Necmettin ÇUHADAROĞLU


UYANIK

Dün Kayseri de Avukatlar ve daha önce gözaltına alınan polisler FETÖ terör örgütü ile adlandırıldıkları için hâkim karşısına çıkartıldı. Bu yazıyı kaleme alırken devam ediyordu duruşma ve sorgulamalar.Hemen hemen her gün bir operasyonla uyanır olduk.


 

Dün Kayseri de Avukatlar ve daha önce gözaltına alınan polisler FETÖ terör örgütü ile adlandırıldıkları için hâkim karşısına çıkartıldı. Bu yazıyı kaleme alırken devam ediyordu duruşma ve sorgulamalar. Hemen hemen her gün bir operasyonla uyanır olduk.

Bu gün gelen maillere baktım, vatandaş artık hem emniyet müdürlüğünü hem de Ankara´yı bayağı zorlayacak gibi.

Neden mi?

Gerek gelen maillerde gerekse yaklaşık yirmi-otuz kişi ile görüşüyorum hepsinin bir tek sorusu var.

Bu darbenin siyasi ayağı nerede?

Siyasi ayağı gerçekten yok mu?  Fetö, terör örgüt başına methiyeler dizenler ne olacak?

Kontrollü darbe diyenler hala televizyonlarda bangır bangır bağırıyorlar. Onlar ne olacak diye soruları sıralamaya başladılar. Bizim çocuğumuz askerdi, polisti, avukattı, hakimdi, savcı idi. Buraya kadar normalde bizim evlatlarımız eşimiz dostumuz FETÖ cu idi de bu memlekette hiç mi bu işin siyasi ayağı yok diyorlar.

Haklılar mı?

Bana göre haklılar.

Hangi belediye başkanı bu işten tutuklandı, hangi milletvekili tutuklandı, hangi bakanlık yapmış yada vekillik yapmış insanlar hocanın yanına ABD ye kadar gitti suç değilde bizim çocuklarımızda bylock çıkınca mı suçlu oluyorlar diye isyan eden mi ararsınız, ağlayan mı ararsınız, kimi arasanız var. Bence Ak Parti´nin ilk çözeceği sorun bence bu olmalı. Askeri okullardaki öğrenci aileleri ile görüşüyorum, çocuklarımız emir altında idi, siz askere gitmediniz mi? Emir demiri kesmez mi? Askeri öğrenci aileleri de çocuklarının üstlerinden emir aldıkları için emri uyguladıklarını ifade ediyorlar.

Her şey tamam.

Tamam, olmasına da peki bu işin suçlusu kim?

Kimse biz suçluyuz demiyor.

Herkes biz mağduruz diyor. Okullarında okuyanlar, suçlu değiliz, himmet verenler, bizde suçlu değiliz diyor, bylock kullananda suçlu değiliz diyor, hoca denen alçağın kaset görüntülerini izleyenler dinleyenler kitaplarını okuyanlar bizim de bir suçumuz yok diyorlar.

Peki o zaman kim suçlu.

Köydeki memmed emmi mi suçlu.

Kim?

Kimse ayağa kalksın.

Asker suçsuz, polis suçsuz, öğretmen suçsuz, avukat suçsuz, doktor suçsuz, hemşire suçsuz.

Şimdilik suçluyu bulamadık.

Aslında hoca denen terörist başı var ya, hani para verip Washington Post ta makalesini yayınlatan müsvedde adam var ya esas onu bize vermeyenler suçlu. Apo teröristini paket yapıp bize verdikleri ayın içerisinde bunu kendi ülkesine götüren ABD suçlu. Bizim güya müttefikimiz olan ülke.

Bir adam düşünün ki, üste para verip kendi yazdığı makaleyi yayınlatmak istesin.

Niye?

Çünkü Türkiye için kin kusabileceği başka bir yerleri kalmadı da ondan.

Hoca denen zevat; Türkiye´yi tanıyamıyorum diyor. Hatta yazısında NATO ve AB Türkiye müdahale etmesi gerektiğini yazacak kadar kafayı yemiş ve fütursuzlarmış.

Aslında Türkiye´nin ne tür bir sıkıntılı süreçlerden geçtiğinin en büyük nişanesi bu olsa gerek. ABD ne bizim müttefikimiz ne de dostumuz. 1993 yılından beri PKK terör örgütüne gıda yardımı yapıyor bahanesi ile çekiç güç üzerinden PKK terör örgütüne silah gönderen bir müttefik olmaz olsun. Hatırlayanlar bilir Marshal yardımlarını bizlere yeni yetme çocuklarımıza içirdikleri süt tozları nedeni ile beke ölümlerimizin felç olan çocuklarımızın haddi hesabı olmadığı günleri.

Ne zaman ABD bize yardım ediyorum dediğinde mutlaka bizden bir şeyler çalmıştır. Utanmadan PYD terör örgütüne destek veren ağır silahları sağlayan ve Kürt Devleti konusunda yardım edeceğiz diyen, tüm uyarı ve belgelere rağmen kırmızı bültenle aranan hoca denen şerefsizi bizlere teslim etmeyen, 1950 li yıllardan beri ülkemizin üzerine NATO adı altında çöreklenen, 1974 yılında Kıbrıs konusunda bizlere ambargo uygulayan üç beş şerefsiz ülkeden birisidir ABD.

Bu sebeple ne yaparsak yapalım, millileşmediğimiz sürece, bağımlılıklarımız devam ettiği sürece esir olmaya, hak ararken tekrar haksızlığa itilmeye mahkûm olmaya devam ederiz.

İsrailde bile kullanılmayan ARİEL i kullanmaya devam ettiğimiz sürece kimyevi atıklardan kanser olmaya, Cola illeti için dünyanın parasını verip mide kanseri ve şeker olmaya, hazır gıdada ABD ürünlerini tercih edip hamburger yiyip obez olmaya devam ettiğimiz sürece daha çoook ama çok işler başımıza gelecek.

Hem maddi hemde manevi çöküntüyü yaşatan dış güçlerin prangasından kurtulmanın yolu millileşmekten geçiyor. Orucumuzu Filistinde açtırmayan, Doğutürkistanda ibadetimizi yasaklayanlar şimdi tüm TV reklamlarında iftarlarımızda içmemiz için ABD ve İsrail mallarını dayatıyor. İftarı bilmeyenler islami kesime karşı olanlar iftarlarımızı hamburgerle, pizza ile açmamızı satamadıkları Colaları içmemizi ve dah bağımlı ve hasta olmamız için dinimizi islamımızı kullanıyorlar.

Uyanık olalım,

Yoksa mı?

Ayakta götürürler hepimizi.

Kalın Sağlıcakla.