Yalçın ARAL


TÜRKİYE´NİN BEKASI VE EKONOMİK BAĞIMSIZLIK YOLUNDA GELİNEN NOKTA;


 Katma Değeri Yüksek Ürünler üretebilmenin önemli noktaları hakkındaki yazımda belirtiğim üzere Dünya genelinde, KATMA DEĞERİ YÜKSEK ürünlerin üretile bilinmesi 5 ana ayağa oturtulmuş olduğunu belirerek, bunlarında;

 

  1. İnsan kaynağı,
  2. Finansman kaynağı,
  3. Teknolojisi yüksek ürünler üretebilecek Makine , teçhizat temini,
  4. Hammadde ve ara mal/yarı mamul üretimi/ tedariki,
  5. Katma Değeri Yüksek ürünler üretebilecek MİLLİ müteşebbisler ve şirketler.

 

Bu belirttiğim, 5 konunun handikapları bertaraf edildiği takdirde, Türkiye´ye yönelik yapılan ve bundan sonrada yapılacak bütün engellemelere ve ekonomik saldırılara rağmen Türkiye´nin  2023 yılında ki ve daha sonraki yıllarda koyduğu hedeflere ulaşmakta fazla zorluk çekmeyeceğini belirtmiştim.  

 

Şimdi bu süre zarfında ne olduğuna bir bakalım;

 

  • Sayın Cumhurbaşkanımız; Yeni Teşvik sistemi ile ülkemizde yüksek katma değer sağlayacak ve cari açığımızı kapatmaya destek olacak alanlara özel teşvik verilmesi sureti ile söylemlerini icraata geçirdiği görülmektedir
    • 9.4.2018 tarihinde açıklanan teşvik paketinde,
    • 23 proje için 19 firmaya teşvik verilmiştir.

Bu yatırımlar sayesinde ;

  • 34 bin doğrudan, 134 bin de dolaylı istihdam yaratılmaktadır,
  • 23 projenin 135 milyar TL yatırım bedeli bulunmaktadır,
  • 12.312.000.000,-- US DLR ithalatın azaltılması sağlanacak,
  • 6.318.000.000,-- US DLR ihracat potansiyeli doğuracaktır,
  • Bu yatırımlarla takribi toplam olarak 19 milyar US DLR dış ticaret dengemizde bir iyileşme öngörülmektedir.
  • Dış Ticaret açığımızın  2016 yılında 56 milyar US DLR civarında iken, 2017 yılında 76,7 milyar US DLR olduğunu göz önüne alırsak , 2017 yılı verilerine göre dış ticaret açığımızın bu teşvikli yatırımlar ile % 25 civarı azalacağı görülmektedir.
  • İthalatımızın 2017 yılında 38 milyar USD kısmı, petrol, petrol türevi ürünler olduğu görülmektedir.
  • Yatırım malı ithalatımızın da senelik 25 milyar US DLR ın üstünde seyretmekte olduğunun da unutulmaması gerekmektedir. Bu tip ithalat ile üretimimizin artmakta olduğu ve bunun yanında rekabeti yakalamamız için de gerekli olduğunun da unutulmaması gerekmektedir.

 

  • Yukarı da belirttiğim üzere ayrıca Enerji ithalatımız da 2017 yılı ithalat rakamlarımıza göre  38 milyar ABD Doları civarıdır.
    • Akkuyu Nükleer Santrali´nin temeli bu sürede atılmış ve 23  milyar ABD Dolar yatırımla, şu anki verilere göre de Santral bittiğinde Türkiye´nin % 10 enerji ihtiyacının karşılanacağı belirtilmektedir. Bu santral sayesinde de, enerji ithalat rakamlarının geri çekilmesine vesile olacaktır. Ayrıca 3.500 kişiye bu yatırım ile iş imkanı sağlanmasının yanında, Türkiye nükleer enerji teknolojisi ile de tanışmış olacaktır.

  

Dünya, Ekonomi 4.0 olarak isimlendirilen teknolojiye geçerken ara mal/ yarı mamul üretiminin öneminin çok daha arttığını ve hammaddeyi kontrol edemeyen ve ara malı, yarı mamul denilen ürünleri kendi bünyelerinde üretemeyen ülkelerin yeni dünya düzeninde bu yarışta geriye düşecekleri ve yarıştan kopacaklarını belirtmiştim. 

