Tarih: 06.04.2017 09:30

NAMAZLA DİRİLİŞ KONFERANSI

Facebook Twitter Linked-in

 

Türkiye Diyanet Vakfı Kayseri Şubesi, Namaz Gönüllüleri Platformu, İlim Yayma Cemiyeti Kayseri Şubesi ve Ensar Vakfı Kayseri Şubesi tarafından birlikte organize edilen ?Namazla Diriliş? programı, Araştırmacı Yazar Abdullah Yıldız, Eğitimci Yazar D. Ali Taşçı, Eğitimci Yazar Ramazan Yatkın, İlahiyatçı Yazar Abdülhamit Kahraman, İlahiyatçı Yazar Muhammed Masum Vanlıoğlu ve İl Müftümüz Doç. Dr. Şahin Güven´in katılımıyla 04.04.2017 Salı akşamı Kadir Has Kültür ve Sanat Merkezi´nde icra edildi.

Program, Cami-i Kebir İmam Hatibi Halil İbrahim Arslan´ın güzel Kur´an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Programın moderatörlüğünü yapan İl Müftüsü Sayın Güven sözlerine şöyle başladı:

?Namaz Gönüllüleri Platformu üyesi 5 konuşmacımız, bugün öğleden önce 5, öğleden sonra da 5 olmak suretiyle toplam 10 okulumuzda ?Namazla Diriliş´ konulu konferans gerçekleştirdiler. Ramazan Yatkın Hocamız, Yamandede İmam Hatip Lisesi ile Erciyes Anadolu İmam Hatip Lisesi´nde; Abdullah Yıldız Hocamız, Kayseri Fen Lisesi ile Kilim Sosyal Bilimler Lisesi´nde; M. Masum Vanlıoğlu Hocamız, Ali Rıza Özderici Anadolu İmam Hatip Lisesi ile Talas Özberber Anadolu İmam Hatip Lisesi´nde; Abdülhamit Kahraman Hocamız, Arif Molu Endüstri Meslek Lisesi ile Mustafa Eraslan Lisesi´nde; D. Ali Taşçı Hocamız ise Furkan Doğan Anadolu İmam Hatip Lisesi ile Kayseri Merkez Anadolu İmam Hatip Lisesi´nde bu konferanslarını sundular.

Namaz Gönüllüleri Platformu´nun bundan 11 yıl önce başlatmış oldukları yürüyüşün bir meyvesidir şu anki programımız ülkemizde, özellikle 70´li ve 80´li yıllardaki İslamî uyanışın, İslamî hareketlerin genelde Cami merkezli değil de STK merkezli olması sebebiyle İslamî programlar Camilerimizin çevresinde değil, STK´ler çerçevesinde yürütülmüştür. Ancak belirli bir süre sonra, bu işin sızısını ve acısını yüreklerinde hisseden bir kısım gönüllü ve yürekli insan, özellikle gençlerin Camilere ve namaza ısınmaları niyetiyle Namaz Gönüllüleri Platformu´nu oluşturmuşlardır. Platform gönüllüsü Hocalarımız, şehir şehir dolaşarak namaz sevdalıları halkalarını dalga dalga büyütmektedirler.?

NAMAZSIZ HİÇ KİMSE KALMASIN!

Güven, açılış konuşması sadedindeki bu sözlerinden sonra, Namaz Gönüllüleri´nin öncülerinden olan Abdullah Yıldız´a ilk sözü verdi. Yıldız, 11. yılına giren, ?İkinci 10 Yıl? olarak adlandırdıkları Namaz Gönüllüleri Platformu´nun destekçisi Hocaların genelinin, farklı mezhep, meşrep ve yöreden olmalarına rağmen bir arada, aynı gaye için yol aldıklarını vurguladıktan sonra şunları kaydetti:

