Siyasette benim gibi adamın yüzüne tükürün diyen birisi geldi geçti bu memleketten. Zamanın da paralel yapılanmanın hemen hemen her yerde yapılandığını belgeleri ile anlattığımızda haber dairesi başkanı bana gülerek ?´Devlet işini bilir´´ demişti. Ve gerçekten devlet işini biliyordu ve onları paralel yapıya üye olmaktan ve yaptıkları haksızlıklardan dolayı kapının önüne koydu.
O zaman Haber dairesinin başına getirilen STV de hikâye anlatan zatı muhteremden başkası değildi. O nun getirdikleri de malum yapıdaki insanlar haber merkezinde bizlere adeta kan kusturuyorlardı. İşi bıraktırmak ve istifa ettirmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı.
Sonuç, mahkeme kadıya mülk olmadı.
Kimse yerinde kalmadı.
Çünkü, zulüm ile Abat olunmayacağını herkes gördü.
Kayseri ölçeğinde de kimseye kalmayacak. Ama her kim bu memlekete zarar veriyorsa onlarda bir bir adalete teslim edilecekler ve gerekli cezayı alacaklar diye düşünenlerdenim. Kayseri de de bir araştırma yapılırsa kimin bu yapının bankalarına paralarını yatırıp darbenin olacağını bilmiş gibi bir gün önce çeken olmuş mu buna bir bakmak lazım. O bankanın hala 17 Aralık´tan sonra banka cüzdanını insanlar taşıyorsa onlara bakmak lazım. Kim kimin ortağı, kim kimin parasını kullanıyor. Kim bu memlekete zarar vermiş. Hangi belediye hangi benzin istasyonuna nasıl ruhsat vermiş. Verilen ruhsatın sahibi, bu memleketin paralel abilerinden mi, neden yurt dışına kaçtı ve hala dönmedi? Bunların bir araştırmasının da yapılması gerekmektedir.
O dönemlerde omurgasız insanlar hep baş tacı edilmişlerdi. Sadece medya yapılanmasında mı hayır her yerde liyakat sahibi olmayan nice insanlar yerleştirilmişti. Her devrin adamları her zaman prim yapıyordu. Cemaatle bağlantısı olmayan, torpili olmayan, cemaatte bir abisi bulunmayan adeta linç edilir derecesine hiçbir yerde barındırılmıyordu.
Maalesef Türkiye bunları da gördü.
Tarikatlar, cemaatler, darbe girişimleri ve darbeler hep bu ülkenin geleceğine dinamit koyanların dış bağlantılarının bir ürünü olduğu ortaya çıktı. Hacıyatmaz tipli insanlar ve onlara inanan bir sürü zevat. İşte hepsi bir olunca kaçınılmaz son geliyor.
İkiyüzlü siyasetten arınmanın zamanı geldi geçiyor bile.
Elmanın kurdu içinde.
Bu memlekette bu kadar omurgasız varken dik durmak herkesin yapacağı bir iş değil. Ama biz diklenmeden dik duracağız.
Sorularına cevap arayanlar her halde bundan bir şey anlamıştır.
Kalın Sağlıcakla.
