Necmettin ÇUHADAROĞLU


ZÜBÜK..

Bazen her şeye rağmen dur bu işin sonu nereye varırsa varsın haksızlık yapan insanlarla uğraş diyor içimden bir ses.


Ama dedikodu üretmekte mahir olanlar durmuyor. Artık hem dedikodu üretiyorlar hem de uygulamaya geçiyorlar. Yüzsüzlük, utanma, ar, haya hak getire. Rahmetli Kemal Sunalı n filmlerinden beklide en çok hoşuma giden ve yıllar önce çekilmesine rağmen hala bu şekilde siyaset yapmaya çalışan insan müsveddeleri çevremize maalesef var. Bu günkü konuda bu zübüklere olsun.
Bütün zatı muhteremler orada. Kendilerince hükümet kuruyorlar, tayinler yapıyorlar, atamalar, terfiler hepsi onlardan soruluyor. Bir hava, bir hava anlatamazsınız. Konu vatan ve millet olunca herkes birlik oluyor görüntüsündeler.
Ama ne görüntü.
Kimileri kendilerini partiler üzeri görüyor. Kimleri ben ne dersem o olur, kimi ise sahtekârlıkta daha ön plana geçerek ?´zübük´´ filmine taş çıkartacak işler yapan dalkavuk siyasetçi olma yolunda ilerlediğini zannediyor.
Kimseyi beğenmiyorlar.
Kayseri´nin iyi yönetilmediğinden bahsediyorlar. Sonunda kısacası kendileri çalıyor kendileri oynuyorlar. Adlarına ne derseniz deyin tüm ekabir ve kendilerini siyaset üzerinde görenler orada. Ne diyelim şimdi; İsterseniz Yavuz Sultan Selim Han´ dan bir örnekle bu konuyu pekiştirelim. Yavuz Sultan Selim tebdili kıyafeti ile pazarda dolaşırken Saka kuşu satan bir esnafın yanına uğramış. Kuşların fiyatını sormuş. İki saka kuşu yan yana. Şu demiş satıcı benekli olan 50 altın düz olan 10 altın demiş. Yavuz Sultan Selim de ?´ikiside aynı saka değil mi? Aralarında ne fark var ki?´´demiş. Satıcı 50 altın olanın çok öttüğünü ve bu ötmesi sebebi ile de diğer sakaları yanına çektiğini onun sayesinde diğer Saka kuşlarını yakaladığını anlatmış. Yavuz Selim 50 altın ödeyerek benekli Sakayı almış ve eli ile kuşun kafasını koparmış. Herkes şaşkınlık içerisinde bakarken ?´kendi ırkına, kendi nesline hainlik yapanın yaşaması zul´dür demiş.
Evet, kendi üyesi olduğunuz ya da sempati duyduğunuz ya da davanız davamız dediğiniz Recep Tayyip Erdoğan a bilerek ya da bilmeyerek ihanetin içerisindesiniz. İsminizin önüne bir sıfat gelince havalanıyorsanız nefsinizi bir kontrol edin ve kendinizi frenleyin. Lidere sadakatiniz varda liderin seçtiği İl Başkanına da sadakat göstermeniz gerekir. Bu işin kuralı böyle. Her bir taraftan kendini bir halt zannedenler İl Başkanlığını yıpratmaya çalışıyor ama başaramayacaklar. Partiyi yıprattıklarının farkında olmayanlar siz hala adına ne derseniz deyin, dernek mi? STK mı ne söylerseniz söyleyin ama yaptığınız yanlış. Parti adını kullanarak STK faaliyetleri yürütenler, parti adını kullanarak kendilerine rant sağlamaya çalışan zavallılar, parti adını kullanarak kendilerini partiler üstü ?´İstanbul sorumlusu´´ olarak lanse edip üç beş kişiyi kandıranlar ?´sizlere söylenecek en ağır sözleri söylemek istiyorum´´ ama terbiyem müsaade etmiyor.
Şerefini ve haysiyetini beş paraya satanlar gittikleri yerde İl Başkanlığımdan geliyorum, basın danışmanıyım diyecek kadar ahlaksızlaşmışlar. Bilmem ne sorumluyusum diye şerefsizleşmişler ne diyeyim yapacak pekte bir şey yok ama benim iyi niyetli dava arkadaşlarım; bu namussuzlara inanmayın, arayın İl Başkanlığını hesap sorun, kim bu adam deyin. Zübük ün bu üst versiyonlarına aldırış bile etmeyin.
Basın tepiği gönderin memleketlerine.
Tepki verin, yapmaz isek ne mi olur?
Başımıza fason başkan, fason yönetim kurulu üyeleri ve fason adamların oluşturduğu sanal bir il başkanlığı çıkarda ondan.
Kalın Sağlıcakla.