Necmettin ÇUHADAROĞLU


Truva atı!

Truva atı!


Dindar görünümlü insanlar. Küresel güçlerin ve özellikle ABD nin Truva atıdır bu örgüt. Bu örgütün devletin kılcal damarlarına kadar girdiğini biliyoruz. Öncelikle onun temizlenmesi gerekir. Niye çünkü bağımsızlığımız ve geleceğimiz için olmazsa olmazımızdır.
Bu yapı kılcal damarlarımıza kadar girerken neden önlem alınmadı sorusunu herkes birbirine soradursun, bu yapının siyasi ayakları ne olacak? 15 Temmuz hain kalkışmanın il il dolaşılarak mı bulunacak? Yoksa her ilde daha önce bu yapıya hizmet etmiş kendi emirleri ile istedikleri daire müdürlerini atayanlar, onlara referans olanlara ne olacak?
Kamuoyu işte bu olanlara odaklanmış durumda. Kimse bu işte sütten çıkmış ak kaşık değil. Bu yapının içerisinde olan siyasal bağlantılar, siyasi partiler, belediyeler, il başkanlıkları ve bu yapının sivil toplum örgüt ayakları var.
Bu yapı içerisinde çeşitli serbest meslek erbapları var. Pensilvanya´yı suyolu yapanlar. İşte emniyet güçleri bu sır yapının zor ayaklarını çözmeye çalışıyor. Ama kimse masum değil.
Dikkat edilmesi gereken şu ki, eşeği bırakıp semerini dövmeden hareket edilmeli. Eşek suçlu ama ona uyanlarda eşekoğlu eşek değil mi?
KISSA
BİR DEVLET NE ZAMAN ÇÖKER?
Kanuni Sultan Süleyman, muhteşem bir konuma getirmiş olduğu devletin akıbetini bir an hayal eder. Günün birinde Osmanoğulları´da inişe geçer, çökmeye yüz tutar mı? diye derin bir düşünceye dalar...
Bu gibi soruları çoğu zaman süt kardeşi, meşhur alim ve veli Yahya Efendi Hazretlerine sorardı. Bunu da sormaya niyet eder. Güzel bir hatla yazdığı mektubu keşfine inandığı Yahya Efendi Hazretlerine gönderir...
- ?Sen ilahi sırlara vakıfsın. Kerem eyle de bizi tenvir buyur. Bir devlet hangi halde çöker? Osmanoğullarının akibeti nice olur? Bir gün olurda izmihlale uğrar mı?? şeklindeki mektubunu gönderir.
Güzel bir hatla yazılmış mektubu okuyan Yahya Efendi Hazretleri´nin cevabı bir bakıma çok kısa, bir bakıma içinden çıkılmaz bir mana taşımaktadır:
- ?Neme lazım be Sultanım?
Topkapı Sarayı´nda bu cevabı hayretle okuyan Sultan, bir mana veremez. Yahya Efendi gibi bir zatın böylesine basit bir cevapla bu işi geçiştireceğinide pek düşünemez. Söylenmeye başlar.
- ?Aceb, bilmediğimiz bir mana mı vardır bu cevapta??
Nihayet kalkar, Yahya Efendi Hazretleri´nin Beşiktaş´daki dergahına gelir. Sitem dolu sorusunu tekrar eder.
- ?Ağabey ne olur mektubuma cevap ver. Bizi geçiştirme, soruyu ciddiye al!?
Yahya Efendi Hazretleri duraklar.
- ?Sultanım sizin sorunuzu ciddiye almamak kabil mi? Ben sorunuzun üzerine iyice düşündüm ve kanaatimide açıkça arz etmiştim.?
?İyi ama bu cevaptan ben birşey anlamadım. Sadece ´neme lazım be sultanım´ demişsiniz. Sanki beni böyle işlere karıştırma der gibi bir anlam çıkarıyorum.? Yahya Efendi Hazretleri bu cevaptan sonra şu ibret verici açıklamasını yapar:
- ?Sultanım! Bu devlette zulüm yayılsa, haksızlık şayi olsa, işitenlerde neme lazım deyip uzaklaşsa, sonra koyunları kurtlar değil çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa, gizlese, fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıksa da bunu da taşlardan başkası işitmese. İşte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır. Asayişe itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur. Çöküş ve izmihlalde böylece mukadder hale gelir.?
Bunları dinlerken ağlamaya başlayan koca Sultan söyleneni başını sallayarak tasdik eder. Sonra da kendisini böyle ikaz eden bir alime devletinin sahip olduğu için Allah(C.C.)´a şükreder. Bu türlü ikazlardan geri kalmaması için tembihte bulunarak dergahtan ayrılır.
RABBİM ?NEME LAZIM? DEMEKTEN MUHAFAZA EYLESİN. EMRİ Bİ´L-MARUF NEHYİ ANİ´L-MÜNKER ÇİZGİSİNDEN AYIRMASIN.
Kalın Sağlıcakla.