Sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde ve sürekliliğinin sağlanmasında oldukça önemli bir yeri olan ebe ve hemşireler, sağlık hizmetlerinin ticarileşmesi ve sağlık sisteminin bu dönüşüme paralel olarak yapılandırılması nedeniyle önemli sorunlar yaşamaktadırlar. Türkiye´de halka sunulan sağlık hizmetinin niteliği açısından ebe ve hemşirelerin sorunları artık daha fazla göz ardı edilemeyecek bir noktaya gelmiştir. Öncelikle, sağlıkta dönüşüm programı ile yaygınlaştırılan güvencesizlik sonucunda aynı okulu bitiren, aynı işi yapan, aynı unvana sahip kişilerin farklı özlük ve mali haklara sahip olması kesinlikle kabul edilir bir durum değildir. Kamu hastaneleri, her yıl artan hasta sayısına, ülkemizde özellikle Suriye li mültecilerin etkisi ile artan doğum sayısına karşın yetersiz hemşire ve ebe kadrosu nedeniyle ihtiyacı karşılayamamaktadır. Türkiye´de çalışan ebe ve hemşireler olarak bizler AB ülkelerine göre 4 kat daha yoğun iş yükü ile karşı karşıyayız. Bu yoğun iş gücünün yanı sıra, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yürürlüğe konulan OHAL ve meclisi bypass ederek çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararnameler ile binlerce ebe,hemşire ve diğer sağlık çalışanlarının kamudan ihraç edilmesi ise hem psikolojik olarak hem de fizyolojik olarak yükümüzü kat be kart arttırmıştır.
Yine sağlık alanında şiddete en fazla maruz kalan kesim biz ebeler, hemşireleriz.7 gün 24 saat hizmet verilen kamu sağlık alanında başta biz ebe ve hemşireler olmak üzere tüm sağlık emekçileri olarak depresyon, anksiyete bozuklukları, tükenmişlik sendromu ve fiziksel sağlık sorunları ile yüz yüzeyiz. Sağlık hizmeti sunulan tüm alanlarda hemşirelik mesleğinin ?ağır ve tehlikeli işler? kapsamına alınarak derhal harekete geçilmesi gerekmektedir. Türkiye´de hemşireler olarak hem kamuda hem de özel sağlık alanında kendi iş tanımlarımız dışında başka işlerde de çalışmaya zorlanıyoruz. Neoliberal sağlıkta dönüşüm programı bizlerin mesleki sorunlarını daha da büyütmüş ve hemşirelik ?yardımcı sağlık elemanı? algısıyla yürütülmeye başlanmıştır. Mesleğimizin görev sınırları belirsizleştirilerek mesleki bağımsızlığımız yok edilmektedir.Ebe ve Hemşireler olarak; hastanelerde ve birinci basamak sağlık hizmetleri alanında iş ve gelir güvencesizliği, uzun süreli çalışma, yoğun nöbetler, angarya, düşük ücret ve riskli çalışma koşulları, performans, zor ve gereksiz karmaşık görevler, yetersiz dinlenme araları toplam kalite yönetimi anlayışı ve emekliliğe yansımayan ek ödemeler gibi sorunlar ile yüz yüzeyiz. Bu tablo, sağlık hizmetinin her şeyden önce bir ekip hizmeti olduğu gerçeğini yok sayan ve sağlığı metalaştırmaya çalışan bir anlayışın ürünüdür.
Çalışma koşullarımız sadece bizim sağlığımızı değil hastaların sağlığını da olumsuz yönde etkilemektedir!
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak;
Taleplerimiz sağlık hakkı mücadelesinin olmazsa olmazlarıdır.
Bizler, gece gündüz demeden günün 24 saati insanların mutluluğu için hizmet üreten sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak dün siyasi iktidarın halkın sağlığını tehlikeye atacak uygulamalarına bir bütün olarak nasıl HAYIR demişsek bugün de kendi sağlığımız ve geleceğimiz için bu kölece çalışma koşullarına HAYIR diyoruz. İşimiz, iş güvencemiz, ücretimiz, mesleki bağımsızlığımız ve halkın sağlık hakkı için başta ebe ve hemşireler olmak üzere tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini mücadele etmeye, SES´imizi büyütmeye çağırıyoruz. Ebeler ve Hemşireler haftasını yaşadığımız, bize yaşatılan onlarca soruna, şiddete rağmen kutluyoruz. Çünkü yaşam bizimle başlıyor?