Yalçın ARAL


SKOLYOZ RAHATSIZLIĞI VE YAPILAMSI GEREKENLER

Skolyoz rahatsızlığının ne olduğunu, nasıl tespit edileceği ve toplumdaki istatistiki bilgiler bilinmeden bir yorum yapıla bilmenin doğru olmadığı herkesin malumudur.


 

 

 

Skolyoz rahatsızlığının ne olduğunu, nasıl tespit edileceği ve toplumdaki istatistiki bilgiler bilinmeden bir yorum yapıla bilmenin doğru olmadığı herkesin malumudur.

Bu doğrultuda oluşan bilgi ve istatistiklere bir göz atalım;

Skolyoz rahatsızlığı nedir: ? Skolyoz? adı verilen omurga eğriliği, çoğunlukla büyüme çağında tanısı konulan bir rahatsızlıktır. Farklı nedenlere bağlı olarak omurların sağa, sola eğrilmesi veya kendi etrafında dönmesiyle gelişen skolyoz, küçük yaşlarda başlayıp, tedavi edilmediği takdirde kişinin yaşamını ciddi ölçüde etkileyebilmektedir.

 

Skolyoz omurganın yana 10 derecenin üzerindeki eğilmesidir. Normal ve sağlıklı omurgada, omurlar arkadan bakıldığında yukarıdan aşağıya yani boyun, sırt ve bel bölgelerinde düz bir hat şekilde uzanır. Skolyozda ise omurlar sağa veya sola doğru yer değiştirir ve aynı zamanda kendi eksenleri etrafında döner. Bu nedenle üç boyutlu bir şekil bozukluğu olarak tanımlanır.

 

Skolyozun nedenleri; Travma, doğumsal gelişim bozuklukları gibi çok çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebildiği gibi, skolyoz olgularının % 80´inin nedeni bilinmemektedir. En fazla görülen skolyoz tipi nedeni bilinemeyen ?idiopatik? skolyozdur. Bazı skolyozların nedenleri de sinir hastalıklarından oluşmaktadır. 

 

Omurganın önemi; Omurgamız başımız ile bacaklar arasında uzanan ve vücut ağırlığımızın üçte ikisini taşıyan bir köprüdür. Omurgamız, omur denilen 23 tanesi hareketli toplam 33 kemikten oluşmaktadır.

Merkezi sinir sisteminin en önemli bölümlerinden biri olan omurilik de omurganın içinde yer alır. Omurga, omuriliği içinde barındırır ve korur.

Omurilik beyin ile kol, gövde ve bacaklar arasında irtibatı sağlayan ve beyinden bu bölgelere emir getiren ve götüren sinir dokusundan oluşur. Tıpkı bir elektrik kablosu gibi görev yaparak, el ve kollarımızın, ayak ve bacaklarımızın, duyu fonksiyonumuzun çalışmasını sağlar.

 

Omurga ayrıca nefes almamıza yardımcı olur, idrar ve dışkı fonksiyonlarını kontrol eder.

Omurgamız bedenimizi döndürmemiz, başımızı çevirmemizi sağlar. İç organlarımızı korur.

Sağlıklı bir omurga için dik durmak, ağır yük kaldırmamak ve doğru oturmak önemlidir.

 

Skolyoz çocukluk ve ergenlik döneminde büyüme ile ilerleme göstermektedir. Rahatsızlığı olanlarda bu dönemde maalesef omurganın eğriliği daha da artmaktadır.

 

Küçük yaş skolyozu tedavi edilmezse ileride aşağıda belirtilen sağlık sorunlarına neden olabilir,

  • Akciğer ve solunum problemleri,
  • Kalp problemleri
  • Yeti kayıpları,
  • Nadiren çok ileri deformasyonlarda omurilik basısı ve felç,
  • Ciddi kozmetik ve psikolojik sorunlar.

 

Skolyoz rahatsızlığı toplumda yaklaşık % 2 ile 4 oranında görülmektedir.

Bunlardan çok büyük bir kısmı düşük dereceli eğrilerdir. Kız çocuklarında erkek çocuklara göre yaklaşık 8-10 kat daha sık görülen bir rahatsızlıktır.

Omurgasında eğrilik olan kişilerin ancak yüzde 10´unda skolyoz tedavi gerektirecek dereceye ilerler.

Okul öncesi dönemde erkeklerde sıkça görülen bu rahatsızlık, ergenlik dönemindeki kızlarda büyüme hızına bağlı olarak çok daha fazla görülür.

