek Yargıya hakaret dolu  olarak ağıza alınmayacak laflar etmeye başta siyasetçiler olmak üzere hiç kimsenin ne hakkı nede hukuku vardır.

Demokrasinin ana temeli olan sandık ve bu doğrultuda oluşacak vatandaşın iradesidir. Bunun ne suretle olursa olsun engellenmeye çalışılması da Demokrasinin gaspıdır.

Vatandaşlarımız ve siyasetçilerimiz, CHP kurmaylarının ve Başkanının Türkiye´yi çekmek istedikleri ortama ve oyuna gelmeyecek kadar fazilet içinde olduğunun da unutulmaması gerekir. Türkiye her yönden Türkiye düşmanlarının saldırısı altında iken ana dayanağımız olan Demokrasimize direk olarak sandıkta yapılan saldırının ve Türkiye´nin içine sokulmak istenen durumun kimlere hizmet ettiğini de iyi düşünülmesi gerekmektedir!

İstanbul seçimi yapılıncaya kadar da, Yurtdışı Türkiye düşmanlarının organizasyonları ve yurt içindeki uzantılarının desteği ile Türkiye´ye yönelik gerek siyasi gerekse de ekonomik olarak her türlü saldırının olabileceğinin atlanmaması gerekmektedir. Zaten bazı sivil toplum örgütleri vasıtası ile bu hamlelerin yapılmakta olduğu da gözden kaçmamaktadır! Ayrıca bu süreçte Türkiye´de her türlü terör saldırılarının ve toplumu kutuplaştıracak, vatandaşlar arasında tansiyonu yükselte bilecek söylem ve girişimlerinde olunabileceğinin de göz ardı edilmemesi gerekmektedir!

Bu süreçte, siyasetçilerimiz üzerlerine düşen görevleri Demokrasi ve Adaletin üstünlüğü ilkesi doğrultusunda eksiksiz olarak yerine getirmeleri gerekliliği önemlidir! Bunun yanında başta siyasilerin, Vatandaşları kutuplaştıracak söylem ve hamlelerden kaçınarak  Yurtdışı Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürecek şekilde Türkiye´deki fay hatlarının derinleşmesinin önünün kesilmesi sağlanarak çatlağın daha da derinleşmesinin önü alınmalıdır. Türkiye´nin bekasını ilgilendiren bu durum için gerekli şekilde davranamayan siyasetçilere de vatandaşların sandıkta cevabının neler olabileceğinin de iyi bilinmesinde fayda vardır.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —