KANSERE KARŞI BESLENME
Acıbadem Kayseri Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Semiha Urvay, hem kanserden korunmak isteyenler hem de kanser tedavisi görenler için doğru beslenmenin öneminden bahsetti.
Doğru beslenmenin hem kanseri önlediğini hem de hastalıkla mücadeleyi sağladığını belirten Dr. Semiha Urvay, beslenmede ne yenildiğinin yanı sıra pişirme şeklinin de önemli olduğunu söyledi. Kızartma yerine haşlama ve ızgara gibi pişirme yöntemleri öneren Dr. Semiha Urvay, kanser tedavisi sırasında doğru beslenenlerin tedavinin yan etkilerine karşı daha dayanıklı olduğuna dikkat çekti.
İdeal kilonuzu koruyun
Kanserden korunmak için ideal kilonun korunması gerektiğini belirten Dr. Semiha Urvay, ?Özellikle yağlı yiyeceklerden uzak durulmalı. Günde en az 5 porsiyon çeşitli renkte sebze ve meyve tüketilmeli. Kırmızı et tüketimi sınırlandırılırken, işlenmiş et ürünleri (sucuk, salam, sosis vs.) tüketilmemeli.? dedi.
Vitamin desteği şart değil
Kansere karşı korunmak için bazı vitaminlerin önemli olduğunu kaydeden Dr. Semiha Urvay, dengeli ve sağlıklı beslenen kişilerde herhangi bir vitamin desteğine ihtiyaç olmadığını ifade etti.
Hormon ve ilaç kalıntılarına dikkat
Sebze ve meyvelerin üzerindeki ilaç kalıntılarının da kansere yol açtığını söyleyen Dr. Semiha Urvay, sözlerini şöyle sürdürdü:
?İlaç kalıntılarını bu gıdalardan yüzeysel yıkamayla veya kabuklarını ayıklamayla uzaklaştırmak güç. Ama yine de kişilerin mümkün olduğunca yerel manavlardan ve pazarlardan alışveriş yaparak, organik tarım ile yetiştirilmiş ürünleri tercih ederek ve gıdaları mümkünse sirkeli suda bekletip özenle yıkamaları koruyucu bir önlem olabilir.?
Protein ağırlıklı beslenin
Beslenme konusunda kulaktan dolma bilgilere dayanarak hareket edilmemesi gerektiğine dikkat çeken Dr. Semiha Urvay, ?Kanser tanısı konan kişide yaşam kaygısı nedeniyle iştahta bir azalma görülebiliyor. Veya ?faydası olur´ ümidiyle daha önce hiç tüketmediği gıdaları yemeye başlıyor. Oysa beslenme konusunda kulaktan duyma bilgiler yerine, uzmandan bilgi alınması daha doğru. Ayrıca aileyle birlikte hep beraber yemek yemek, sofrada sevilen gıdalara ağırlık vermek, sohbet eşliğinde stresten uzak yemek yemek iştahı artırıyor. Kanser tedavisi gören kişinin sağlıklı proteinlere olan ihtiyacı artıyor. Bu nedenle süt, yoğurt, peynir, et ve benzeri ürünlerin tüketimi artırılmalı. Besleyici değeri olmayan yüksek şeker ve yağ içeren yiyeceklerden ise uzak durulmalı. Sebze ve meyve tüketimine özen gösterilmeli ve günde 2 litre civarında su içilmeli.? diye konuştu.
Kemoterapiye aç gitmeyin
Kemoterapi alan hastalarda, bir süre sonra koku ve tat duyusunda bozulma geliştiğinden sıklıkla bulantı şikayeti ortaya çıkıyor. Bu nedenle kişilerin tedaviye giderken çok aç olmamaları öğütleyen Dr. Semiha Urvay, sözlerini şöyle sürdürdü:
?Yanlarında kraker,bisküvi, tost gibi kolay tolere edilecek gıdalar getirmelerini ve tedaviyi takip eden ilk 2-6 saat çok fazla sıvı tüketmemelerini tavsiye ediyoruz.Ayrıca nane, naneli şeker, zencefil gibi gıdalar bulantıyı bir miktar azaltabiliyor.Bir diğer karşılaştığımız yan etki ise kabızlık. Bunun için de meyve ve sebze tüketimi artırılmalı,bol su içilmeli ve günlük hareketler konusunda ısrarcı olunmalı.?
Bu besinlerden uzak durun
Azı gıdaların kemoterapi ile birlikte tüketildiğinde etkileşime girdiğini dile getiren Dr. Semiha Urvay, 2006 yılında yapılan bir çalışmanın, greyfurt, kan portakalı (kırmızı portakal) ve nar suyu tüketiminin kemoterapi ilaçları ile etkileşime girebildiğini gösterdiğinden bahsediyor. ?Kemoterapi tedavisi uygulanırken,ısırgan ve arı sütü, polen, propolis gibi ürünler alerji yapabileceğinden bunlardan uzak durulmalı.? dedi.
Eşek sütü iyileştirici mi;?
Dr. Semiha Urvay, eşek sütünün kanseri iyileştirdiği söylentilerine karşı ise şöyle yanıt verdi:
?Eşek sütü, içeriği anne sütüne en çok benzeyen süt olma özelliğine sahip. Bu nedenle eşek sütünün başta kanser olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde alternatif tıp yöntemi olarak insanlara sunuluyor. Eşek sütü tüketen kimileri, kansere iyi geldiği veya kemoterapinin yan etkilerini azalttığı gibi bir düşünceye sahip. Ancak buna dair elimizde hiçbir bilimsel kanıt yok.? (İHA)