?Bizler, Namaz Gönüllüleri Platformu´nun gönüllüleri olarak, farklı ekollerden gelsek de birbirimizi seviyoruz ve birbirimizden faydalanıyoruz elhamdulillah. Belki de 11 yıldan beri devam eden bu yürüyüşümüzün en büyük kazanımlarından birisi budur.  Bundan 10-11 yıl önce, 10-15 tane namaz konulu, namaz bilincini içeren kitap vardı belki. Evet, insanlarımız, namazın beş vakit olduğunu, ilmihalî bilgilerini biliyorlardı. Ama namaz kılma oranı % 25 idi. Bu insanların % 75´i de sabah namazına kalkamıyordu. Dahası, ?namaz kılıyorum ama bir haz, bir tad alamıyorum´ diyenlerin sayısı çok fazlaydı. Bugün de devam etmesine ediyor ama dünkü gibi değil. Biz, kendimize 3 ana hedef belirledik:

1. Bu, nüfusun % 25´ine tekabül eden insanları 5 vakit namaza alıştırmak. 2. Yine bu 5 vakit namaz kıldığını söyleyen insanların, namazlarını farkında olarak, huşuyla kılmalarını sağlamak. 3. Sadece namaz kılmakla kalmayıp, her türlü fahşadan ve kötülüklerden uzak durulmasına teşvik etmek.

Bunca zaman zarfında ne elde ettiniz diye sorulacak olursa; konferanslarımızın genelinde namazın nasıl kılınacağı, namazda neler okunacağını kapsayan ilmihal bilgilerinden ziyade, namazın ruhuna, namazla nasıl dirilip toplumsal bir değişim gerçekleştirileceğine vurgu yaptık. Ve şimdilerde, o bahsettiğimiz namaz konulu, namaz bilincini içeren kitapların sayısı 200´e yaklaştı. Önceki kitapların toplam trajları 500.000 civarındayken, bugün 10.000.000 kitap ve kitapçık, okuyucuyla buluşmuştur 10 yıl içerisinde. Aynı şekilde, bu zaman zarfı içerisinde 1000´lerce toplantı, konferans, panel, TV ve Radyo programları gerçekleştirildi.?

Yıldız, bu anlattıklarının elbetteki yeterli olmadığını, hatta ?namazla dirilme? konusunda topyekûn seferberlik ilan edilmesi gerektiğinin altını çizdi ve namazın önemine bilhassa dikkat edilmesi tavsiyelerinde bulunarak sözlerini tamamladı.

NAMAZSIZ MÜSLÜMANLIK OLSAYDI NAMAZ DA OLMAZDI!

İkinci konuşmacı Abdülhamit Kahraman Sevgili Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem´in, bütün kulluğumuzu bir vücuda benzettiği ve baş´ı da namaz olarak kabul ettiği hadis-i şeriflerini paylaştıktan sonra, şu düşüncelerini dile getirdi:

?Kulluğumuzu uzunca bir trene benzetecek olursak, bütün vagonlar kulluğumuzun bir parçasıdır. O vagonların bağlı olduğu ve onları bir trene dönüştüren lokomotiftir. İşte o lokomotifin adı namazdır ve enerjisi, gücü imandır. Trenimizin/lokomotifimizin hızı, uzunluğu ve büyüklüğü imanımızı resmeder. Kanaatimce, namazla ilgili iki temel sorunumuz var: Birincisi, % 99´unun Müslüman olduğu söylenen insanlarımızın neredeyse yarısının, namaz kılma duyarlılığıyla, onuruyla, şerefiyle ve güzelliğiyle tanışmamış olmasıdır. İş Cuma namazına geldiği zaman bu rakamlar % 70´lere kadar çıkıyor. Ama 5 vakit namaz kılma erdemini henüz kucaklayamamışlardır. İkincisi ise belki birincisinden daha büyük ve daha önemli bir sorundur; bizden istenen namaz ile bizim kıldığımızı sandığımız namaz arasında dağlar kadar fark var. Hakkı verilmiş bir namaz, henüz bize uğramadı. Eğer biz, namazı hakkıyla ayakta tutarsak, ikame edersek; namaz da bizi ayağa kaldıracaktır, diriltecektir.

