Yalçın ARAL


RUAM HASTALIĞI VE ADALAR

Hayvan sevgisinden bahsedenler ve hayvan haklarını savunanlar, İstanbul Adalarda yaşanan at rezaletini göz ardı etmekte oldukları görülmektedir.


Hayvan sevgisinden bahsedenler ve hayvan haklarını savunanlar, İstanbul Adalarda yaşanan at rezaletini göz ardı etmekte oldukları görülmektedir.Yerel Yönetimler yani Belediyeler! Gerekli tedbirleri alıp, halkın sağlığını  tehlikeye sokabilecek bir oluşuma meydan vermeyecek şekilde tedbir alan bir kurum değil midir!

Adalar Kaymakamlığı Büyükada’da görülen “ AT VEBASI” olarak bilinen RUAM hastalığıyla ilgili 81 atın itlaf edildiğini açılaması bunun yanında adaya hayvan giriş çıkışının durdurulduğunu açıklaması çok korkutucudur. Bunun yanında konuya dair değerlendirmelerde bulunan İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu, “Adalar’da birçok ihmal edilmiş konu var. Bu yılın ilk yarısında sorunların % 90’ı çözülmüş olacak!” şeklindeki beyanatı da çok düşündürücüdür. Sanki senelerdir Adalar Belediyesini seçimle seçilip yönetenler CHP’liler değilmiş gibi, böyle bir beyanat verilmesi olacak iş değildir.

Ayrıca Adalar Belediye Başkanı Sayın Erdem Gül’le bu konu ile ilgili radyoda yapılan söyleşinde, Bu olayı Türkiye’deki adalete, siyasete ve insan haklarına bağlayacak şekilde lanse etmek istemeye çalışması ve bunlarla ilişkili bir olay olduğunun altını çizmeye çalışması da akıllara durgunluk vermektedir.

İdareci ve yönetici demek böyle bir   olayın olabileceğini öngörerek gerekli tedbirleri alan ve böyle bir hadiseye meydan vermeyendir.

Türkiye’deki siyaseti, adaleti, insan haklarını bu olay ile beraber değerlendirmek gerekir şeklindeki Adalar Belediye Başkanının söylemleri bu işteki baş sorumlu olan seçilmiş bir Belediye Başkanına hiç yakışmamaktadır. Bütün İstanbul’u ve Türkiye’yi ilgilendiren bir konuda  sorumluluğunu bir tarafa bırakarak sorumlu olduğu bu olayı Adalar Belediye Başkanının sulandırılmaya çalışması da çok korkutucudur.

Ben ara sıra at dışkı rezaletinden dolayı istemesem de Büyük Adaya giderim, her gittiğimde atların dışkısı ve idrarlarının Büyük Ada sokaklarında nasıl koktuğuna senelerdir şahit olmuşumdur. Bu durum hijyenden uzak olarak benim ciddi şekilde midemi bulandırmasına neden olmasından dolayı Büyük Adaya gitmek bana zül gelmekte idi. Bu kadar turist çeken hijyen olmayan bir ortama, çok ilkel olarak salgın hastalıklara davet çıkaracak şekilde ulaşım işinin yapılmasını ve varlıklı bir zümrenin yaşadığı bu ortamda her zaman çok garipsemişimdir. Bu durum bir nostalji değildir, tamamen kötü niyet kokan bir intihardır. O zamanlar oradaki esnafla ve otelcilerle sohbetlerimizde acilen bu ayıbın kalkması gerektiği ve bu işin ciddi bir halk sağlığı meselesine dönüşe bileceği ve adanın sağlıklı ve güzel kokan bir mekan olması gerekliliği adayı ziyaret eden ve adada oturan herkes tarafından belirtilmekte idi. Sohbetlerimiz sırasında nostaljinin bozulmaması için atların yerine elektrikli faytonların devreye girmesi gerekliliği vurgulanarak, bu projenin önceliğinin ve geçici finansmanın de Adalar Belediyesi tarafından yapılması gerekliliği her zaman belirtilmiştir.

Adalarda radikal değişim sırasında bu taşıma hizmeti veren insanlarında mağdur olmaması içinde, Adalar Belediyesi tarafından modeli seçilerek sipariş edilen elektrikli faytonların veya araçların bu hak sahibi insanların kullanımına sunulması gerekliliğini, bu kimselere ilgili araçları kullana bilmeleri içinde gerekli eğitimin verilmek sureti ile sistemin çalıştırılması her zaman vurgulanmıştır. Adalar Belediye’si de makul fiyatlarla finansmanını yaptığı bu projeyi kullanım için verdiği elektrikli faytonların bedelini kullanıcıdan ödeye bilecekleri şekilde tahsil ederek sistemi çalıştırmaları gerektiği de belirtilmiştir. Adada yaşanan “ AT VEBASI” olayı patlak verinceye kadar bu konu hakkında herhangi bir çalışmanın veya adımın atılmadığı görülmektedir, bu da çok düşündürücüdür! Yönetici demek önceden tehlikeyi öngören ve tedbir alan kişidir. Eğer Adalar Belediye Başkanının öngörüsü yoksa, sorumlu olduğu bu olayı da siyasete bağlamaya çalışıyorsa o zaman öngörüsü olmayan eski Başkanlar gibi tarihe geçeceğini de çok iyi bilmesi gerekir!

