Necmettin ÇUHADAROĞLU


RÜYA!

RÜYA!


Her gün yeni yeni şeylere gebe, durağan değil ki hayat. Ne zaman başınıza ne gelecek bunu da bilmeniz ve kestirmenizde mümkün değil.
Kayseri yerli yerinde durmasına rağmen Kayseri tabiri ile elin gıranları durmuyor ki. Bir taraftan Ticaret odasına Kayyum atanacağı söylentisinin yanında diğer taraftan da Şeker Fabrikası için bu iş dillendiriliyor. Bunları söyleyenlere değil de söyletenlere bir bakmak gerekir.
Eşeği anırtan derler. Aşağı. Bu sebeple Kayseri´de gündem oluşturmak isteyenler hem sosyal medyadan hem de ellerindeki oyuncakları ile bir yerleri kaşıyıp duruyorlar. Varsın kaşısınlar ama Kayseri´de daha çok nelerin konuşulması gerektiği noktasında pekte konuşamıyorlar ya da işlerine öyle geliyor.
Kayseri´de hep FETÖ, Ticaret Odası, Şeker Fabrikası ve buna benzer şeyler konuşulurken, belediyelerin yapmış oldukları hizmetler unutulmuş gibi. Yapılan hizmetler hiç gösterilmez olmuş sanki. Şunu unutmamak gerekir 15 Temmuz ve FETÖ´yü bize kimse unutturamaz. Diğer taraftan Kayseri´de oluşturulmaya çalışılan kaos ve onun için düzenlenen senaryoların artık bitmesi gerekir. Seçimle gelenleri seçimle gideceği malum. Ama sanki Kayseri´de bir karışıklık varmış gibi düşündürülmeye çalışılan bu toplum hepimizin birer aynası. Kimin kim için çalıştığının farkında. İstediğiniz kadar TV´lerde ve gazeteler de ya da sosyal medya araçlarınızla ne yapmaya çalışırsanız çalışın yanılıyorsunuz.
Birde Kayseri Ankara´dan nasıl görünüyor? Birde ona bakın isterseniz. Ankara´nın yolunu tutan oda başkanları, STK lar, müdürler derken Ankara sanki Kayseri.
Bunların hepsini bir kefeye koyup değerlendiren bir mekanizma da var. Bizler Kayseri de birbirimize düşerken Ankara halimize gülüyor. Siz hala orada mısınız diyen siyasetçilerimiz bile var. Doğrusu da bu değil mi zaten. Biz aklımızı enerjimizi hep dedikodu üzerine kurup çalıştırdığımız için, ufkumuz yok, değerimiz yok.
Niye mi?
Çünkü hep şerre ve dedikoduya çalışan kafamızı biraz da memleket meselesi için çalıştırsak. Dedikodu üretme yerine Kayseri´de bir taşın üzerine bir taş daha koyabilsek. Bu memleketin refahı ve muassır medeniyetler sınıfına katılması için çalışsak, çabalasak.
Ben değil biz olabilsek.
Hep birlikte el ele gönül gönüle olsak, kırmadan dökmeden bu memlekette yaşamayı öğrensek.
Ne dersiniz?
Gıybete değil gönüllere girsek, dedikoduya değil aklıselime eş olsak, birbirimizi Allah için sevebilsek. Hani iman edebilsek. ?´ Sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Bir birinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız´´ hadisi şerifi yerine getirebilsek. Bir seferliğine de olsa olmaz mı?
Neyin derdindeyiz?
Neyin peşindeyiz?
Anlayamadıklarımızı, anlatamadıklarımızı hep beraber çözebilsek. İşleri kolay kılabilsek. ?´Gelin canlar bir olalım, işi kolay kılalım, sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz´´ deyişi bizim şiarımız olsa. Bir seferliğine kardeş olabilsek.
Hepsi bir rüyada olur her halde. Koca koca adamlarız, uğraştığımız şeylere bir bakın. Dedikodu üretmekten başka ne işe yarıyoruz. Gıybet etmekten başka ne yapıyoruz. Hangimiz belediyelerin elini kuvvetlendirmek için bir proje götürdü, telkin etti. Bunu şöyle yaparsanız daha iyi olur diye başkandan randevu aldı. Sadece randevu alındığı doğru her gelen diğer birisini şikâyet etti. Memleketimizde kendi elimizle birbirimize rakipler ürettik. Menfaat şebekeleri oluşturduk. El birliği ile öldürdük temiz Kayserimizi.
Elimize sağlık.
Şimdi temizleyin temizleye bilirseniz.
Kalın Sağlıcakla.