Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri olan bir grup, Youtube kanalı açarak işitme engelli vatandaşlar için şarkıları işaret dili ile anlatmaya başladılar. Şarkıları işaret dili ile tercüme eden Perihan Boyraz ve ekibinin yaptığı işler büyük takdir görmeye devam ediyor. Açtıkları kanalda öncelikle eski şarkıları çeviren ekibin tek bir perde önünde çektiği eğlenceli videolar herkesin yüzünü gülümsetiyor. Bu güne kadar 4 şarkıyı işaret diline çevirip birde ?Sus´ adlı kısa film çeken ekip, bu işe devam edip, işitme engellilerin yüzlerini daha fazla güldüreceğe benziyor. Ekibin demirbaşı Perihan Boyraz ile gerçekleştirdiğimiz bu keyifli sohbeti gelin, hep birlikte okuyalım.
İsmim Perihan Boyraz. Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü 3. Sınıf öğrencisiyim. 21 yaşındayım. Hareketliliği seven yerinde duramayan kıpır kıpır birisiyim. Okula gelip gitme dışında bir sürü kursa gidiyorum. Gerçi şu an bir tane kaldı elimde ama geçen dönem üç karpuzu bir koltukta taşımışlığım olmuştu. Kayseriliyim bunun da etkisi var. Ev kiram ne oldu? Faturaları kim yatıracak? Ya da yurt odası kalabalık gibi sorunlarım yok; ne kadar yorulsam da eve geliyorum annemin yaptığı yemeği yiyorum ohh mis. Bu noktada şanslıyım. Bu yüzden enerjiğim bence.
İşaret dilini nasıl öğrendimden önce, nasıl öğrenmeye karar verdiğimi anlatmaya başlayayım. Kayseri´nin ara sokaklarından birinde kayboldum bir gün. Birini çevirip meydana nasıl gideceğimi sorayım dedim. Her kaybolan insanın yapacağı şey gibi karşıma çıkan ilk kişiye sordum ama karşılaştığım kişi işitme engelliydi. O an tabii ki acemice el işaretleri yaparak gülümsedim teşekkür ettim oradan uzaklaştım ama nasıl uzaklaşma? Bu durumu kendime yediremedim. İletişimciydim ama iletişim kuramıyordum. Gerçekten benim için trajıkomik bir durumdu. Sonrasında KAYMEK´in İşaret Dili kursuna yazıldım. 2 buçuk ay güzel bir eğitim sürecim oldu. Daha iyisi neden olmasın dedim ve eylül ayında da 4 aylık olan İşaret Dili eğitmenlik ve Tercümanlık kursuna yazıldım.
Takdir edersiniz ki sadece öğrenmek yetmez bildiğimizi bilmek ve kullanmak da gerekir. Bu yüzden kurs süreci devam ederken ?bir şeyler yapmalıyım? diye düşünüp duruyordum. Farklı, eğlenceli ve engelsiz yaşama destek olacak nitelikte olmalıydı. Ekibime bu konudan bahsettim ve onlarında fikirleriyle şarkı çevirelim yine ama telefonun ön kamerasını açıp somurtmayalım dedik. Güldürelim, gülelim sonuçta bundan güzeli yok farklı olması adına ise tamemen eski şarkılar üzerinde çalışmaya karar verelim dedik. O yüzden çektiğimiz videolar ve çekeceğimiz videolarda Barış Abi´yi, Cem Karaca´yı, Erkin Koray´ı, 45´likleri çok göreceğiz. Hem sizcede eski şarkılar daha derin ve anlamlı değil mi? Empatik Nağmeler´in isim babası yok yok isim annesi de benim. Kendimden bahsederken Zeki Müren sever biri olduğumu söylemedim galiba; şimdi hatırladım
Kanalımızı takip edenler bilir. Şu an kanalımızda toplam 5 videomuz var. Birisi ?Sus? isimli kısa filmimiz diğerleri de çeviri videolarımız. Geri dönüşler beni çok mutlu ediyor. Bu vidoların bir işitme engelli arkadaşımızı güldürmesi ve bunu benim başardığımı görmek, bir işe yaradığı görmek tabiri caizse şarjımı fulluyor.
