Türkiye`de şeker sektörü önemli, katma değeri yüksek bir sektör. Özellikle şeker pancarı katma değeri yüksek bir ürün. Çok önemli bir istihdam sağlıyor. Orta Anadolu bölgesindeki çiftçilerin önemli bir geçim kaynağıdır. İnsanların köylerinde yaşamasına ve şeker sektörünün ayakta kalmasına katkı sağlıyor. Aynı zamanda şeker sektörünün destek verdiği sektörler de var. Nakliye sektöründen tutunda ilaç sektörüne varıncaya kadar yan sanayi olarak da önemli bir katkısı var. Bütün bunları düşündüğümüz zaman şeker sektörünün Türkiye`de yaşaması gerekmektedir. Fakat bu şekilde yaşaması zor görülüyor.
Başkan Akay’ın birinci önerisi Şeker sektörü hakkında olup Avrupa’nın daha ucuz ürettiği şekeri Türkiye`de pazarlar hale gelmesi Türkiye`deki şeker fabrikalarının kapanması sonucunu ortaya çıkartarak Şeker pancarı üreten çiftçiyi de ciddi bir şekilde mağdur edecek ve zaten boşalmış olan köylerimiz daha çok boşalma ile karşı karşıya kalacak olması halinde Bu sektördeki olumsuz gelişmeler ülkemizde sadece ekonomik değil sosyal bir çalkantıya da sebebiyet vereceğinden dolayı Devlete ait Şeker fabrikalarının Türkiye`de bu işi hakkıyla yapan kuruluşlara verilmesi lazım. Ülkemizde genellikle özelleştirme varlık satışı şeklinde düşünülmüş ve uygulanmıştır. Oysa bu mutlaka olması gereken bir yöntem değildir. Şeker fabrikalarının kapasitelerini artırmak, kotalar o fabrikalarda toplanmak, çalışanlarının yine aynı fabrikalarda istihdamını sağlamak kaydıyla kiraya verilebilir. Böylece Türkiye`nin ihtiyacı da karşılanmış olur. Bu konuda hemen adım atılmazsa rekabet şansımızı kaybederek Şeker pancarı sektörü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir. Bir sektörü yok ettikten sora onu tekrar ihya etmek o kadar kolay olmayabilir.
Ülkemizde 8 tanesi özel olmak üzere 33 tane şeker fabrikası var. Bu fabrikalardan bazıları verimi ve kapasitesi düşük olup Yeterli hammadde bulamadığı için yılda 10-12 gün çalışanlar da bulunmaktadır. Türk Şeker`e ait olan 25 şeker fabrikalarında kısmi olarak 2008 ve 2012 yıllarında iki kere ihale yapılmış olmasına rağmen, ikisi de bir şekilde iptal edildi. Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar özelleştirilmediği takdirde onlarda ciddi bir kan kaybı meydana geliyor. O kuruluşların tamir bakımından yeni yatırım ihtiyaçlarına kadar göz ardı ediliyor. Bu durum onların performansının giderek daha da düşmesine sebebiyet veriyor. Zarar da giderek artmaya başlıyor. Şeker açısından baktığımız zaman tüketicinin daha yüksek bedelle şeker tüketmesi sonucunu ortaya çıkarıyor. Yani memleketin ekonomisine katkı sağlaması beklenen kuruluşlar yük haline geliyor. Biz Kayseri Şeker Fabrikası olarak hem kendi sektörümüzde hem tarımda hem de sanayi sektöründe örnek kuruluş haline gelmiş bulunmaktayız. Türkiye`deki 500 büyük sanayi kuruluşu arasında yer aldık. Kayseri`de son 3 yıllık performansı ile bu konuda çok önemli bir atak yaptık. Dolayısıyla bu fabrikaların Kayseri Şeker Fabrikası, Konya Şeker Fabrikası gibi başarılı çalışmalar yapan bu kuruluşlar eliyle işletilmesine müsaade edilmesi lazım. Bu fabrikaların da bizimki gibi kuruluşlara devredilmesi sonucunda kapasite artışları gerçekleştirmek suretiyle işçileri ile beraber rahatlıkla çalıştırılır. Böylece daha verimli sonuçlar elde edilip daha ucuza şeker üretilerek Türkiye`nin hem şeker ihtiyacı karşılanır hem de tüketici daha ucuz şeker tüketir ve Avrupa ile de rekabet konumuna gelebilir. Böylece şeker sektörünün ortadan kalkma tehlikesi de giderilmiş olur. Bu Türkiye`de şeker sektörünün yaşaması için önerilen bir modeldir.
Kayseri Şeker Fabrikası`nın daha iyi bir gelecek ve kurumsal ayağı da olması için halka açılması gerektiğini belirten Akay, bunun için Özelleştirme İdaresinde Kayseri Şeker’e ait yüzde 11`lik hissesini arzu ederlerse çiftçilerimiz ve çalışanlarımız adına talip olacağız. Onlar adına hisseyi alarak bu vesile ile çiftçilerimizin fabrikaya doğrudan ortak olmaları, fabrika üzerinde onların kontrolünün daha güçlü hale gelmesini sağlayıp Çiftçilerimiz kârlardan da paylarını alabilecekler. Bu vesileyle şirketimizi borsa denetimine ,SPK denetimine açacağız. Buranın üzerinde güçlü bir denetim mekanizması oluşturacağız. Böylece şeffaf bir yönetim anlayışının gelişmesine katkı sağlanacağını belirtti. (Haber Merkezi)