AT VEBASI hayvanlardan insanlara da bulaşa bilen bir hastalıktır. İnsanlara bulaştığı zamanda VEBA olarak çok ciddi sorunların yaşanacağı zaten bilinen bir gerçektir. Bu olay yalnızca Büyük Adanın sorunu değildir! Bu sorun İstanbul’un ve Türkiye’nin sorunu olduğunun çok iyi bilinmesi gerekir. Sorumluda Adalar Belediyesidir.

Şu an Büyük Adada karantina uygulanmaktadır. Bu hadiseyi duyan insanların Büyük Adadan uzak duracağı zaten bilinen bir gerçektir. Buda Adalara günü birlik için gitmek isteyecek insanları çok ciddi şekilde etkilediği de ortadadır. Bu durumda Adada ki esnafı çok olumsuz etkileyecektir. Bunun dışında bilhassa Büyük Adada evi olan insanlarında tedirginliklerinden dolayı Adada ki evlerini belli bir süre kullanamayacak    olmaları da ayrı bir sorundur. Bu insanların varlıklı insanlar olduklarının da atlanmaması gerekir. Şimdiye kadar bu atların dışkılarının ve idrarlarının rezaletine ses çıkarmayan bu kesim bakalım bu olay karşısında neler yapacaklardır. Bu rezaleti yaşatan seçtikleri Belediye’ye yani yerel idareye nasıl bir tavır takınacaklardır? Bu olay ile ilgili  basında çıkan haberlere bakıldığı zaman “ RUAM HASTALIĞI ADA ESNAFINI OLUMSUZ ETKİLEDİ.TURİST SAYISI AZALDI VE YILBAŞI REZERVASYONLARI İPTAL EDİLDİ.” şeklinde haberlerin olması da bu olaydan dolayı Ada Esnafının ne kadar zor bir süreçten geçmekte olduğunu teyit etmektedir.

Adalar Kaymakamlığı, “RUAM Hastalığı tespit edilen atlar tedavisi ve aşısı olmadığı için itlaf edildi.” açıklamasını yapmıştır. Bu hastalığın BULAŞICI  ve ÖLÜMCÜL bir hastalık olduğunun da atlanmaması gerekir.

Ayrıca İl Mahalli Çevre Kurulu,

  • * "Adalar'daki tüm atların; RUAM hastalığı test sürecinin tamamlanabilmesi için faytonlara at koşulmasının; insan, hayvan ve çevre sağlığı yönünden 3 ay süre ile durdurulmasına,
  • İzinsiz yapıldığı tespit edilen ahırların tamamının derhal yıkılmasına,
  • Yapılan taramada hastalıklı çıkan ve itlaf edilen 81 atın sahipleri hakkında insan, hayvan ve çevre sağlığını tehlikeye atmaktan Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasına,
  • İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü Anadolu Yakası Milli Emlak Daire Başkanlığınca, Adalar İlçesinde atların barındığı alanların mülkiyet durumlarının tespiti ve tahliye işlemlerinin yürütülmesine karar vermiştir.

Bu kararlara ve İl Mahalli ve Çevre Kurulunun diğer kararlarına bakıldığı zaman Adalar Belediyesinin bu konu ile ilgili gerekli titizliği göstermediği ve yapması gereken uygulamaları da yapmadığı görülmektedir.

Bunun karşısında  İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu’nun Adadaki atlarda RUAM hastalığı patlak vermesinden dolayı olayı İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kontrolünde çözümün geliştirilmesine işaret etmesi ve Adalar Belediye Başkanının elektrikli payton projesi ile ilgili inisiyatifi İstanbul Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu’na pas etmesi de çok düşündürücüdür. Sanki senelerdir bu olaydan sorumlu olanlar ve Adaları yöneten CHP’li Belediye değilmiş gibi hareket etmeye çalışmaları da çok ürkütücüdür.

Adanın İstanbul’un turistik açısından çok önemli bir yeri olduğu unutularak, Adalarda nostalji açısından insan taşıma işini çok riskli ve salgın hastalıklara davet çıkarak  bir sistemin senelerdir adalarda atlarla yaptırılmaya devam ettirilmesi bile başlı başına bir sorumsuzluktur. Ayrıca bu hizmeti veren atların bakım ve kontrolleri için herhangi bir mekanizmanın adalarda olmadığı ayrıca sorumlu olanların sorumsuzluğudur! Bu da kabul edilir bir  durum hiç değildir.