Namaz, ibadetlerin başıdır, imamıdır, reisidir. İmanla namaz kardeştir, özdeştir, etle tırnak gibidirler. Bununla birlikte nüfusunun % 99´unun Müslüman olduğu söylenen ülkemizde, her gün Allah´ın kitabı olan Kur´an-ı Kerim-i eline alıp da anlamıyla okumaya çalışanların sayısı % 4,9´dur. Yani bu olaya tersinden bakarsak; ?Müslümanım´ diyenlerin % 95´i günlük Kur´an okumuyor. Bu, Kur´an´la aramıza giren engellerden oluşuyor belki ama biz, Kur´an´a elimizi uzatmıyoruz. Ne zaman biri Kur´an´a elini uzatmış da Kur´an ondan elini çekmiş. Namazsız Müslümanlık olsaydı namaz da olmazdı -hâşâ-. Ve eğer Kur´an´sız Müslümanlık olsaydı Kur´an da olmazdı.?

Namazla olan sıkıntılarımızın Kur´an´la olan sıkıntılarımıza eşdeğer olduğu konusu üzerinde özellikle duran Kahraman, konuşmasını, Kur´an´la ve namazla dirilerek yeniden hayat bulacağımızı dile getirerek bitirdi.

NAMAZ UĞRUNA HER ŞEY TERK EDİLEBİLMELİDİR

Üçüncü konuşmacı olarak kürsüde yerini alan Ramazan Yatkın, gençliğinden itibaren vermeye başladığı namaz kılma, namaza sahip çıkma, namazlı olma, namazsız bir hayatı reddetme mücadelesinden; eğer profesyonel futbol hayatını devam ettirseydi çok büyük futbolcu olacakken, nazmı için futbolcu olmayı nasıl terk ettiğini anlattı.

?Ben, barlardan, meyhanelerden, o eğlence dünyasından geldim. Dedim ki, oradaki arkadaşlara da yardımcı olayım. 2010 yılından beridir barlara, meyhanelere, birahanelere, hapishanelere, cem evlerine İslam´ı anlatmak için gidiyorum. Bir gün, Koray isminde bir arkadaşım geldi bana ve dedi ki: ?Ramazan, seni çok seviyorum. Gerçekten seninle dost, arkadaş olmak istiyorum ve sana yemek ısmarlamaya geldim.´ Ben de dedim ki, ?Tamam, hay hay!´ ?Ama´ dedi, ?Sen benim yediğimi yemezsin. Benimle arkadaş olmazsın.´ Neden, diye sorduğumda, kendisinin Alevi olduğunu, benim ise Sünni olduğumdan bunu kabul etmeyeceğimi söyledi. Ben de ona ?Ne alevîyim ne de sünnîyim; ben Müslümanım Müslüman!´ dedim. Sonra bana cem evlerinde Kur´an´ı, Peygamber Efendimiz´i ve kendi inancım çerçevesince Hz. Ali´yi anlatmamı rica etti. Ve şimdi ben, cem evlerinde İslam´ı anlatıyorum. Cem evlerinin sorumlularından bir dede, bana, ?Uğrunda pek çok şeyini feda ettiğin şu namazı anlat Allah aşkına!´ dedi. ?İnsan, namaz için futbolu bırakır mı, stadyumu bırakır mı?´ ?Bırakır. Karşındayım işte!´ dedim.?

Ramazan bey, ?Hayat sizi mutlu etmiyorsa namazla -hakkıyla- tanışmamışsınız, demektir? diyerek sözlerine son vererek kürsüyü, yerini dördüncü konuşmacı olan Masum Vanlıoğlu Hoca´ya bıraktı.

BİZİ, BİRBİRİMİZE KAYNAŞTIRAN ŞEYDİR EZAN!

