Necmettin ÇUHADAROĞLU


OTURMA MI OTURTMA MI?

Kim neye ve kime güvenecek.


Kim neye ve kime güvenecek.

Karakolda doğru söyleyenlerin mahkemelerde şaştığı bir zaman dilimde yaşıyoruz. Bir taraftan mahkemeler devam ederken bir taraftan tanıklar birbirini suçluyorlar.

Bir kısım insanlarda ilk ifadelerinde söylediklerini hiç ağızlarına almazken, ben öyle değilde şöyle demek istemiştim söylemlerinin ardına gizlenmeye çalışıyorlar. Özellikle beraber oturma arkadaşları olanlar hep bir birlerini suçladı.

Peki, suçladınız da bu işte kim suçlu?

Efendim beni şu tanıştırdı.

Tamam tanıştırdı ise bu oturmalara gitmek zorunda mı idin?

Sormazlar mı adama.

Ona da peki.

Efendim, Melikşah üniversitesine yardıma beni Memduh Boydak zorladı. Zorlamayı bir açın efendim. Nerenizi zorladı. Her zorlayanın her istediğini yapıyor musunuz siz?

İkinci bir tanık; ben Melikşahın sadece spor salonunun duvarını yaptım. Ben tefrişatını yaptım. Ben sadece çatısını yaptım. Ben de müteahhitliğini yaptım.

Peki, sen ne yaptın?

Bende çocuğumu okuttum.

Sen, bende tabelasını yaptırdım.

Peki sen ne yaptın.

Bende oturum keyfini sürdüm.

Bu iş avcı hesabına döndü; Biri vurmuş, biri yolmuş, biri pişirmiş, biri yemiş, birisi de hani bana hani bana demiş. Bunun gibi bir şey.

Müteahhitlere gelince iş değişiyor. Tutuklu olanları suçlayan ve himmet verdiğini inkar etmeyenlerle onların her istediğini yapan firmalar baş rolde. Şimdi bu müteahhidin yaptığı evleri alanlarda mı FETÖ cu oluyor. Bu işin içinden nasıl çıkılacak.

Neyse konumuzu dağıtmadan devam edelim.

Oturmalar Kayserinin değişmezi idi. Herkes bir oturma yapardı. Salı, Çarşamba, Perşembe oturmaları. Hafta sonları bağ oturmaları. Bazıları oturmaların zıvanadan çıktığını ?´oturtma olduğunu´´ifadelerinde belirtse de bu oturma ya da oturtmaya katılmayan her halde kimse kalmadı.

Evet, siz anlatın; efendim ben bu yapıya şu an tutuklu olan falancanın teşviki ile katıldım. 2014 ün ilk ayında bıraktım. İfadeler hep böyle büyüyor. Yaklaşık üç dört sene siz müteahhitler bu yapı sayesinde palazlandınız mı?  Palazlanmadınız mı?

Yüz bin lira himmet verdim, kurban verdim diyorsunuz da karşılığında ne aldınız?

Öpücük mü? Aldınız diye sormazlar mı adama?

Onların sayesinde ihale mi aldınız?

Biz cemaatteniz diye dairelerinizi mi sattınız? Ya da bu gün suçladığınız müteahhitlere yaptığınız daireleri hiç bozdurdunuz mu? Bozdurmadınız mı? Paraya sıkıştığınızda cemaatte toplandığı iddia edilen paralardan yararlandınız mı yararlanmadınız mı? Kimlerden borç para alıp inşaatlarınızı tamamladınız? Cemaatin havuzunda yüzdüğünüze göre uzaktan yakından size bir menfaat oluşturmasa hayatta kimseye selam vermeyecek adamlar olduğunuzu pek çok insan dışarda böyle iddia ediyor.

Menfaati olmasa yaralı parmağa işemeyecek olanların hırslarına yenik düşerek mi bu malum yapı içerisinde olduğunu var sayacağız o zaman.

Bu ne yaman çelişki böyle arkadaş.

Ben duruşmalarda anlatılanlardan pekte bir şey anlamadım.

Bu işin para trafiğini sağlayan bir iki kişi miydi?

Birde anlamadığım bu yapıda bulunan şerefsizler hep mi zengindi. Hiç mi fakir fukara sizin mekanınızda, oturmanızda bulunmadı. Ya da bulunamadı? Siz mi onları kabul etmediniz. Onlarla aynı mekânda yemek yemek istemeyen zenginler var mıydı aranızda.

Eski sanayide Ahmet hocanın kandırdığı cami cemaatinden ?´ben sizin uğrunuza köle bile olurum ?´diyenleri ne yaptınız?

Köle mi?

Yoksa oturmalarınıza dahil ettiniz mi?

Oturma arkadaşlarının zenginliklerini anlatanlar vardı. Şimdi yurt dışı firarileri onları ne yaptınız?

Sorulacak çok soru var.

Cevaplarını verecek muhataplar kıvırmasa.

Kalın Sağlıcakla.