Necmettin ÇUHADAROĞLU


SİYAH

SİYAH


 

Siyah bir nokta hayatın sonu değil demeyin. Kalpte oluşan siyah noktadan bahsediyorum. Günahın kalbe tesiridir aslında siyah nokta. Lümme-i Şeytaniye. Şeytana ait karakol, kalp sarayının eşkıyasının gizlenme mahallide diyebiliriz aynı zaman da fısıltı merkezi. Nefis, içimizdeki şeytanın temsilcisi. Onun yerli işbirlikçisi.. Eğer terbiye edilmezse, onun bir öğrencisi.. Nefsinin kötü arzularına uyan birisi dalalet vadilerinde şaşkın şaşkın dolaşır, günah bataklığına saplanır kalır, tümüyle şeytanın emrine girer, onun kulu- kölesi olur.

Dünyevi işlerde mahir olurlar bu zevatlar. Hayatında hiç bir başarılı işte var olmayanlar, has bel kader bir yere getirilmiş olanlar, önce belediyeleri, sonra partileri dolaşırlar. O parti bu parti. O belediye bu belediye. Ya da devrin adamı olurlar, kim güçlü ise onun yanında. Yarın güç kaybolsun partilerini de kişiliklerini de adamlıklarını da bırakıp yeni güçlü oluşumların arkasına koşarlar hem de yalın ayak.
Çünkü onlar yağcılığı, yalakalığı ve yalamayı yağ yakmayı severler.
Maalesef devir onların devri. İki kelimeyi bir araya getiremeyenleri cirit attığı parti parti dernek dernek fabrika fabrika dolaştığı bir zamanda yaşıyoruz.
Döneklik ve dönmeliğin moda oldu şu zamanda yola çıkacağınız kişileri iyi seçmemiz gerekiyor.

Birisi vardı: Kimi insanlar ona filozof, kimide veli derdi. Se­bebi, durup dururken çok hikmetli sözler söylerdi. Bu türlü sözlerinden çeşitli sebepler ile sık sık tekrarladığı biri "Günahlar kalbi yaralar, onu delik deşik eder" şeklindeydi. Kendisine çok değer veren dostları bu sözün üzerinde düşünüp ürperirken, hafife alan kimseler de olurdu. Bir gün akla hayale gelmedik bir iş yapar. Bir metre karelik bir tahtayı  eline alır. Üzerine tam kırk tane çivi çakar. Sonra bu çivileri zorlukla çekip çıkardı. Ama tahta kırk yerinden yara­lanmış oldu. Böylece tahta delik deşik olmuştu. Gelen gidenlere, dostlarına, işte gelin ve görün. Tahtanın ne hale  düştüğünü. Her günahın etkisi işte böyle bir çivi gibi kalbe saplanır. Ama kalp yumuşak olduğu için insan bunu fark edemez. Fakat zamanla bir zehir gibi manevi hayatımız üzerindeki etkisini gösterir. Resulullah´ın Efendimizin "Her günahın etkisinin siyah bir nokta olarak kalbe yansıdığı" haberi de bu anlamdadır. Bütün me­sele günahların kalbi tahrip etmesidir. Kalpteki yaraları tedavi ede­cek olan en etkili ilaç ve en şifa verici iksir ise tövbe, istiğfar ve niyazdır. Kalbin ilacı tövbe ise bu güne de tövbe ederek başlayalım ne dersiniz, yoksa sizin kalbinizde hiç siyah leke yok mu? Bunlara kısaca sahtekar diyoruz. Her mevki ve makama gidip kendilerine yakın bir siyasi geçmiş olmamalarına rağmen kendilerini bir haltmış gibi devleti erkana anlatanlar var. Yazık ham de çok yazık.

Günün kıssası; Sahtekâr akraba, Musa aleyhi selam zamanında tüccar veya iş sahibi olmadığı halde çok zengin birisi varmış. Meğer ne yapıyormuş? Gittiği yerlerde ben Musa aleyhi selamın teyzesinin oğluyum, akrabasıyım dermiş. Tabii yüce peygamberin akrabası diye herkes para pul mal ne varsa ikram ederlermiş.  Bir gün bir adam Musa aleyhi selamın yanına gelmiş. Elinde siyah bir ip, ipin ucunda da siyah bir domuz var. Musa aleyhi selam "Bu nedir? Demiş. "Ya Nebi Allah bu sizin isminizi kullanarak para kazanan birisiydi. Allah Teâlâ sonunda onu bu hale çevirdi."
Musa aleyhi selam merak etmiş, "Ya Rabbi bunu eski haline sok da göreyim, bu adam ne biçim adammış, kendisine niçin böyle yaptın" diyeyim.
Rabbimiz: "Sen değil 124 bin peygamber dua etse bunu eski haline sokmam. Çünkü o dini istismar etti, senin ismini kullandı." buyurdu. Ne olursa olsun, yaptığımız işleri dünya için mi ahiret için mi yaptın diye soracaklardır. Dünya servet ve şöhrettir. Bu ikisinin de sonu hüsrandır. Mümkün mertebe insanları razı etmeye çalışmamalıdır. Menfaatine dokundun mu insan birden düşman kesilir. En iyi dost Allah´tır. Asıl ebedi hayat, ölünce başlar. Bugün değilse belki yarın kefeni giyeceğiz. Üç günlük hayat için değer mi? İşte bu adamlar yüzünden günahkâr oluyoruz, bu düzene ayak uyduranlar yüzünden sıkıntı çekiyoruz. Toplumun derdi ile dertlenmek yerine kendi cebi ile dertlenen bu insanları Allaha havale ediyoruz.

 

Kalın sağlıcakla.