Yalçın ARAL


TÜRKİYE´DEKİ SİLAHLANMA GERÇEĞİ

Bir analizin yapabilmesi için, o konu hakkında istatistiki doğru verilere ulaşmak ve bu istatistiki bilgileri iyi değerlendire bilmek önemlidir.


 

Bir analizin yapabilmesi için, o konu hakkında istatistiki doğru verilere ulaşmak ve bu istatistiki bilgileri iyi değerlendire bilmek önemlidir.Bunun içinde bir konu hakkında değerlendirme yapmadan önce istatistiki doğru verilere bir göz atmakta sağlıklı çıktıya ulaşabilmek açısından fayda vardır.Türkiye´de takribi 20 milyon civarı bireysel silah bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu rakamın %85 civarının ruhsatsız silah olduğu vurgulanmaktadır. Bireysel olarak alınan silah ruhsatının büyük bir kısmının da zaten devlette çalışanlar  tarafından alındığı görülmektedir.Son senelerde ruhsatlı silah işlemlerinde azalmalar olduğu gözlenmektedir. Bu veride ruhsatlı silah edinmenin seneler bazında azalmakta olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Başka bir bakış açısından bakıldığı zamanda, silah talebinin ruhsatsız silah piyasasına kayması olarak da bu çıktı değerlendirile bilinir. 

Ruhsatlı silahların bazı ülkelerde ki toplam nüfusa göre oranları;

            * Finlandiya               % 8

            * İsveç                        % 6,7

            * İspanya                   % 4,5

            * Polonya                   % 4,1

            * Çek Cumhuriyeti    % 3

* Türkiye´de de bu oran % 3 civarıdır.

            * ABD´Yİ ayrı değerlendirmekte fayda vardır;

ABD de bu oran % 88 dir (ruhsatlı artı ruhsatsız silah), Not: Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç ile Mücadele Ofisi verisi.

ABD´NİN ülke nüfusu 300 milyon, sivillerin elindeki silahların sayısının 270 milyonu aştığı tahmin edilmektedir. ABD de ki cinayetlerin % 60´ı ateşli silahla işlenmektedir. Her yıl ABD de 100 bin kişi silahla vurulmaktadır. Ayrıca dünya nüfusunun % 5´ini ABD oluşturmasına rağmen Amerikalıların elinde dünyadaki sivillerin sahip olduğu toplam silahın % 35´i bulunmakta olduğu belirtilmektedir.  

             

Bireysel silahlanma konusunda ABD birinci sırada bulunurken Türkiye´de 52. Sırada yer almaktadır.Emniyet Genel Müdürlüğü, Özel Güvenlik Daire Başkanlığının ? Bireysel Silahlanmaya dair 2016 yılı raporu? incelendiği zaman aşağıdaki veriler görülmektedir.

Son on yılın istatistiklerine göre;

A)  Ateşli Silahla İşlenen Suç oranının % 48 olduğu görülmektedir. Bu olaylarda kullanılan ateşli silahların % 60 dan fazlasını ise pompalı tüfek ve başka tip tüfekler oluşturmaktadır.

            Bu ateşli silahların ruhsatlı ve ruhsatsız olmalarına göre suç oranları;

            **  %  16 sı RUHSATLI silahla yapılan,

            **  %  42 si de RUHSATSIZ silahla yapılan suçları kapsamaktadır.

 

B) Kesici aletle işlenen suç oranının da % 52 seviyelerde olduğu görülmektedir.

 

Bulundurma veya taşıma ruhsatını unutarak yenileyememiş, hukuken suç işlemiş durumuna düşenleri de bu istatistikten çıkarırsak, Türkiye´de ruhsatlı silahların karıştığı gerçek suç oranı ciddi şekilde düşük olduğu görülecektir.  

 

Şimdide bu verileri bir değerlendirmeye alalım;

 

  • Türkiye´de ki problemin; ruhsatlı silahlanma problemi olmadığı ama buna karşılık ruhsatsız silahlanma problemi olduğu ortaya çıkmaktadır.
  • Ruhsatlı silah taşıyan veya bulunduran kimselerin suça karışma eğilimleri çok düşüktür. Çünkü kendisi ve silahı kayıt altındadır. Daha bilinçli şekilde hareket etme zorunluluğunu hissederler.
  • Ruhsatsız silah elde etmek isteyenler kanunlarımızın açığından çok iyi yararlanmaktadır. Ruhsatsız olarak temin ederek yakalattığı silahı ucuza aldığı, ruhsat için muamelelere tabii olmadığı ve ruhsat harcı ödemediği için de ekonomik olarak ruhsatsız silah çok cazip konumdadır. Yakalanan ruhsatsız silahın sahibi, kanunlarımıza göre silahın bir hadiseye karışmaması durumunda, bir para cezası ile kurtulmaktadır (paraya çevrilebilen hapis cezası) . Bu da ruhsatsız silahların cazibesini arttırmaktadır. Bu verilen para cezası da,  ruhsat muamelesinde ödeyeceği tutardan az olması da ekonomik olarak ruhsatsız silaha vatandaşın yönlenmesine neden olmaktadır.

 

Şunun bilinmesi gerekir ki,  Türk vatandaşının bir yaşam tarzı vardır. Dedelerimizden gelen bu tarz ?AT , AVRAT , SİLAH? diye söylemlere bile konu olmuştur. Bir toplumun yaşam tarzına karşı yasalar konularak, sonrada vatandaşları ekonomik olarak zora sokacak uygulamalar yapılırsa tabi ki toplum ekonomik olarak cazip olan ruhsatsız silahın yönünde yaşam tarzını  kaydıracağı aşikardır.

 

Ruhsatsız silah temin etme konusuna yukarıda belirtilen açıdan bakılmasında fayda vardır.

 

Ruhsatsız silah temininin ve ticaretinin önüne nasıl geçilir bir de bunu irdelemek lazımdır.

  • Ruhsatsız silah talebinden vatandaşları uzaklaştırmak için, ruhsatlı silah muamelelerinin yanında ekonomik olarak olaya bakmakta fayda vardır. Ruhsatsız silah edinmenin maliyeti yakalatmalarına rağmen ruhsatlı silahtan daha düşükse tabi ki vatandaş ekonomik olarak ruhsatsız silahtan yana tercihini kullanacaktır.
  • Ayrıca ruhsatsız silah ile yakalanana paraya çevrilmeyen hapis cezası verilmesi uygulaması kanunlarımızda yer alması, ve ruhsatsız silahla işlenen suçların cezaları diğerine göre belli bir oran dahilinde arttırılması sureti ile ruhsatsız silaha yönelmenin önünün kesilebilmesi için ilk adım atılmış oluna bilinir. Bu uygulamaların devreye girmesi ile ruhsatsız silah ticaretine ve ruhsatsız silah edinilmesine karşı belli bir iyileşme sağlana bilinir.
  • Ruhsatsız silahın en büyük cazibesi de kayıt altında olmamasıdır. Kullanılan ruhsatsız silah olaydan sonra kullanan tarafından yok edildiği zaman suç aletini bulmak çok zor veya olanak dışıdır. 

 

Silahı yasaklamaya yönelik politikalar yürütmek, ruhsat vermeyi zorlaştırmak ve ekonomik olarak ruhsatlı silahın maliyetini arttırmak RUHSATSIZ SİLAHIN ve TİCARETİNİN önünü açmaktır. Yaşam tarzından vaz geçmeyecek olan toplumumuzun bu şekilde bir muameleye maruz kalması da doğru bir durum değildir.

Otorite yaşam tarzına müdahale etmeden koyduğu yasalarla, ilgili yaşam tarzındaki  çerçeveyi çizerek belirlemesi gerekir. Bu şekilde ki bir yaklaşımın daha doğru bir yaklaşım olduğu görülmektedir.

Yaşam tarzına karşı çıkan yasaklamaların ve kısıtlamaların çıktısının Türkiye´de somut örneği olarak ruhsatsız silahların % 85  mertebesine ulaşması gösterile bilinir.

Mühim olan Türkiye´de ateşli silahların kayıt altında olması konusudur.

 

Bir de gelişmiş memleketlerde yakalanan her türlü kaçak ürünlerin imha edilmekte olduğu görülmektedir. Buda hem yerli sanayiciyi hem de o işle iştigal eden taciri korumanın yanında kötü niyetli kimselerinde bu sistemden nemalanmalarının önü kesilmiş olacaktır. Yoksa devletin şu kadar vergi kaybı var o kaybı alalım kim fazla verirse kaçak yakalanan ürünleri ona verelim  gibi uygulamalar çok ürkütücüdür. ABD de yakalanan her türlü kaçak ürün ne olursa olsun imha edilmektedir. Buda yerli sanayiciyi ve bunun ticaretini yapan yerli firmaları korumaktadır. Türkiye artık eski Türkiye değildir, bu tip gelirlere ihtiyacı olan bir ülke de hiç değildir. Bu tip muameleler uygulamada vatandaşta soru işaretlerine neden olduğu gibi, iyi niyetten uzak kişilerin menfaat sağlamasının da bir yolu olmaktadır. Operasyonlarda yakalanan kaçak silahların nasıl bir muamele ile Türkiye´de ruhsatlandırıldığının da doğru bir uygulama olmadığı görülmektedir. Bu silahların ruhsatlı silah haline getirilmesinin sistem için çok sakıncalı bir uygulama olduğunun bilinmesi gerekmektedir.

