Yalçın ARAL


TÜRKİYE´NİN DEĞER YARGILARINI ORTADAN KALDIRMA HAMLELERİ ve AB SÜRECİ

Her toplumun bir değer yargısı bulunmaktadır. Türk toplumunun da tarihimizden gelen ve yaşadıklarından oluşturduğu ciddi değer yargıları bulunmaktadır.


 

Her toplumun bir değer yargısı bulunmaktadır. Türk toplumunun da tarihimizden gelen ve yaşadıklarından oluşturduğu ciddi değer yargıları bulunmaktadır.

 

Batı toplumunun kanunları incelendiği zaman, kanunlarını oluştururlarken toplumlarının değer yargılarını ortadan kaldırma veya kısıtlama yönünde değil de, yaşam tarzlarına dokunmadan sınırlarını belirleme üzerine kanunlarını belirledikleri görülmektedir.

 

ABD´ye bakıldığı zaman her eyaletin kanunları ve cezaları değişiktir. ABD´DE her eyalette değişik toplumlar yaşamasından dolayı o toplumun değer yargılarına ve yaşam tarzlarına müdahale etmeyecek şekilde kanunlar oluşturulmuş ve cezalar da toplumun değerlerine ve yargılarına göre değerlendirilerek uygulamaya konulduğu görülmektedir. ABD Eyaletlerinde, Eyaletlerde bulunan toplumun  yaşam tarzına ve değer yargılarının önüne geçecek bir kanuni uygulamanın görülmesinin imkansız denecek kadar çok zor olduğu bir gerçektir.

 

ABD´yi oluşturan 50 eyaletin  32 eyaletinde idam cezası uygulanmaktadır. Geri kalan 18 eyaletinde idam cezası bulunmamaktadır.

İdam cezası olan ABD dışındaki önemli ülkeler; Çin, Japonya, Güney Kore, Hindistan, Pakistan, Özbekistan, Singapur´dur. Daha dünyanın bir çok ülkesinde de idam cezası bulunmaktadır.

Rusya ve Azerbaycan´da idam cezaları bulunmalarına rağmen uygulanmamaktadır. Rusya ve Azerbaycan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi´ne de imza atmışlardır.

 

Türkiye´de idam cezası tarihine bakıldığı zaman;

Türkiye´de idam cezası DSP-MHP-ANAP hükümetleri döneminde  kaldırılmıştır.

Türkiye, ?Barış zamanında? idam cezasının kaldırılmasını öngören Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6. Protokol´ünü 15 Ocak 2003 tarihinde imzalamıştır.

TBMM, 26 Haziran 2003 tarihinde bu protokolün onaylanmasını uygun bulmuştur.

6. Protokol´deki ?Savaş ve yakın savaş tehlikesi zamanında işlenmiş fiiller için ölüm cezası öngörüleceği? istisnası 13. Protokol´le kaldırılmış ve ölüm cezasının her koşulda Türkiye´den kaldırılması benimsenmiştir.

Türkiye, 2004´te Avrupa Birliği ile 13. Protokol´ü imzalayarak, 7 Mayıs 2004 tarihinde gerçekleştirilen Anayasa değişikliği ile Anayasamızdan idam cezasının kalıntıları tamamen ayıklanmış. Arkasından yasalardan da çıkarılarak, ölüm cezasının Türkiye hukukundan tamamen çıkarılması sağlanmıştır. 

 

Türk tarihinde idam cezası devamlı bulunmaktadır. İdam cezası Orta Asya´dan uzanan tarihimizin her kesiminde mevcut olan bir cezadır. İdam cezasının toplumumuzun değer yargılarına ve değerlerine karşı işlenmiş olan suçlara karşı bir ceza olduğu görülmektedir. Toplumumuz değerlerine ve bilhassa vatanına karşı yapılan hainliğin bedelinin ölüm cezası olduğunu, genlerimizdeki kodlarda okumaktayız. Tarih boyunca toplumumuz, toplumumuzun çok değer verdiği değerlerine yapılan hatanın ve ihanetin karşılığının idam olduğunu düşünmektedir.

