Yalçın ARAL


SADAKATMİ ? LİYAKATMİ?

Son zamanlarda, basın takip edildiği zaman algı politikası çerçevesinde LİYAKATİN, SADAKATTEN daha öncelikli olduğu empoze edilmeye çalışıldığı görülmektedir.


Şunun bilinmesi gerekir ki, Sadakatin olmadığı bir yerde ne başarı, nede ahenk olamayacağından dolayı liyakatin tek başına bir işe yaramayacağı bir gerçektir.

Devletine, Milletine, Toprağına ve Bayrağına SADAKATİ olmayan kimsenin LİYAKATİNİN olması ne ifade eder ki! Milli ve manevi değerlerinden yoksun, devletine, milletine ve bayrağına karşı sadakati olmayan insanların memleketimize ne yaptığı ve neler yapmaya çalıştıkları yakın tarihimizde zaten ortadadır. 15 Temmuz darbe girişimin de liyakati olan ama devletine, milletine ve bayrağına  sadakati olmayan kimselerin, yurt dışı Türkiye düşmanları ile Türkiye´yi istila operasyonunun yanında olduğu görülmedi mi!

Kurmay olmuş, ciddi eğitimden geçerek belli konuma gelmiş ve liyakatleri olan komutanların yurt dışı Türkiye düşmanları ile darbe girişimine karışmaları normal mi? Bunun dışında liyakatleri olan emniyet görevlilerinin, valilerin , kaymakamların, devletin üst kademelerinde görevli kimselerin, öğretim görevlilerinin, özel sektörde çalışan veya patron konumunda olan liyakatli insanların devletine karşı sadakatten yoksun bir şekilde darbe girişimine karışmaları normal mi?     

Bu çıktılar, SADAKATİN LİYAKATTEN daha önce gelmesi gereken birinci öncelikli tercih konusu olduğunu göstermektedir.

Milletine, devletine ve bayrağına sadakati olmayan birisinin çok iyi eğitimli ve istenilen mevkie liyakat açısından uygun birisi olması, o kimsenin devlette veya devletin her hangi bir kurumunda ki bir mevkide çalışabilecek manasına gelebileceğinin bundan sonra hiç düşünülmemesi gerekliliği  de ortadadır.

 

Özel sektöre bakıldığı zaman, işe alımlarda ve terfi ettirmelerde ilk değerlemeye aldıkları önceliklerinin SADAKAT olduğunun unutulmaması gerekir. Şirketine sadakati olmayan bir özel sektör çalışanının, ilgili şirkete ne gibi zarar verebileceğini patronlar veya işverenler çok iyi bilmektedirler.

Vatandaştan güç alarak seçimle gelen siyasetçilerin de, sadakatten yoksun olan ekiplerle çalışmak istememeleri çok normal olarak görülmesi gerekmektedir. ABD deki son seçimden sonraki devlet kademesindeki değişiklikler incelendiğinde de, atamalarda sadakatin birinci öncelik olarak göz önüne alındığı görülmektedir. Kimse sadakatinden şüphe ettiği kimseyle çalışmaz, hele bu sadakat konusu devlet, millet ve bayrak  olunca.....   

 Türkiye´de sadakat olgusu; Milletine, devletine ve bayrağına bağlılıktır.  Tabi ki bunun yanında sadakat, milli ve manevi değerleri yüksek insanların da olgusudur.

Tabi ki devlettin her kademesinde bulunanların, gerek seçilmişlerin gerekse de atanmışların milletine, devletine ve bayrağına sadakati çok önemlidir. Bu mevkilerde, devletimize ve milletimize hizmet için görev yapanların devletimize, milletimize ve bayrağına sadakatinden şüphe duyulmayan kimselerden oluşması veya oluşturulması gereklidir. Vatandaş zaten sandıkta bu organizasyon yetkisini başkana ve hükümete vermektedir. Siyasi otorite de, vatandaşın sandıktan vermiş olduğu bu yetkiyi kullanarak devlette görevlendirme yapmaktadır. Siyasi otoritenin, bu görevlendirmelerinde sadakatin öneminin ne kadar önemli olduğu 15 temmuz darbe girişiminde tekrar gözler önüne serilmiştir. 

Liyakatte önemlidir ama öncelik sadakat gelmektedir.

Siyasi otorite tabi ki ince eleyip sık dokuyarak önemli olan veya olmayan her türlü atamalarda, devletine, milletine ve bayrağına bağlı, milli ve manevi değerleri yüksek kimseleri liyakat durumuna göre görevlendirmesini yapacaktır.  Elbette ki siyasilere vatandaş tarafından verilen bu yetkinin hakkıyla kullanılması vatandaşın beklentilerindendir. Devletine, milletine, bayrağına karşı sadakatinden şüphe edilen yada sadakatsiz olan kimselerin devlet kademelerinde öncelikle de üst kademelerde ne kadar liyakatli olursa olsun görev yapmasına  izin verilmemesi gerekliliği ortadadır buda seçilmiş siyasetçilerin görevidir.

Vatandaşlar tarafından seçilen siyasi otorite, zaten vatandaşlar tarafından sadakatinden ve liyakatinden şüphe edilmeyen kişilerdir.  Vatandaşlar tarafından seçilerek yetkilendirilen ve devletimizi temsil eden bu kimselerde tabi ki görevleri gereği seçici olacaklardır. Yanında bulunduracakları veya görev verecekleri kimselerde de ilk etapta sadakati aramaları da normal bir olgudur. Gerek Türk Silahlı Kuvvetlerinde, gerek bakanlıklarda ve devletin her türlü kademelerinde, öğretim birimlerinde; devletine, milletine ve bayrağına sadık olan kimselerin liyakat durumuna göre görev verilmesi siyasi otoritenin ilk önceliği arasında olması gerekliliği bundan sonra da çok daha önemlidir.

Bu veriler çerçevesinde görevlendirmelerde, liyakati öne çıkararak siyaseti eleştirmeye kalkmaya çalışmak şuan da devlete yapılan en korkunç kötülük olduğunun bilincinde olunması gerekmektedir. Denildiği üzere vatanına, milletine ve bayrağına sadakati olmayanın liyakatli olması devletine ve toplumuna kötülükten başka bir şey kazandırmamaktadır.Ondan dolayı seçicilikte ve görevlendirmelerde ilk önce SADAKATİN daha sonra da LİYAKATİN gelmekte olduğunun unutulmaması gerekmektedir.