Necmettin ÇUHADAROĞLU


NEREDE KALMIŞTIK!

NEREDE KALMIŞTIK!


Burada başarı konuşulması gerekirken gıybet, çalışma konuşulması gerekirken tembellik, iyi yapılan işler varken karalama kampanyası konuşulmaya devam edilsin dursun bizler bu memleketi seviyoruz. Bu memleketin hayrına olan her şeyi de dikkate alıyoruz.
Özümsüyoruz.
Benimsiyoruz.
Yapılan eksik iş varsa tabi ki bitirilme noktasında tenkitimiz kendi görüşümüz mutlaka olacak kimseye de biat etmiyoruz.
Bu memleketin değerlerine değersizmiş gibi muamele edenlere de duuuuur diyoruz.
Bu memleket sadece şeker ile sınırlı değil. Bir yazımda demiştim, şekerin azı tatlandırmaz çoğu da şeker komasına sokar insanı. Bunun ölçüsünü iyi ayarlamanız gerekir.
FETÖ terör örgütünden bahseden okuyucularımız oldu. Bir başarı hikâyesini anlatırken onlara da değinelim. Eğer bu yapı hangi kurum ve kuruluşta varsa ve bu yapıyı bilipte ihbar eden yoksa işte gerçek vatan haini de odur. Bizim gibi düşünen dikkatli okuyucularımıza da teşekkür ediyorum.
Bizleri şehri eminlerine şikâyet edenleri de kendi vicdanları ile baş başa bırakıyorum. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz sözünü bir kez daha okumalarını tavsiye ediyorum. KanalA´da başlayan ve bu zamana kadar devam eden bir gazeteci olarak şimdiye kadar kimseden icazet almadığımı söylemiştim ama anlamak isteyenler için yine yazma gereğini duydum.
Kayseri´nin eleştirilmesine de gelince, kötü şeyler yapılırsa eleştirin, ama önce vicdanınıza danışın. Unutmayın, ama utanın yani utanmayı da elden bırakmayın. Sosyal medya hesaplarında sallayanlar sizler ancak iki salla bir bağla, üç salla rükü secde yapıp bayram namazına durabilirsiniz.
Gömeç sizi çağırıyor.
Tahminime göre daha ifadesi alınacak bin kişi çıkar bu memlekette.
Yer geldi Gömeç yeli dedik, yeri geldi, elini taşın altına koymayan eli taş olanlar var dedik. Herkes yazımızdan istediğini alsın dedik. Anlamayanlar ya da anlamak istemeyenler çok var dedik. Bu aslında nedir biliyor musunuz?
Hak ile batılın mücadelesi.
Hak geldi, batıl zail oldu.
İçki masalarında içkileri iç, karı kız muhabbetini yap, dansöz oynat, yalan söyle, takla at. Sana yakın olmaları için insanları satın al sonra ben masumum de. Devletin içinde devlet yapılanması kur, kurana eş ol, ben yanıldım de kurtul.
Yok, öyle yağma.
Tarını belli et, çapını göster, kimseye şikayetlenme.
Ve kimseyi de arkandan sövdürme.
Ama bu şehirde kim kimin arkasından sövüyorsa gerçi o daha kıymetli oluyor ama bize bulaşmayın diyorum. Bir dernek başkanı, bir oda başkanı ya da bir kurumun müdürü vs. örnekleri çoğaltabiliriz. Neden ve niçin kendisine söven, kendisini yerden yere vuran insanları makamında ağırlar, çay ikram eder, yemek ikram eder?
Anlamış değilim.
Şöyle bir durum çıkıyor ortaya, sen bana sövsen de, dövsen de, hakaret etsen de benim mezhebim geniş. Ben böyle yavşak gibi bir adamım mı demek istiyorsunuz? Yoksa ben mi yanlış anlıyorum.
Yahu bir kerede omurgalı hareket edin, düz durun.
Koca koca adamlarsınız.
Bir şeyin pazarlığını yapmayın. Bebeleriniz, bilikleriniz, dediklerinizi, demişlerinizin tüm işlerini halletiniz yeter artık bu memleketin yakasından düşün.
Yada utanın artık, ben çekiliyorum deyin. Ama size de çok şey söylemek istemiyorum, sizi adam zannedenlere söz söylemek gerekir. Yine tekrar ediyorum neden? Bir insan kendisine söven adamı yanına çağırır?
Daha iyi sövsün diye pazarlık mı eder?
Evet bu memleket bu kadar.
Nerede kalmıştık demiştim ya? Biz hâlâ aynı yerde saymaya devam ediyoruz.
Hep birlikte, el ele, gönül gönüle, hâlâ hâlâ oynuyor.
Bizi birbirimize düşürenler mi?
Onlarda malı götürmeye devam ediyor.
Bize düşen görev sadece uyu babam uyu olmamalı. Onlar gibi düşünmemeliyiz. Pişmiş ata su katın, çomak sokun diyeceğim ama bir büyüğümün lafı´´ goministlik yapma Necmetttin´´ lafı aklıma geliyor.
Ayrıştırmadan, ayrılmadan hep birlikte biraz üzerimizdeki ölü toprağını atsak, her halde daha başarılı olacağız.
Kalın Sağlıcakla.