Bunun yanında, dünyada yarı mamul ve ara mal üretimi için ihtiyaç duyulan hammaddelerin tedarikini kontrol edemeyen ülkelerin veya şirketlerin önümüzdeki dönemde ayakta kala bilmelerinin veya ekonomik olarak yaşaya bilmelerinin çok zor bir ihtimal olarak görüldüğünü, bunun yanında kendi sanayisi için ihtiyacı olan yarı mamul/ ara mal üretimi olmayan ülkelerin bu süreçte elimine olacakları maalesef bir gerçek olarak da ortada olduğuna da işaret etmiştim.

 

Türkiye´yi eski Türkiye dönemine döndürmek isteyen Yurt Dışı Türkiye düşmanlarının içerideki uzantıları ile gerek ekonomik gerekse siyasi saldırılarına devam etmekte oldukları görülmektedir. Bu saldırıların seçimlere kadar ağırlaşarak devam edeceği de göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek olduğunu da belirtmiştim.

Türkiye´nin 34 sene boyunca enerjisini ve kaynaklarını sömüren terör belasını başımıza saran Türkiye düşmanı Batı odaklı lobiler ve bunları temsil eden ülkeler vasıtası ile Türkiye´ye her yönden saldırmakta oldukları görülmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanımız ?bu mücadelenin bir kurtuluş savaşı mücadelesi olduğunu ? her seferinde üstüne basa basa vurgulamaktadır. Batı kaynaklı Türkiye düşmanı odaklar, içimizdeki gayri milli unsurlarla beraber Türkiye´nin her yönden önünü kesmek için Türkiye´ye karşı mücadelelerini ağırlaştırarak sürdürmekte oldukları da görülmektedir. Sanki 34 senede terör olaylarında 40 bin insanımızı kaybetmemişiz gibi, 1,2 trilyon ABD dolarımız 34 senedeki terörle mücadelede  buharlaşmamış gibi, eski Türkiye´deki gibi yerimizde oturmamızı isteyenler. Ya tehlikenin ne olduğunun hala farkında değiller! yada iyi niyetten çok uzak gayri milli unsurlara hizmet eden konumdadırlar.

Şu an Türkiye´nin bekası söz konusudur. Türkiye´mize gerek ekonomik, siyasi gerekse de terör odakları vasıtası ile her taraftan ve her yönden saldıran emperyalist unsurlarla   mücadele ettiğimizin artık herkesin farkında olması gerekmektedir.

Hükümetimiz terör ile mücadelesini daha aktif bir politikaya çekmiştir. En iyi savunma hücumdur felsefesi doğrultusunda hareket etmektedir. Terörü bulundukları yerde imha etme politikası öne çıkmıştır. Bunun içinde Mehmetçiklerimiz Türkiye´nin bekası için kendilerine düşen görevi hayatları pahasına yerine getirmektedir.

Geride kalanlar, duaları ile Türkiye´mizin bu beka mücadelesine destek verenler Türkiye´miz için başka ne yapıyoruz diye kendilerini sorgulamaları gerekir! Türkiye´nin beka mücadelesi için canlarını feda eden  Mehmetçiklerimizin yanı sıra Güvenlik Güçlerimiz de Ülkemizin ve bizlerin güvenliği için canlarını hiçe saymaktadırlar.

 

Ülkemizin bu beka mücadelesinde duadan dan başka bizler ne yapıyoruz? Elimizden gelenin gereğini  yapabiliyor muyuz?

  • Yoksa dua edip yan gelip yatıyor muyuz?
  • Yerli, milli ve manevi duygularımızı yitirip, bu memlekette yaşanır mı! söylemleri yaparak ülkemizi mi terk ediyoruz veya terk etmeyi düşünüyoruz.?

Tabii ki, Mehmetçiklerimiz ve Güvenlik Güçlerimiz görevleri gereği Türkiye´miz için hiç bir şey den sakınmadan, yapabileceklerinin fazlasını canlarını hiçe sayarak geride bırakacakları sevdiklerini ve ailelerini düşünmeden yapmakta oldukları görülmektedir.

Artık vatandaşlarımızın da Türkiye´mizin bekası için kendilerine düşen görevleri imkanları ve kabiliyetlerine göre yerine getirmeleri gerekliliğinin idrakinde olmaları gerekmektedir. 

 

Zaten ?bu ülkede yaşanır mı ? ? diye söylem yapanların bu toprakların insanı olmasının zor olduğu görülmektedir. Bu kişiler zaten kendilerini bu ülkenin bir parçası olduklarını kabul edemedikleri için bu topraklara yani Türkiye´ye de faydalarından çok zararları olacağı maalesef açıktır.

