?Dolar satışı çağrısı psikolojik bir hareket?
Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Politikası Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ekrem Erdem, Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın ?Dolarınızı Türk Lirasına çevirin´ çağrısının psikolojik düzeyde kaldığını söyledi.
Söz konusu çağrıya, dövizi daha çok elinde bulunduran firmalardan ziyade hane halklarının ilgi göstermesinin, beklenen reel etkiyi ortaya çıkarmadığını belirten Prof. Dr. Ekrem Erdem, olayla ilgili toplumsal dalgalanmayı ?psikolojik bir hareket´ olarak değerlendirdi. İktisat dilinde ?konjönktür karşıtı´ olarak tabir edilen hareketle, satışta beklenen etkiye ulaşılmasa bile, döviz alımının önemli ölçüde durdurulduğunu belirten Prof. Dr. Ekrem Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü: ?Burada alıcıların ve satıcıların büyüklüğüne bakmak lazım. Dövizi hane halkları, firmalar alır satar bir de hükümetler kullanır. Firmalar Cumhurbaşkanının çağrısına çok da katılıyor görünmüyor. Devletin de dolar ve euro ile çok fazla işi olmuyor ama bazı alanlarda, örneğin belediyelerin ödemelerinde Türk lirası ile hareket etmeye başladıklarını ifade ediyorlar. Örneğin Diyanet İşleri Başkanlığının hac ve umre organizasyonlarına artık dolar, euro kullanmayacağını beyan etmesi. Dolayısıyla büyük hareketler ya da devlet ve firmalar burada çok fazla var görünmüyor. Küçük esnaf ve asıl olarak hane halkları yani bireyler görünüyor. Burada yastık altındaki döviz stoğunun büyüklüğüne bakmak lazım ki, onun ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Açıkçası bu, psikolojik bir hareket ve psikolojik etkisi reel etkisinden daha ön plana çıkıyor. Ama bu da önemsiz değil, satıştan daha ziyade alışın önünü kesmiş görünüyor. Burada, bu kampanya olmasaydı insanlar dövizi ne kadar alacaklardı ona bakmak lazım. Tek tek fertlerin döviz alması büyük ölçüde durmuş görünüyor.? Kampanyanın psikolojik etki düzeyinde kalmış olmasına rağmen, kur hızının yükselişini engellediğini vurgulayan Prof. Dr. Ekrem Erdem, ekonomik sorunlardan uzaklaşmak için hükümet tarafından yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: ?Türkiye´nin ABD ve Avrupa ile olan ilişkileri kurumsal bazda daha yapıcı bir dille sürdürmesi kuşkusuz olumlu etki doğuracak ama şunu artık görmeliyiz, Türkiye yapısal reformlar yaparak hukuk, demokrasi, vergi düzenlemeleri konusunda, küçük esnafı ve büyük işletmelerimizin rekabet güçlerini artırma yönündeki alınacak kararlar doğrultusunda acele etmeli.?(İha)