Bu olaydaki çıktılara bakıldığı zaman,

  • Büyük Adada taşıma aracı olarak kullanılan atlarda, yani tek tırnaklı hayvanlarda görülen bulaşıcı ve öldürücü RUAM hastalığı görülmüştür.
  • RUAM hastalığı, hayvanlarda görülen ve ciddi şekilde insanlara da bulaşma riski taşıyan bir hastalık türüdür.
  • Atlarda görülen RUAM hastalığı insanlara bulaşma riski yüksek olmasına rağmen hayvanları kullanan veya bakan insanlar dahil başka insanlara bulaştığı görülmemiştir! Bu hastalık 3-5 gün içinde atları öldüre bilmektedir.
  • RUAM Hastalığı, başka hayvanlara ve insanlara bulaşmaması için “itlaf” yolundan başka bir çarenin olmadığı bir salgın hastalıktır.
  • Bu kadar at popülasyonunun olduğu Adalarda, halk sağlığını tehdit edecek bir şekilde atlara veteriner hizmetinin bulunmaması ve atların belediye tarafından kayıt altına alınarak, rutin olarak genel kontrole tabi tutulmaması da çok düşündürücüdür!

Bu durumda akla gelen sorular;

  •  Senelerdir, seçimle gelen ve CHP tarafından idare  edilen Adalar Belediyesinin atlarla ilgili bu olumsuz koşulların bir çok kere gündeme gelmesine rağmen, bu işten sorumlu olan Adalar Belediyesi tarafından neden bu zamana kadar düzeltilmemiştir?
  • RUAM hastalığı ortaya çıkmasından sonra neden asıl sorumlu olan Adalar Belediye Başkanının olayın çözümü için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu’nu adres göstermek istemiştir?
  • Bu sorunun çözülmesi için senelerdir şimdiye kadar neden beklendiğidir?
  • İnsan hayatını, bunun yanında Adalar başta olmak üzere İstanbul’u da tehlikeye sokacak şekilde bulaşıcı olan RUAM hastalığının sorumlu kişiler tarafından hiç bir tedbir alınmayacak şeklide atlarda ortaya çıkması neden beklenilmiştir?

Bu verilerden ve insanların kafalarında oluşan sorulardan dolayı aşağıdaki yorumlar ortaya çıkmaktadır.

Akla gelen ilk soru neden şimdiye kadar bu tehlikenin giderilmesi için senelerdir sorumlu olan CHP Belediyesinin  tedbir almadığıdır? Atlarda görülen RUAM hastalığı ortaya çıktıktan sonra konuyu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu’na  olayı pas ederek olayı elektrikli taşıma araçlarına getirilmesi çok düşündürücüdür! 

Mühim olan Adaların, İstanbul’un ve Türkiye’nin bu büyük ihmalden dolayı zarar görmeden atlata bilmesidir. İnsanları tedirgin ederek, Adalara İstanbul’a ve Türkiye’ye ciddi şekilde zarar verecek şekilde böyle bir senaryonun içine girilmesi de kabul edilir ve affedilir bir durum hiç değildir.

Hiç kimse, yapması gereken bir icraatı bu şekilde bekletemez! İnsan hayatını hiçe sayarak, Adaları ve İstanbul’u tehlikeye atarak bunun yanında insanları tedirgin edecek şekilde de bahane ortaya çıkartamaz!

Eğer bu olay bahane olarak kullanılmak için yaratılmışsa! Bu çıktının gerekçeleri yani ayak izleri de maalesef bulunmaktadır. En önemli gerekçe olarak herhangi bir kimseye bu hastalığın  bulaşmaması ve salgın haline dönüşmemesi olarak değerlendirile bilinir. Korkutarak siyasi olarak da Sayın İmamoğlu’nu parlatacak şekilde çözüm üretildiğinin beyanı da bu kuşkuyu ciddi şekilde ortaya koymaktadır.

Bundan sonraki Adalardaki çözüm sürecini ve yapılacak işlere ve parasal boyutları tabi ki mercek altında tutulacağından da kimsenin kuşkusu olmasın! Bakalım bu süreçte çıktılar ne olacaktır! Bilhassa Adada oturan korkan ve rahatları bozulan insanların parasal boyuta bakmayacağı zaten bir gerçektir! Ama orada yaşayan esnaf ve orta gelirli vatandaşların bu süreci çok ciddi şekilde takip edeceği de unutulmaması gerekmektedir.

Yapılması gereken radikal değişikliği korku salınarak ve parlatılmak istenen kişiler üzerinden algı politikası ile yapılmaya çalışılması zaten bu kesimin en iyi bildiği ve icra ettiği bir metottur.

Bakalım bundan sonraki çıktılar bu algı politikasını teyit edici süreci içerecek mi? Hiçbir şeyin tesadüf olmadığı gerçeği çerçevesinde yaşanan olayı değerlendirmekte fayda vardır.