 

Düzenli egzersiz yapma, sırt kaslarını güçlü tutma, kondisyonu artırma ve daha formda olma skolyoz takibinin ve tedavisinin hemen her basamağında yer alan vazgeçilmez ögelerdendir.

 

Bu veriler doğrultsun da toplumda ciddiye alınacak bir oranda Skolyoz rahatsızlığı olduğu ve erken teşhis bu rahatsızlığın tedavisinde ki en önemli unsur olduğu görülmektedir. Tabi ki toplumu bu rahatsızlık konusunda  bilinçlendirerek ailelerin çok daha dikkatli olması gerektiğinin sağlanması önemlidir.

 

100 yılda insanlığın boyunun ortalama 10-15 cm uzadığı ve Türk toplumunun boylarının da en çok uzayan halklar arasında yer aldığı görülmektedir.

Eskiden Türk toplumunun boyu kısa olmasından dolayı skolyoz rahatsızlığı fazla göze batmamakla beraber skolyoz rahatsızlığı olan kişileri de sağlık açısından fazla rahatsız etmemekte idi. Son dönemlerde toplumumuzun boyunun dünya ortalamasından fazla uzamasından dolayı skolyoz rahatsızlığı daha fazla göze batar hale gelmesi ile ciddi bir toplumsal rahatsızlık olarak Türkiye´de su yüzüne çıkarak göze battığı görülmektedir.

Maalesef toplumumuzda eski alışkanlıklar çerçevesinde, skolyoz rahatsızlığı  konusu fazla bilinçli olmamasından dolayı aileler çocuklarının bu rahatsızlığını fark edememektedirler. Ancak ailelerin böyle bir rahatsızlığa karşı yeteri kadar bilinçli olmamalarından dolayı rahatsızlık ileri safhaya geldiği zaman maalesef farkına vardıkları görülmektedir. Bu da ailelerde ciddi sıkıntılar yaratmaktadır.

 

Toplumun bu rahatsızlık konusunda bilinçlene bilmesi uzun bir süre alacağı görülmektedir. Bu süre çerçevesinde okullarda diş sağlığı taraması yapıldığı gibi her altı aylık dönemlerde ( her eğitim döneminde iki defa ) skolyoz taraması yapılması gerekliliği önemlidir. İstatistik olarak toplumda ki  % 2-ile %4 oranın da ki Skolyoz rahatsızlığı çok ciddi bir oranı göstermektedir. Bu rahatsızlığa yakalanmış gelişme çağında olan çocuklarda erken teşhis çok önemlidir.

 

Kız çocuklarında bu rahatsızlığın erkek çocuklarına nazaran çok daha fazla gözükmesi boyu hızlı büyüyen kız çocuklarının kemik yaşları dolana kadar özel olarak gözlem altında tutulması gerekliliğini de ortaya koymaktadır.

 

Ayrıca spor öğretmenlerinin bu konuda bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi de önemlidir.

 

İlk ve Orta öğrenimde yapılacak Skolyoz  taramaları;

  • Skolyoz rahatsızlığı olan çocukların erkenden teşhis edilmesi ve erken tedaviye başlanması sağlanacaktır.
  • İleride bu rahatsızlıktan kaynaklanan çok ciddi sağlık problemlerinin önüne geçilmiş olunacaktır.
  • Skolyoz rahatsızlığı olan çocuklarda tedaviye erken başlanması ve ailelerin bilinçlendirilmesi ile ileri safhalarda Skolyoz rahatsızlığı olan çocuklarda oluşabilecek psikolojik rahatsızlıkların önü kesilmiş olacaktır. 
  • Çocuklarında, Skolyoz rahatsızlığı olan ailelerin bilinçlenmesi sağlanarak, psikolojik olarak ailelerin kuruna bilmesinin yanı sıra ailelerin hastalığa karşı daha ileriki yaşlarda çok ciddi sağlık harcamaları ile karşı karşıya kalmaları bertaraf edilmiş olunacaktır.
  • Sağlıklı bir nesil yetiştirmenin önemli ayaklarından birini oluşturacaktır.
  • Devletin bu konudaki sağlık harcamaları giderlerini  de geriye çekecektir.

 

Şunu bilmek gerekir ki, Sağlıklı bir nesil Türkiye´nin geleceğini teşkil etmektedir.

Çocuklarımıza bakış açımız geleceğimizi şekillendireceğini unutulmamak gerekir.

 

Çocuklarımız  Türkiye´mizin geleceğidir.