Evvelki yazılarımda da belirtiğim üzere Türkiye artık Manevi değerlerini koruyan Yerli- Milli unsurlar ile Gayri milli unsurlar olmak üzere ikiye ayrıştığı görülmektedir. Gayri milli unsurların şimdiye kadar olduğu üzere bu topraklarda hayat bulamayacağı da açıktır.

 

Bu toprağın evlatları olan Mehmetçiklerimiz ve Güvenlik Güçlerimiz bu topraklar ve Türkiye´nin bekası için hayatlarını hiçe sayarak bu kadar fedakârlık yaparken, geride kalanlarında Türkiye´nin bu beka mücadelesinde kendilerine düşen görevleri güçleri yettiği oranda yapmaları gerektiğini bilmeleri gerekmektedir.

 

Bu durumda, Türkiye´nin bu beka mücadelesinde yaşımızdan ve konumumuzdan dolayı elimize silah alıp askere tekrar gidemeye biliriz, Güvenlik gücü olamaya biliriz. Ama Türkiye´mizin bu beka mücadelesine ekonomik olarak gerek bilgi gerekse de sermaye gücü olarak gücümüz yettiğince omuz verebiliriz.

 

Ben ülkemi seviyorum demekle, askerlerimize ve güvenlik güçlerimize dua ederek, iyi temenniler de  bulunmakla, Türkiye´nin şu an içinden geçmekte olduğu süreçteki beka mücadelesinde yeterli olmadığının idrakinde olunması gerekliliği çok önemlidir.  Türkiye´mizin bekası gerek ekonomik, gerekse siyasi  ve ayrıca da Yurt dışı Türkiye düşmanlarının destekledikleri terör örgütleri ile Türkiye düşmanlarının hedefi olarak saldırı  altında iken, Türkiye´nin bu beka  mücadelenin üstesinden temenni ederek geline bileceğini  düşüne bilmek doğru bir yaklaşım değildir ve korkutucudur. Toplanalım gidiniz felsefesi bu topluma da hiç yakışmamaktadır.

 

Bu toprağın insanı olduğuna inanan ve ülkesini seven her vatandaşın Türkiye´mizin bu beka mücadelesinde kendilerine düşen görevleri yerine getirmeleri gerekmektedir. Ekonomik olarak bağımsız bir Türkiye özlemi içinde olan sermaye guruplarımızın, sanayicilerimizin  ve iş adamlarımızın da bu topraklar için üstlerine düşen görevleri olarak gerekenleri yapmaları beklenmektedir.   

 

Ekonomik bağımsızlığın önemli aşamasını oluşturan katma değeri yüksek ve dış ticaret açığımızı azaltacak ara mal ve yarı mamul ürün üretmenin önemini evvelki yazılarımda belirtmiştim. Türk insanının yaratıcılığı üst seviyededir. Türkiye´nin bekası için Askerlerimiz ve Güvenlik Güçlerimizin yaptığı mücadeleye geride kalanlar dualarının ve iyi temennilerinin yanında ekonomik olarak yapmaları gerekenleri de yerine getirmeleri bu toprağa bağlı insanların beklentileri olduğunun atlanılmaması gerekmektedir.

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın öngörüsü ve yönlendirmesi sayesinde, Savunma Sanayimizin kendi ihtiyacını karşılama oranının % 10 -15 ler seviyelerinden % 65 seviyesine geldiğinin unutulmaması gerekmektedir. Bu sayede de Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarının yapıla bilindiğinin de göz ardı edilmemesi gerekir.

Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye´mizin problemi olan dış ticaret açığımızın azaltılmasına yönelik  yine yeni bir hamle ile yukarıda belirtiğim teşvikler ile dış ticaret dengemizde ciddi bir düzeltmenin sağlanacağı görülmektedir.

Artık Türkiye´nin Ekonomik bağımsızlığı konusunda görev bu toprağın insanı olduğuna inanan iş adamlarımıza, sanayicilerimize ve sermaye guruplarına düşmektedir. Toplumumuzun da beklentisi, Türkiye´mizin ekonomik bağımsızlığına kavuşa bilmesi konusunda, ekonomimize yerli ve milli unsurların  sahip çıkmalarıdır.

 

Her zaman belirtiğim üzere, birliğimizi ve beraberliğimizi koruduğumuz. Yerli ve milli duygularımız ile maneviyatımızdan kopmadığımız müddetçe bizi dize getire bilecek unsurların olabileceği düşünülemez.

 

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Bu toprağın insanı olduğuna inananların da üstlerine düşen görevleri eksiksiz yerine getireceğinden ve  Türkiye´nin bu beka mücadelesinde hiç bir fedakarlıktan kaçmayacağının da herkes bilincindedir.