Kendisinden önce konuşan üç güzel Hoca´dan çok istifade ettiğini, insanın bildiğini zannettiği konuları, bir de başkalarından dinleyip duymasının farklı ve yeni ufuklara kapı aralayabildiğinin üzerinde durduktan sonra, sözlerini şöyle sürdürdü:

?Konuşmamı, üç başlık altında toparlayıp sürdürmek istiyorum. Bunlar: Ezan, namaz ve cemaat. Ezan, hepimizin çok iyi bildiği, günde 5 defa dinlemekten lezzet aldığı, haz duyduğu, hatta bazen müezzin efendi güzel okuyamazsa Müftü beylerden rica edip mahallelerine daha keyifli ezan okuyabilecek Hocalar isteme yoluna koyuldukları yüce bir davettir. Ve bizi biz yapan, bizi birbirimize kaynaştıran şey, ezandır.

Müslümanlar için namaz, Rasulullah´ın ifadesiyle, gözlerimizin nurudur. Gözlerinin nuru namaz olan insanlar, hayatlarını namaza göre şekillendirirler. Namaz da onların hayatlarının merkezine yerleşir.

Peygamber Efendimiz zamanında, 5 vakit namaz farz kılındığında, mü´minleri tatlı bir heyecan sarmıştı. ?Nasıl olur da biz bu 5 vakit namazı Allah´ın Rasulü´yle birlikte kılarız? Nasıl olur da O´nunla paylaşabiliriz?´ diyerek, o zor şartlarda Müslümanlar, ıssız bölgelere giderek cemaatle namaz kılmaya çalıştılar. Erkam b. Erkam isimli bir Müslümanın evine çekilerek, orada birlikte namaz kılmaya çaba gösterdiler.?

Vanlıoğlu, ezanın kıymetini bilme, cemaate, namaz için koşabilme ve ümmetin derdiyle dertlenebilme dualarında bulunarak konuşmasına son verdi.

SAHİP OLMAK İÇİN DEĞİL, OLMAK İÇİN YAŞAYIN!

 Programın beşinci ve son konuşmacısı olan D. Taşçı Hoca konuşmasına Necip Fazıl´ın ?Seccadem? isimli şiirini okuyarak giriş yaptı ve şöyle devam etti:

?Bugün hem Türkiye´de hem de dünyada en büyük sorun, insan yetiştirme sorunudur. Bunlar, uzun uzun konuşulacak şeylerdir. İnsan, nasıl yetiştirilir? Fıtrat denilen bir şey var. Nedir fıtrat? Maddenin görülebilen en küçük parçası atomdur değil mi? O bölündüğü zaman madde, özelliğini kaybediyor. Hasara yol açıyor, bir dünya insan ölüyor, kıyamet kopuyor da, insanın atomu olan fıtrat parçalanınca ne olur acaba? Tek fıtrat ayeti, Rum Sûresi 30. ayettedir. Orada, mealen fıtratımızı geliştirmemizi ister Allah Teâlâ.

Rahmetli Necip Fazıl, ?sahip olmak için yaşamayın, olmak için yaşayın´ derdi. Peki, nasıl olacağız? Tohum, toprak ve iklim ilişkisi gerçekleşmeden hiçbir şey yetişmez. İnsan, iman ve secdeyle yetişir. Bu kanunu kim koyuyor? Tabi ki yüce Yaratıcı. Böyle yapmazsanız, yetişmezsiniz, diyor.

Toplum olarak, bizleri romanların ve filmlerin bozduğundan ve daha pek çok şeyden bahis açan Taşçı, Namazın bir ibadet olduğunu, Caminin ise Medeniyet olduğunu dile getirdi.

Konu namaz olunca ve konuklar da o derece değerli olunca, insanlarımızın programa olan ilgisi de dolayısıyla büyük oldu. Moderatör Sayın Güven, salondakilere hitaben böylesi bir programda, namaz kılan insanlar olarak, başkalarına namazın nasıl öğretilip anlatılacağını, nasıl sevdirilip aktarılacağını dinlemek ve öğrenmek için burada olunduğunu söyledi.  (Kurum Haberi)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —