Necmettin ÇUHADAROĞLU


Şehrin Efendileri


Bir film adıdır eğer izleme fırsatınız olmuşsa da çok etkilenilecek bir film. Film bu ya, şehir de sadece efendiler ve köleler yaşıyor.
Köle her zaman bilindiği gibi zor işler yapmakla meşgul, şehrin efendileri de yoksullara olmadık işleri yaptırıp rant sağlamaktadırlar.
Bu dünya kurulduğundan beri öyle olmuştur.
Zengin kız, fakir oğlan muhabbeti gibi bir şey. Şehirde yaşamanın sıkıntılarını hep film de fakirler çekiyor ama zenginler para kazanıyor, şehrin tüm imkânlarını da kullanıyorlar.
Efendi kelimesinin tam anlamı ise köle ticareti yapan saygın insanlar topluluğu, farsça da ise teres anlamına geliyor.
Teres kim, saygın kim onu çokta bilmem ama bildiğim bu devran hep böyle olmuştur. Fakirin arabası olur, nerden buldun parayı derler, zengin araba alınca hayırlı olsun söylemlerini hep duyarız.
Bu kadar fakir zengin edebiyatından sonra şehirde neler oluyor birde onlara bakalım. Şehir kurulduğundan beri ticaret şehri burası.
Tüm illerde eski mezarlar kalıntılarında göz yaşı ve takılar bulunurken Kültepe de yapılan kazı çalışmalarında ?´borç, alacak yazılı tabletler yada miras hukukunu anlatan kalıntılar bulunuyorsa bu şehir ticaret şehri demektir.
Kim bu şehirde kimden üstün, ya da kim bu şehrin kıymetini diğerinden daha fazla biliyor bu şehir için neler yapıyor onun bir masaya yatırılması lazım.
Bu şehirde insanlar şehrin ileri gelenleri bir şey söylemeden diğerleri bir şey yapamaz onu biliyoruz.
Ama maalesef bu şehir için çalışan çabalayanlarında kıymetini bilen yok. Herkes kendi havasında. Herkes kendi yolunda.
İstediğiniz kadar iyi iş yapın biri de gelip eline sağlık demezler.
Birçok riski göz önüne alırsınız yanlış yaparsanız yapmasaydınız olur ama iyi iş yapınca da takdir edilmeyi falan beklemeyin iş iyi ise sizden faydalanırlar, varsa projenizi alırlar ama sizi takdir etmezler.
Bu memleket maalesef böyle.
Bir iş yapıyorsunuz ona dokundu, buna dokundu, derken dokunulmayanlara dokunmuş olursunuz ki, kimse kendine tarafına ve etrafına bir şey dokundurmaz. Bu memlekete has bir özellik. Birde Herkes bir birinin ya akrabası, ya mahellelisi, ya köylüsü.
Bu nasıl memleket olmuş böyle.
Her şeyin iyi olmuş olabilir ama döneklerin memleketi de olmuşsun be Kayseri.
Daha düne kadar bir bakanımızın arkasından sallayanlar şimdi el üstünde tutuluyor. Yazıklar olsun. Başka söze ne gerek var.
İnan Kayseri de kadınlar dedikodu yapmıyor sayılır.
Erkeklerin yaptığı dedikoduyu duysalar ne derler acaba. Erkeklerinde dönmesinden korkmak lazım.
Dik duran ve diklenen birisi yok mu bu memlekette. Birinin yanında ya olunur ya olunmaz.
Elips, ya da yumurta yuvarlaklığı sizin yanınızda hiç kalır.
Kayseri´de paraleli bitireceğim, bu şehri yönetenlere ders vereceğim diyenler yanlarına aldıkları üç beş avanesi ile bu şehre hükümdar olmaya çalışıyor. Bu memlekette senin gibi efendileri çok gördü.
Ne kadar benim partime ve şehrime küfreden adam varsa yanında.
Efendiiii, efendiiii, kendine gel ve bu şehirde öyle böyle konuşma.
Konuşturmazlar senide.
Niye konuşturmazlar biliyormusun, lafa bakar herkes bu şehirde birde söyleyene bakarlar da onun için.
Senelerdir bakan beyin yanında saf durmaya çalışanlar ve karşılığında saf değiştiren zübüklere de birkaç söz söylemek gerek ama onlar artık şeytanın zaptına geçmişler.
Kalın Sağlıcakla.