Lig´in ikinci yarısının başlama vuruşunun ardından anladık ki, Antalyaspor evde yok. Gerçi Güney temsilcisinin geçerli mazeretleri vardı? Üç oyuncusunu başka takımlara kaptırmış, kadro derinliği gitmiş; tüm bunlara defansın bel kemiği Diego´nun cezalı olmasını da eklerseniz, hayli ürkek bir biçimde Kayserispor´un karşısına çıkan Antalyaspor´a ?Oynamayalım, 0-0´a razı mısın?? diye sorsalar ?Seve seve? cevabı gelirdi.
Karşılaşma, bu koşullarda başladı. Kayserispor ise, Ziraat Türkiye Kupası´nda aldığı darbeyi burada telafi etmek istediğini ilan etti Antalya´da. Ev sahibi şaşkın, Kayserispor baskın gibi görünse de, orta yerde aman aman, gürül gürül bir futbol yoktu. Sarı-Kırmızılı takım, kısmen rakibine ayak uydurarak, ?Kesinlikle kaybetmemeliyim? felsefesini hayata geçirirken, galibiyete ulaşacak pozisyon da buldu ama gerisi gelmedi.
Antalya takımı, ısrarla topu Kayserispor´a bıraktı, Serdar Özkan, Mevlüt Erdinç, Süleyman Doukara gibi ayaklarıyla kontradan hedefi bulmayı düşündü. Bu durum, yalnızca düşüncede kaldı tabii olarak? Lig öncesi, adeta son hazırlık maçı gibi düşünülen Akhisar önünde alınan 2-1´lik yenilgi sonrası Teknik Direktör Hikmet Karaman´ın hücumun merkezinde yeniden Umut Bulut tercihine ilave, bir de kenar oyuncusu olarak Varela´yı sahaya sürmesi, takıma pozitif manada etki yaptı desek doğru olur. Maç boyunca Kayserispor topa hükmetti .Bu doğrudur, fakat bir türlü sonuca odaklanamadı. Her şeye rağmen Antalya deplasmanından alınan bir puan için, ?Bereket versin? demek lazım. Zira bu tip puanlar önümüzdeki haftalarda ne denli kıymet arz edecek hep birlik göreceğiz. Bu arada, yeri gelmişken ifade etmekte fayda var; Antalyaspor Lig´in ilk yarısını 27 puan yerine 19-20´lerde tamamlamış olsa ve futbol kalıbı da bu sevide devam etse, emin olun ki, düşme adayları arasında adı ilk sıralara yazılırdı?
Neyse, tekrardan dönersek mücadeleye, yeni yılın ilk Lig maçı, ilk puanı; küçümsemeden üste koyarak devam etmek şart. Şimdi hafta içinde önce kupa, ardından da Kayseri´de Bursaspor maçı var. Su yudumla, yol adımla diyerek işimize bakmalıyız.
