BUL, AŞILA

BUL, AŞILA

Kayseri Halk Sağlığı Müdürü Dr. Yunus Karadağ özellikle Suriyeli mültecilerden bulaşan hastalıklar hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Yabancı uyruklu ziyaretçiler ve mültecilerle gelen hastalıklara karşı önlem aldıklarını belirten Karadağ, ‘Mop-up' de

MERS virüslü 317 hasta hayatını kaybetti

 

 ERS Hastalığı hakkında bilgi veren Yunus Karadağ, şu ana kadar Türkiye’de MERS virüsüne rastlanmadığını söyledi. MERS hastalığının şiddetli bir solunum yolu hastalığı olduğunu vurgulayan Karadağ, “ 2012 yılında ilk kez Suudi Arabistan’da ortaya çıkan bir virüs. Dünya genelinde 817 kişide bu virüse rastlanıldı, hasta kişilerden de 317’si hayatını kaybetti” diye konuştu.

 

“Türkiye’de MERS virüsü yok”

 

 Tehlikeli bir virüs olduğu için Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda tedbir aldığını belirten Karadağ “Özellikle Suudi Arabistan’da görülen virüs olduğu için hacca ya da umreye giden vatandaşlarımız, döndüğünde ilk 14 gün içerisinde bütün tetkikleri yapılıyor. Aile hekimlerimiz bu konuda eğitildi, özellikle onlar bu virüs için görevlendirildi. Aile hekimlerimiz hac ve umre dönüşlerinde titizlikle hastayı muayene ediyorlar. Şiddetli gribal enfeksiyona benzeyen bir hastalık bu. Türkiye genelinde toplamda 27 hasta şüpheli bulunmuş, ancak incelediğimizde MERS virüsüne rastlamadık” şeklinde konuştu.

“Su ve sabuna dokunun”

MERS virüsündün morunla yolları hakkında da bilgi veren Karadağ, “Suudi Arabistan ziyareti sonrasındaki 14 günde ateş ile birlikte alt solunum yolu hastalığı belirtileri varsa mutlaka sağlık kuruluşuna başvursunlar. MERS virüsünden korunmak içinde gribal enfeksiyonda olduğu gibi solunum yolları ve temas ile bulaşır. Kişisel temizliğimize dikkat etmemiz gerekiyor. Yani su ve sabuna dokunun diyoruz” dedi.

 

“Suriyeli hastalığı iz bırakıyor”

Kayseri’de Suriyeli hastalığı olarak bilinen ve yara olarak ortaya çıkan şark çıbanı hastalığına da değinen Yunus Karadağ, “Suriyeli hastalığı, aslında şark çıbanı denilen hastalıktır. Biz uzun zamandır bu tür vakalarla karşılaşmıyoruz. Bu hastalığa genellikle Güney Doğu’nun sınır bölgelerinde rastlanılır. Tatarcık denilen bir çeşit sinekten virüs bulaşmasıyla insanlara geçen bir hastalık. Yarayla iyileşiyor ve iz kalıyor. Genelde çok sıcak iklimlerde rastlanılıyor. Tatarcık denilen bir sinekten bulaşıyor” diyerek şark çıbanı hakkında bilgi verdi.

 

“Şark çıbanı Suriyelilerle ülkemize gelen bir hastalık”

 

Halk arasında Suriyeli hastalığı diye bilinen şark çıbanının genelde Güney Doğu sınırında rastlandığını ifade eden Karadağ, “Bu hastalık Suriyeli misafirlerimizden buradaki vatandaşlarımıza geçmiş olabilir. En büyük sıkıntısı iyileşirken müdahale sonrası iz bırakması. Yüzünde yara çıkmış ve kocaman bir iz bırakmış. Kaliteli yaşamayı engelleyebiliyor, kim yüzünde bir izle dolaşmak ister ki.  Biz bu konuda önlem olarak belediyelerimizle etkileşim içerisindeyiz. Sürekli sineklerle ilaçlama çalışmalarını sürdürüyorlar. Suriyelilerle elbette ilişkilendirilebilir, Suriyelilerle ülkemize gelen bir hastalık bu. Genelde o bölgeden gelen bir hastalık, çünkü sıcak olan bölgelerde görülen hastalık türü”

 

“2 yıldır çocuk felci aşısı yapıyoruz”

Yine Suriyeli mültecilerle birlikte görülebilecek bir hastalık olan çocuk felci ile mücadele edildiğini söyleyen Karadağ, “Ülkemiz çocuk felcinden arındırılmış bölgelerin başında geliyor. Yabancı misafirlerimiz; aşısı yapılmamış, kontrol edilmemiş kişiler gelebilir. Biz tedbir amaçlı 2 yıldır çocuk felci ve diğer aşıları Suriyeli vatandaşlara yapıyoruz” ifadelerinde bulundu. 

 

“Bulduğun yabancı uyruklu insanı aşıla”

‘Sil süpür kampanyası’ yürüttüklerini söyleyen Karadağ, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Emniyet’in içerisinde yabancı uyruklu misafirlerle ilgili bir birim oluşturduk. Yabancı uyruklu özellikle de Suriyeliler, şehre giriş yaptığında kontrol altına alınarak bizim ekiplerimiz tarafından kontrolleri yapılıp aşıları vuruluyor. Elbette kontrolsüz gelenler de olabiliyor. Aşısı yapılmayan insanlar olabiliyor.  Bu aşamada da Mop-up denilen sil süpür çalışmaları var. Yani bulduğun yabancı uyruklu insanı aşıla… Bunun dışında belli yaş gruplarında tehdit oluşturan virüslere karşı da aşı çalışmalarımız oluyor. Çocuk felci aşısını biz eskiden beri yapıyorduk ama böyle bir tehditle de karşı karşıya kalınca hem kendi vatandaşımız olan çocuklarımıza hem de ülkemizde misafir ettiğimiz çocuklara bu aşıları titizlikle yapıyoruz.”

“Erken tanı hayat kurtarır”

Kanserle mücadelede erken tanının öneminden bahseden Karadağ, “Biz Halk Sağlığı olarak asıl işimiz insanların hastalanmasını önlemek. Biz de kanserle alakalı erken teşhisin öneminin farkındayız. Erken tanıyla hem hastanın hayatını kurtarıyorsunuz hem de yaşam kalitesini artırıyorsunuz. Erken tanı olmazsa bir sürü ağır ameliyatlar, uzun ve zorlu bir tedavi süreci uygulanıyor. Bu da çok masraflı bir süreç. Bizimde Kanser Erken Teşhis, Tarama Ve Eğitim Merkezi’miz (KETEM) var. Doğum Evi’nde erken tanı ünitesinde kadınlarımıza hizmet veriyor. Kadınlarımız da orada gidip ücretsiz tetkiklerini yaptırabiliyor. 100 kişiden 1 kişi de kanser çıksa, erken tanıyla bu hastanın hayatını kurtarabiliyoruz” diye konuştu. 

HABER: DİLEK BOLAT