Necmettin ÇUHADAROĞLU


S.O.S

S.O.S


 

Demokrasinin gereğidir aslında çok seslilik. Avrupa Birliğinin dayatmaları ile de son on yıl içerisinde bu çok seslilik korosuna inanamayacağınız derecede Sivil Toplum Örgütleri de dâhil oldu. STK lar açıldıkça açıldı, çoğaldıkça da çoğaldı. Yandaşları yönetimleri beğenmedi kendi dünya görüşlerine göre ilk katıldıkları STK lar dan ayrılarak yavru STK oluşturdu. Nede olsa dernekler kanununa göre yedi kişiyi bulanlar dernek statüsünde bir sivil toplum kuruluşu oluşturulabiliyor. Dernekleşebiliyor. Demokrasinin gereği diyebileceğiniz bu durumda kafasına bir şey takılan ya bir vakfın, ya da bir derneğin Kayseri deki ayağı oluyor. Bunun yanı sıra ilimizde kendilerine göre dernek kurarak bir STK da oluştura biliyorlar. Yani bul yediliyi pardon yedi kişiyi işlem tamam. Gelsin gitsin siyasiler. Ayağınıza kadar istediğinizi getirin, istediğiniz zaman basın açıklaması yapın. Olaylara müdahil olun.

Bir örnek vereceğim. Kayseri de engelli derneklerin toplamı şimdilik 17. Her engelli arkadaş bir birine inat bulmuşlar yediliyi tamam demişler. Dernekler masası kuruluşunda elli adet sayı istese kimse kuramayacak bu tür dernekleri.

Herkesin bir hesabı var,  devir hesap devri biliyorsunuz, devir böyle bir devir. Devir devir gitsin kısacası. Bir damla, devirdikçe yumak olur, yumak büyür sel olur. Sel olacakların dikkatine sizde en iyisi bir STK bulun, bulduğunuz STK iyi çalışmıyorsa kafanıza göre sizde açın, aman her yerde eliniz ayağınız, bağınız, bostanınız olsun. Durmayın, bu furyanın içerisinde Kayseri tabiri ile bannanız olsun.(Parmak) Çünkü bu parmak ilerde size lazım olabilir. Bal tutan parmaklarınızı yalamanızda yardımcı olacaktır.

Şimdi gelelim Kayseri´deki STK ların durumuna. Yeni açılanlara, açılacaklara hayırlı işler. Hayrınız bol olsun. STK lar ne işe yarar?  Kamu ve toplumu ilgilendiren bir olayda sosyal sorumlulukları gereği açıklama yaparlar. Yapmaları gerekir. Bulundukları konum gereği toplumun sesi olurlar. Seslerini çıkartmamazlık yapmazlar.

 Kayseri de yaklaşık üç ay önce üvey anne şiddeti yaşandı. Bu bir toplumsal olaydı. Baro Başkanlığı ve Eğitim-Bir-Sen in dışında bu olay ile ilgili hiçbir STK ortaya çıkıp durum değerlendirmesi yapmadı. Yani ses vermediler çünkü onlar sos vermekle meşguldüler. Birde bu olaylar sıkıntılı olaylardı. Olayı dillendirirlerse başlarına iş açıp, bal tutan parmaklarına acı biber sürmek gibi bir şeydi. Ne gereği vardı. Su böreği varken. Bunun için bir basın açıklamasının ki. Kafayı kuma gömüp saklanmayı tercih ettiler.

Bunları söylerken, işlerini iyi yapan çoğu toplumsal olayda kamu yararını gözeten insan hak ve hürriyetleri için açıklama yapan STK yok mu? Mutlaka var. İşin ehli olanları tebrik ediyoruz. Ama görüp te görmemezlikten gelenleri de kınıyorum. Çıkın sesiniz gür olsun, kısık sesle bir şey olmaz. Kimsenin arkasına sığınmayın. Varsa yapmanızı gerektiren bir durum toplumu ilgilendiren açıklamaları yapın, yapın da vicdan azabı çekmeyin. Sadece tabelaları olan STK mezarlığı Kayseri de daha çok yapılacak iş var.

Gelin çevremizi saran menfaatlerimiz toplum duyarlılığımızın önüne geçmesin. Bu memleketin dürüstlüğe hasret çeken tertemiz yüreklere ihtiyacı var.

Mutlaka herkes hatırlayacaktır.

Meşhur bir; ?akbaba ve ölmek üzere olan bir çocuk? fotoğrafı vardı.

?Kevin Carter, Sudan´da çocuğun ölmesini bekleyen akbabayı çekmişti. Bu fotoğrafıyla Politzer ödülünü kazanmıştı. Çocuk emekleyerek bir kilometre ötedeki Birleşmiş Milletler yemek kampına gitmeye çalışırken, arkasındaki akbaba, çocuğun ölmesini bekliyordu. Fotoğrafı çeken Kevin Carter kuvvetle muhtemeldir ki çektiği fotoğrafları ajanslara servis yapmanın ve oradan kazanacağı dolarların vereceği hazzı düşünerek olay mahallinden ayrılmıştı. Kimse o çocuğa ne olduğunu öğrenemedi. Sonrasında fotoğrafı çeken kişi üç ay sonra depresyona girip öldü?.

Bu olay bile tek başına; insana ait ne varsa hepsinin ne kadar da gerilerde kaldığını gösteriyor bize. 

Kalın sağlıcakla,