Bunun adı basbayağı sansür kardeşim; evelemenin-gevelemenin manası yok!
Abdülhamit’in istibdat döneminden ne farkı var bu mantığın…
Deniz Postası Gazetesi, bir haber dosyası hazırlıyor.
İspatı, delili var diyor…
Hoop, bir mahkeme kararı…
Mahkeme, özetle, “Hele sen o yaptığın haberi bir getir, ben bakayım, yayınlanabilir mi, yayınlanamaz mı, kararımı vereyim” diyor…
Yayınlanmayan habere, resmen sansür uygulanıyor…
1908’e kadar uygulanan basına sansürün birebir tıpkı hali…
Bakınız, haber yayınlanır, mahkeme duruma göre, yayın durdurma kararı verebilir… Ki o yayın durdurmanın da şartları var… Lakin bu kez ortaya çıkan vaziyet, çok farklı ve akıllara seza…
Bir defa açık ve net olarak Anayasa ihlali var… 26, 27 ve 28. Maddelere göz atmak yeterli.
Diyelim ki, gazetenin yayımladığı haber baştan aşağı sorunlu, meslek etiğine de uymuyor… Bunu yapan, zaten misli misli bedel öder.
O halde, mahkemenin bu kararını neyle izah edelim…
“Osmanlıca’yı mecbur öğreneceksiniz” denilen şu dönemde, acaba kast edilen istibdat dönemiydi de, biz mi yanlış anladık!
Ben buraya not düşüyorum: Bu mahkeme kararı, herkes emin olsun ki tarihe geçecek. Bundan hiç kuşku duymuyorum.