Metin SÖNMEZ


NORMATİF MERDUT!

Her mesleğin zorluğu vardır. Gazeteciliğin zorluğu ve meşakkati iki kere fazladır.


NORMATİF MERDUT!

                                                                                                                                    

 

  Her mesleğin zorluğu vardır. Gazeteciliğin zorluğu ve meşakkati iki kere fazladır.

  Hırlısı-hırsızı, arsızı-namussuzu, haysiyetsizi-şerefsizi, alçağı-tetikçisi, iti-köpeği, haini-laini, karaktersizi-yanıcısı,  aklınıza havsalanıza ne geliyorsa, bu ve benzer tiplerin hedefi olursunuz. Kişiliksiz, kimliksizler sürüsüyle mücadeleniz namütenahi sürer gider. Hayatınızı yalnızca ama yalnızca gazetecilik ile idame ettiriyorsanız, benzeri durumlara alışacaksınız; hazırlıklı olacaksınız.

 Birçok meslektaşım gibi bende 34 yıl boyunca neler gördüm neler... Ancak itirafımdır, böyle bir müptezel profile ilk defa tanıklık ediyorum?

  Bilenler biliyor ama biz azıcık ucundan anlatalım da herkesler öğrensin;  öyküsü, Kayseri´ye tahta bavulla gelmesiyle başlar... 657´ye tabidir ama ?yancı? ve ?yalakalık? noktasında sınır tanımadığı için, basamakları üçer-beşer atlar. Ülkücü ayaklarına yatar, arkasını hep iktidar erkine yaslar, ?Ulan bu Kayseri ne mübarek şehir be? diye diye sömürür, semirir. Semirdikçe, ağabeyleri-ağababaları ona yol verir, zira işini(!) iyi yapar... Yangındı, kaçaktı-köçekti derken, evini bile geçindiremeyen, kirada oturan bir devlet memurundan,  tril-tril trilyonlara kadar varır iş. Nasılsa sırtını yaslayacağı ağabeyi midir, dostu mudur, başkanı mıdır, ağababası mıdır, her neyse ve nasılsa o vardır. Öyle ya, zamanında da kodesten o çıkarmamış mıdır? Kayıp trilyon davasının üstü yine o biçim kapatılmamış mıdır; yürü ya kul kim tutar seni?   Şehir mümbit, düzen senin aga´nın... Semir aslanım... Sömür aslanım, ye ye... Aksırıncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya, patlayıncaya kadar ye!

   Ulan ne günlere kaldık, hırsızlar-uğursuzlar karşımıza geçmiş, haysiyetten, onurdan, nezahet üzerinden dem vuruyor iyi mi? Türkçe yazmak ve konuşmaktan bihaber iraptan mahalsiz çukur adam, her sıkıştığında olduğu gibi çamur bulaşığı ellerini üzerimize silmeye çalışıyor iyi mi? 

  Tamam, karakterin port mantoda asılı; anladık bunu! Ruh halin her zamanki gibi müptezellik âleminde seyrü seferede... Allah´tan korkmaz, kuldan utanmaz diye de, alnının orta yerinde yazıyor... Biliyoruz, Pavlov´un köpekleri gibi zil çalınca salyasını akıtan? anasını-atasını üç-otuza satan üç-beş tetikçin de var? Aidiyetin ise madde-maddiyat!!!  Ve cemeziyelevvelin en büyük alçak diye mimliyken, algı ve pejoratif site açıklamaları ile kendini temize çektiğini sanıyorsan, tam tersi biçimde tecessümle karşı karşıyasın; üstüne üstlük Kayseri´nin gerçek sağduyusu yüzüne tükürme vaziyeti almış, tükürüyor, boğulmana az kaldı haberin ola normatif merdut!

  Bundan sonrasını da hiç merak etme kaçtığın yere kadar iki elim yakanda olacak. Kursağından geçen tüm haram lokmaları kusturana, peşindeyim. Önünde sonunda hesap vereceksin, hesap!

  -Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr,

Katır mühürdar oldu, eşek defterdar