Senem KARABULUT


YUNANİSTAN´DA YÜKSELEN TÜRK BAYRAĞI: DEMOKRASİ EŞİTLİK VE BAĞIMSIZLIK PARTİSİ

Bilindiği üzere Doğu Akdeniz´de yapılan tatbikatların devam etmesiyle diğer devletler Türklerin orada bulunmasından dolayı endişe duyduğunu dile getirmişti.


Bilindiği üzere Doğu Akdeniz´de yapılan tatbikatların devam etmesiyle diğer devletler Türklerin orada bulunmasından dolayı endişe duyduğunu dile getirmişti.  Türklerin doğalgaz araması Rum kesimini rahatsız etmesi üzerine, Türk Sondaj gemisi mürettebatı hakkında uluslararası tutuklama emri çıkarma girişiminde bulunulmuştu. Mavi Vatan´dan sonra Deniz Kurdu Tatbikatı´nın başlamasıyla Yunan basını, Mavi Vatan ve Deniz Kurdu tatbikatlarının Türkiye tarafından, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimine karşı baskı manivelası olarak kullanıldığını da belirterek, ne denli endişe duyulduğu gözler önüne sermişti. Türk Azınlığının yoğun olarak yaşadığı şehirlerden İskeçe´deki Sünne Mahalle Camii´ne yumurtalar atılması, ırkçı sloganlar yazılması ne denli saygı(?) duyduklarını göstermektedir. Yunan ve Rum kesimlerinin Türklerle sorunu uzun zamandır devam etmektedir. Yunanistan´ın sınırları içinde yaşayan Türk nüfusu, geçmişte yapılan siyasi ve ekonomik baskı ve ayrımcılıkların bir sonucu olarak azınlık insanının yoksulluğa, işsizliğe ve göçe zorlanmasının meydana getirdiği ağır toplumsal koşulları şikâyet etmekte ve bu durumun 40 yıldır çözülmesini beklemektedir.  DEB partisi bu zamana kadar Bükreş ve AB parlamentosunda pek çok kez bu sorunu dile getirmiştir.

DEB partisi, Batı Trakya Türklerinin ebedi lideri Dr. Sadık Ahmet tarafından kurulmuştu. Batı Trakya Türkleri´nin lideri Dr. Sadık Ahmet, Türk olduğunu defalarca söylemesi ve milli bir azınlık meselesini gündeme getirdiği için birkaç kez hapse atıldı. Batı Trakya Türkleri 1989 ve 1990´da iki defa Yunanistan´da yapılan genel seçimlerde azınlık olarak, bağımsız kimlikleriyle Yunan parlamentosuna giriş hakkı kazandı.  Dr. Sadık Ahmet, İsmail Rodoplu ve Faik Ahmet, bu mecliste Türk kimliği ve bağımsız temsilciler olarak haklarını savunmaya çalıştılar. Bu durumdan rahatsız olan Yunan hükümeti bağımsız adaylara yüzde 3 baraj koymuştur.  Bu sınırın aşılması o dönemki nüfusla yapılacak durumda olmadığı için, Dr. Sadık Ahmet daha teşkilatçı bir yapı kurmaya yönlenerek 1993´de Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi (DEB)´ni kurmuştur. 2010 yılına kadar çalışmalarına devam eden parti, Temmuz 2010´da yeniden yapılanmaya gitmiştir.

Yunan hükümeti tarafından pek çok sıkıntı yaşayan Batı Trakya Türkleri, 2003 yılında özellikle Atina´da Müslüman Türk azınlığa yönelik ötekileştirme ve islamofobik saldırılar sonucu çokça göç yaşamıştır. Yunanistan´da bulunan Türk kesim her zaman bir tehdit olarak görülmüştür. Özellikle 1946-1949 yılları arasında Batı Trakya Türkleri oldukça zor zamanlar geçirmiştir.  II. Dünya Savaşı´ndan hemen sonra Yunanistan´da baş gösteren iç savaş, General Markos liderliğindeki komünist cephelerin Yunanistan´ın kuzeyinde teftiş faaliyetlerini yürütmesine sebep oldu.  Tıpkı Bulgaristan ve Romanya gibi SSCB desteği ile komünist çemberin içine dâhil edilmeye çalışıldı.  Bu üç yıl içinde Yunanistan´ın kuzeyinde bulunan Batı Trakya Türkleri de gündüz hükümet kuvvetlerinin, gece ise General Markos´a bağlı komünist çetelerin baskısı altında kalmıştır. En çok zulüm bu dönemde çekilmiştir.

DEB partisi 26 Mayıs´ta Avrupa Parlamentosu seçimlerinde büyük bir oy oranıyla Yunanistan´daki hükümeti titrettiğini gördük.  Rodop ve İskeçe illerinde aldığı oylarla birinci parti olan DEB Partisi, Doğu Makedonya Trakya Eyaleti´nde ise üçüncü siyasi güç haline gelmiş ve toplamda 41 bin oy almıştır.  Pek çok gazetede manşette yer alan DEB partisi, Avrupa´da da Türk azınlığının Yunanistan´da yaşadığı sorunları dile getirmekten çekinmeyeceğini söylemektedir. 26 Mayıs´ta kazanılan zafer sonucunda parti genel başkanı Çiğdem Asafoğlu ?Ben Türk´üm, partim de Türk partisidir? demecini bir röportajda vermesi üzerine Türk karşıtı basının hedefi haline gelmiş ve hakkında karalama kampanyası başlatılmıştır.

Batı Trakya Türkleri Dr. Sadık Ahmet´in önderliğindeki milli bilinçlerini refleksif olan bu hareketin çözümünün günümüz dünyasında etkin olan siyaset usulüyle çözmek için çabalamaktadır. Tıpkı Erşad Salihi gibi, buradaki cephe de kendi haklarını savunmak için birlik olma yoluna gitmiştir. Milliyetçiliğin siyasette bulunmaması gerektiğini söyleyen bir takım kesim bu coğrafyalardaki sıkıntıları görmemektedirler. Bulunduğumuz coğrafyada neredeyse hiçbir iş siyaset üstü olarak halledilememektedir.

 Bu vesileyle seslerini duyurmak için bu çabayı göstermek sadece takdirle bırakılmamalıdır. 12 mil yasağını ihlal etme söylemlerinde bulunan, Doğu Akdeniz´deki varlığımızdan her seferinde ne denli rahatsız olduğunu dile getiren, Türkiye hakkında basında hakaret içerikli haberler yayınlayan, adalarımızı işgal eden Yunanistan, Türk düşmanlığını sonucunda Batı Trakya Türklerini baskı altında koymaktan çekinmemektedir.  Bugünün dünyasında insani yardımda en üst sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Batı Trakya Türkleri konusunda milli davranmalı ve tüm gücüyle yardım etmelidir.