 

Dünyada ve Türkiye´mizde cinayetlerin işlenmesinde ateşli silahlar, kesici alet gibi bir araçtır. Ateşli silahla işlenen suçları ortadan kaldıra bilmek için ateşli silahları yasaklamayı savunmaya kalkmak, gerçekle bir alakası olmayan bir yaklaşımdır. Yasaklı mantıkla kesici alet ve ateşli silahları yasaklayalım bakalım cinayetler ne kadar azalıyor? Azalıyor mu?  Azalmıyor mü?   Maalesef azalacağını düşünmek dünya gerçeklerine aykırıdır. Cinayet işleyecek kimse o an eline ne geçerse onu kullanır, (demir çubuk, sopa , zehir vs vs, ) mühim olan niyettir.

Trafik kazalarında her sene binlerce ölü vermekteyiz bunun yanında da çok fazlada yaralımız olmaktadır. Trafik kazalarını ortadan kaldırmak için de yasaklı mantıkla olaya bakıldığı zaman ehliyetleri iptal zihniyeti ortaya çıkar. Ehliyetleri iptal edersek de kimse binek araç kullanamayacağı için kaza olmaz, kimse de ölmez ve yaralanmaz. Bu zihniyet dünya gerçekleri ve medeniyet ile bağdaşıyor mu?

 

Buradan çıkarılması gereken sonuçlar ;

  • Her toplumun bir yaşam tarzı vardır. Otorite, ilgili yaşam tarzına karşı yasaklayıcı veya kısıtlayıcı yasalar çıkarırsa, gayri resmi muamelelerin ve yasa dışı olayların önünü açmış olacaktır. Bunun yerine yaşam tarzına müdahale etmeden, ilgili yaşam tarzına yasalarla belirleyici çerçeve çizilirse, bu çerçevenin dışına çıkanlara da gerekli cezalar verilirse kötü niyetlilerin dışında kimsenin bu belirlenen çerçevenin dışına çıkmak istemeyeceği büyük bir olasılıktır. Vatandaş aptal değildir ve bürokraside vatandaşına güvenmelidir. Vatandaşın beyanı yanlış çıkarsa, beyanı verenin gerekli cezayı en ağır şekilde ödemeyeceğinin de idrakine eriştirilmesi gerekmektedir. Her kesim otoritenin belirlemiş olduğu sınırlar içinde hareket etmek zorunda olduğunu da hissetmesi gerekmektedir. Bunun içinde cezaların caydırıcılığının yanında  bu cezaların zamanında ve yerinde uygulanmaları da  çok önemlidir.  
  • Her ülkenin milli menfaatleri bulunmaktadır. Yurt dışında üretilerek ülkemize kaçak yollarla sokulmak istenen her türlü ürünün ülkemize girmesinin önlenmesi önemlidir. Bunun içinde yakalanan her türlü ürünün devlete gelir gelsin diye gümrüğünü alıp ürünleri millileştirmek doğru bir yaklaşım değildir.

  

Ak parti bir zamanlar silahlanmaya yönelik bu problemleri halletmek için bir kanun teklifi vermişti. Bu kanun teklifi içinde de en önemlisi ruhsatsız silahla yakalanmalarda hapis cezasının para cezasına çevrilme konusunun hallediliyor olmasıydı. Ama maalesef muhalefetin ve neye hizmet ettiği  belli olmayan sivil toplum örgütlerinin, lobilerin ve bazı köşe yazarlarının cahilce karşı çıkmalarından ve algı politikası çerçevesinde vatandaşı yanlış yönlendirmelerinden sonra bu kanun teklifi geri çekilmek zorunda kalınmış olması da maalesef bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır.

 

Demek ki bu problemin halledilmesi mevcut sistemden beslenen menfaat odaklarını ciddi şekilde rahatsız ettiği görülmektedir. Tabi ki bu olası değişiklikler silah kaçakçılarının, ruhsatsız silah ticareti yapanların ve Türkiye düşmanlarının işine de hiç gelmediği ortadadır.