 

Bunun dışında Türkiye düşmanlarının, Türkiye üzerinde oynadığı oyunlara bakıldığı zaman, Türkiye´de Avrupa Birliği siyasi kriterleri vasıtası ile dayatılan değişikliklerin toplumumuzun değer yargılarını ortadan kaldırmak, genlerimizdeki kodları değiştirmek için kullanılan bir sistem olduğu görülmektedir.

 

Bir toplum pasifize edilmek ve kontrol altına alınmak isteniyorsa ilgili toplumun değer verdiği şeyleri yani değer yargılarını ortadan kaldırmak yeterlidir. Türkiye düşmanları da Türk Toplumunun değer yargılarını ortadan kaldırmak, direncini kırarak pasifize etmek vasıtası ile kontrol atlına almak için Avrupa Birliğinin güya siyasi kriterlerini (Türkiye için özel olarak Avrupa Birliğinde olmayan bir kriter yaratılarak) kullandıkları görülmektedir.

Bunun en önemli örneğini de Avrupa Birliğinin Türkiye´den ?Terör tanımını? değiştirmesi yönündeki baskısı olduğunu unutmamak gerekir. Bu baskı zamanında Avrupa Ülkelerinin aralarında mutabık kaldıkları tek bir Terör tanımı yoktu. Her Avrupa Birliğine üye olan ülkenin terör tanımı Anayasalarında değişiktir. Ama bize iyi niyetten uzak dikte ettirmek istedikleri terör tanımı ile içeride bulunan teröristlerin dışarı çıkmasını sağlamak amaçlı idi. Bu suretle toplumumuzun değer yargılarını çöpe atarak toplumda infial yaratmak sureti ile kaos çıkarmak olduğunun unutulmaması gerekir.

 

Bir toplum değer yargılarından koparılırsa, o toplumun toplum olmaktan çıkmaya başladığının başlangıcı olduğunun unutulmaması gerekir.

 

Başta belirtiğim üzere her toplumun kendi yaşam tarzlarına göre değer yargıları vardır. Tarih oluştuğundan beri var olan Türk toplumunun da seneler boyunca oluşan değer yargıları mevcuttur. Bu tarih boyunca oluşan değer yargıları da toplumumuzu bir arada tutan toplumumuzun çimentosunu oluşturmaktadır. Toplumumuzu bir arada tutan bu çimentoyu ortadan kaldırmak ve zaafa uğratmak isteyen Türkiye Düşmanları her zaman iş başında olacaklardır. Tabi ki bu Türkiye Düşmanlarının içimizde de uzantıları olduğunu hiç bir zaman unutmamak gerekir.

 

Belirttiğim üzere Avrupa Birliğinin toplumumuzun değer yargılarına ters ve bize uygulattığı idamın kaldırılması bunun yanında terör tanımının değiştirilmesi gibi dayattığı hususların da tamamen toplumumuzun değer yargılarına karşı bir saldırı olduğu şeklinde algılanması daha isabetlidir.

Eğer toplumumuzun değer yargıları zaafa uğratılıp ortadan kaldırılır ise Türkiye Düşmanlarının Türkiye üzerinde oynamak istediği oyundan galip çıkacağı da kaçınılmaz bir gerçektir.

 

Yukarıda belirtiğim üzere toplumumuzun değer yargılarını ayaklar altına alacak kanunlarımızdaki her hangi bir değişiklik tasarrufu Türkiye´nin bekasına yönelik bir saldırı olarak algılanması gerekmektedir.  Bu da Türkiye´nin bekası açısından  çok önemlidir. Herkesin şunu iyi bilmesi gerekir ki, Devletimiz devamlı ve gençtir, kendisini yenilemesini iyi bilir ayrıca hiç bir zaman da unutkan değildir. Kendisine yapılanları not etmesini de çok iyi bilir. 

Atatürk ne demiş ? Vatana ihanetin nedeni olmaz, er veya geç bedeli olur!?

Bu toprağın insanı olduğunu hissedemeyen ve bu topraklara ihanet içinde olanlar er veya geç bedelini ödeyeceklerinden kimsenin de kuşkusu olmasın. Çünkü Devletimiz uyumaz.

 

Bu mücadelede uyanık olmak, dalalet ve hıyanet içine düşmemek gerekir.