Bu soruya sayfalarca cevap verebilirim. Çünkü kurgu bizim için çok önemli ve kurguyu yapan arkadaşımız Gökhan Palabıyık )kod adı Pala) ekibimizin bel kemiğidir. Hem vidoların çekim sürecinde hem kurgu sürecinde ciddi bir özveriyle çalışır. Diğer arkadaşlarım bana kızmasın, biz vidoları cekip onun bilgisayarına yüklediğimiz anda serüven başlar ve saatlerce bilgisayar başından kalkılmaz. Ortalama beş altı saatte kurgu bitiyor. Günler sürdüğü bile oluyor. ?Kan ve Gül? videomuz mesela. Kurguyu gören arkadaşlarım ?burası neresi, klibi nerede çektiniz, gibi sorular soruyor. Evet dostlar itiraf ediyorum; vidoların hepsi yeşil perdede çekiliyor yani bir evde hem de her klipte aynı evde çekiliyor. Ahh şu teknolojinin gözünü seveyim neler yaptırıyor insana.
Aslında kanalınızdaki videolar bir ekip sayesinde oluşuyor. Ekibinizden bahseder misiniz?
Ben bir garip Perihan olarak tabii ki de bu işi tek başıma yapamazdım. Gökhan´sız, Burak´sız, Belma´sız, Mesut´suz, Buğra´sız, Alp´siz ve Erdoğan´sız bu ekibi düşünemiyorum. İsmi burada olmasa da desteğini esirgemeyen arkadaşlarım da bir hayli fazla kamera arkasında. Düşman çatlatmak gibi olacak ama ekibimiz fazlasıyla eğlencelidir. Kamera önünde efendi dursak da kamera arkasında güzel bir müzikle halay çekip, çiftetelli oynayabiliyoruz. Bunun yanında kliplerimizden birinde oynamak isteyen arkadaşlarımızı da kırmamaya çalışıyoruz, tabii senaryo çerçevesinde.
Bu soruya evet cevabını vermeyi gerçekten çok isterdim ama maalesef hayır. Ekibim ve ben fazlasıyla alın teri döküyoruz. Ne yapıyorsak kendi çabalarımızla yapıyoruz. Şunu özellikle söylemek istiyorum. Fakültemizden Sayın Hocam Mustafa Cıngı ve Sayın Bölüm Başkanımız Mustafa Akdağ manevi desteklerini Empatik Nağmeler´den esirgemiyor. Buradan saygı değer hocalarıma da sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.
Elbette zor oluyor. Birçok işe öğrenci zekâsıyla çözüm buluyoruz. Ekip olarak mutluyuz Empatik Nağmeleri çok seviyoruz. Bu nedenle zorluklar yıldırmıyor. Ama biri de çıkıp derse ki; ?Alın gençler bu benim kartım? Empatik Nağmeler buna hayır demez.
?Sus? Empatik Nağmeler´in ilk kısa film tecrübesi, bizi tıpkı bir çocuk gibi heyecanlandıran işti. KAYMEK´te kursa devam ettiğimiz zamanlarda kurs hocamız Şebnem Sarıçiçek kısa film çekme fikrini ortaya attı. Bende ekibimizin yapabileceğini söyledim. Yoğun çalışmalar sonucu filmimizi çektik. Aldığımız olumlu tepkiler ise bizi fazlasıyla mutlu etti.
Gülümseyen yüzler görmek, emeğimizin karşılığını görmek Empatik Nağmeler´in bayram etmesini sağlıyor. Özellikle kurgusu bitmiş klibimizi paylaşma telaşemiz kesinlikle görülmeye değer. Her beğeni, artan izleyici sayısı ekip arasındaki coşkulu telefon çağrılarını arttırıyor. Bu konuda da yine sevdiklerimiz bizi yalnız bırakmıyor. İnşallah daha da çok kitlelere ulaşıp daha fazla gülümseyen gözler göreceğiz.
Röportaj: Ayşenur Sarıkaya