Sahte kimlikle telefon alan dolandırıcılar, bulunamayınca olan telefon satan esnafa oluyor. Yargı dolandırıcıya ulaşamayınca, telefonu satan esnafı cezalandırıyor. Böylece esnaf, dolandırıldığı yetmezmiş gibi bir de hapis cezasıyla karşı karşıya kalıyor.
Sektör Temsilcisi Onur Arvas, bu şekilde aileleri ve çalışanlarıyla birlikte on binlerce kişinin mağdur edildiğini söyledi. Arvas, ?5809 sayılı Elektronik haberleşme kanununun 63/10 maddesinde yer alan düzenleme abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan ihtilaflarda sorumluluğun bizzat imza atan kişilerde olduğunu açıkça belirtmesine rağmen, kanun lafzının tam olarak anlaşılamaması nedeniyle yargı mercii tarafından şirket yöneticileri cezalandırılıyor ve bu durum çalışanlarıyla birlikte yüz bilerce sektör çalışanının mağduriyetine neden oluyor? dedi.
Şöyle ki; Bir dolandırıcı elde ettiği sahte kimlikle Telekom ya da Vodafon veya Türkcell Bayii´ne gidiyor. Her ay telefonun faturasına yansımak üzere taksitle diyelim ki 5 bin liralık bir telefon alıyor. İşlemi yapan bayiinin bu kimliğin sahte olduğunu bilmesine imkan yok. Çoğu zaman polis bile sahte kimliklerin farkına varamıyor ancak detaylı GBT soruşturmasında ortaya çıkıyor.
Sektör Temsilcisi Onur Arvas, esnafın sıkıntılarını şöyle anlattı:
?Sahte kimlikle dolandırıcı telefonu alıp gidiyor. Sonra kimliğin gerçek sahibi ortaya çıkıyor. ?Benim böyle bir borcum yok? diyor. Bu durumda, satışı yapan bayinin 5 bin liralık telefonu gidiyor. Ancak iş burada bitmiyor. Polis ve mahkeme dolandırıcıya ulaşamayınca, hiçbir suçu olmayan bayiye, sahte kimlikle niye işlem yaptın, diye ceza veriyor. Esnafın haberi olmadan bu cezalar kesinleşiyor. Yüzlerce esnaf, adi bir suçlu gibi sabahın beşinde otelden alınıyor. Derdini anlatana kadar saatlerce göz altında kalıyor. Bu da yetmiyor. Yurt dışına çıkamıyor. Ticaretini yapamıyor. Hepsinden öte bu suçlar siciline işlenen esnafın her yerde karşısına çıkıyor. Kredi almak için bankaya gittiğinde sicilini önüne koyuyorlar. Bu konuda mahkemeler de farklı kararlar v eriyor. Kimi mahkeme, ?Burada suçlu dolandırıcıdır. Esnaf da kimliği kullanılan gerçek kişi de dolandırılmıştır? diyor. Bazı mahkemeler ise, gerçek suçluyu bulamayınca, işin kolayına kaçıp aslında kendisi de dolandırılan esnafı cezalandırıyor. Böylece esnaf iki kez cezalandırılmış oluyor. Mahkemenin verdiği karar siciline işlenen esnafın ticari hayatı sıkıntıya giriyor.?
Bir başka sorun ise, bayilerle, distribütörler arasında yaşanıyor. Diyelim ki bir bayii, iflas etti, yada işyerini kapatıp ortadan kayboldu. Bu durumda mağdur olan vatandaşların sorumluluğu bayiye değil de distribütöre kesiliyor. Halbuki, distribütörün hiçbir şeyden haberi yok. Adam belki hileli bir iflasla işini sonlandırdı. Yargı, gerçek suçlu olan dolandırıcının peşine düşmesi gerekirken, kolay ulaşabiliyor ve elinin altında diye distribütörü ya da baş bayii cezalandırıyor.
Bizim talebimiz, bu mağduriyetlerin önüne geçmek için 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu´nda, cezai sorumluluğun daha anlaşılır bir ifade ile düzenlenmesidir. Ayrıca şu ana kadar haksız yere sicilleri bozulmuş olan esnafımıza sicil affı istiyoruz. Çünkü hiç biri gerçek anlamda suçlu değildir. Devlet (Yargı) gerçek suçlulara ulaşamadığı için esnafı cezalandırmıştır.
Tam sayısını bilmemekle birlikte, bu mağduriyeti binlerce esnafın yaşadığını söyleyebiliriz. Bu mağduriyetin düzeltileceği konusunda, devletimize ve hükümetimize güvenimiz tamdır. Yeter ki bizi dinlesinler.