Necmettin ÇUHADAROĞLU


MÜCADELE

Derdinize derman olmaya gelenlere inanmayın. Bir laf vardır ya kelin ilacı olsa önce kendine sürer diye.


 

Derdinize derman olmaya gelenlere inanmayın. Bir laf vardır ya kelin ilacı olsa önce kendine sürer diye.

Hayatta işte böyle bir şey.

İstemediğiniz yada hiç umulmadık bir anda başınıza bişr şey gelebiliyor. İster kader deyin ister alın yazısı. Ben inancım gereği Amentü ?ye inandığımdan kader, hayır ve şerrin Allahtan geldiğine tevekkül ederim. Bu sebeple Rabbimden gelen her şey göğüs germeye çalışırım. Çünkü onun kahrı da hoş Lütfü da. Bu çizgiyi bir çizen var değil mi? İnancımız ve imanımız tam elhamdülillah.

Habil ile Kabil olduktan sonrada hani, Kabil kıskandığından Habili öldürmüştü. Önce ona kin beslemişti. Sonra tuzak kurmuştu. İnsanlık kurulduğundan beri süre gelen çekişmeler hep buna dayanıyor. Şeytana yakın olmak, Kabilleşmek.

İslam tarihine bakacak olursak bu tür olaylar hep bir birini izlemiştir. Kıskançlık, haset ve kin duyguları hep süregelmiştir. Yusuf Peygamberi kuyuya atan kardeşleri değil mi idi. Sonra nasılda ona muhtaç olmuşlardı.  Dünya kurulduğundan  buyana insanoğlu, düşmanını hep kendi dışında bilmiş ve kendi dışında aramıştır. Hâlbuki insanoğlunun en büyük ve en tehlikeli düşmanı kendi içinde olmuştur. Bu gizli düşman öylesine haindir ki, insanı çarçabuk yakalar, güçlü olmazsa kendine esir ediverir. İnsanı Hakk´tan doğrudan, iyiden, hayırdan, imandan, itaatten alıkoyan ve insanla Allah arasında kalın bir perde oluşturan düşman, insanın kendi nefsidir.

Söylenenlere bakıyorum da söyleyenler pekte makbul insanlar değil. Fakat bizde kendi nefsimize yenik düşüyoruz. Örnekleri çoğaltabiliriz; Hz. Adem´i cennetten kovduran, şeytanı Allah´a isyan ettiren, Kâbil´i kardeşi Habib´i öldürten, Firavun´u, Nemrud´u, Ebucehil´i, Ebuleheb´i Allah´a ve Allah´ın elçisine karşı koyduran, şımartıp küfrün karanlığında bırakan bugün de nice kimseleri imandan ibadetten alıkoyup isyana sürükleyen hep o nefsidir.

Peygamberimiz (sav): ?Ümmetim için en çok korktuğum şey nefislerinin arzu ve isteklerine uymalarıdır? buyurmuş, sık sık yaptığı dualarla da nefsinin şerrinden Allah´a sığınmıştır. İnsanın en büyük düşmanı kendi nefsidir. Daima kötülüğü emreder, boş emel ve arzularla insanı aldatan şeytanın yardımcısıdır. Böylece hayatı boyunca insanı felakete götüren kötülükler insanın kendi nefsinden kaynaklanır. Bunun için Cenab-ı Allah Nisa Suresinin 79. ayetinde: Sana gelen her fenalık, kendi nefsindendir, buyurarak insanın kendi nefsine karşı uyanık olmasını ve iradesini, nefsinin eline teslim etmemesini emretmiştir.

Tüm bunları bilmemize rağmen dört beş kendini bilmezin sözlerine kulak asıp hala nefsimizin esiri olmak niye diye hayıflanmamak elde değil.

Mevlana şöyle bir örnek vererek anlatır:

?Ata binmiş bir emir, ağaç altında uyurken ağzına kara bir yılan giren bir kişi gördü.? ?Emir, uyuyan adamı feci ve hazin akıbetten kurtarmak için, bütün sanat ve maharetini kullanmağa başladı.? ?Adama birkaç kamçı vurdu. Adam dayak yediği emirden korku ve endişe içinde kaçmağa başladı.? Emir, adamı bir elma ağacının altında yakaladı. Ağaçtan düşen çürümüş, kokuşmuş elmaları adamın boğazına sokarak ona zorla yedirmeye başladı. Bir taraftan: ?Ey dertli biçare, hepsini yiyeceksin! Bu çileye katlanacaksın!? diyordu. ?Adamcağız, hayret ve şaşkınlık içinde emire hitaben: ?Ey emir! Ben sana ne yaptım ki?.. Bana kasdın ve zulmün sebebi ne?? ?Eğer benim hayatımda senin asli bir düşmanlığın varsa, bir kılıç vur da kanımı dök!? ?Seni gördüğüm an, ne uğursuz bir zamanmış!? Senin yüzünü görmeyenler ne bahtiyar insanlarmış!?? ?Cinayetsiz, günahsız bir insana, bu zulmü, en büyük zalimler bile yapmaz?? ?Görüyorsun, bu sözleri söylerken bile ağzımdan kan fışkırıyor!? Rabbım, bu zalimin cezasını sen ver!? diyerek lanetler yağdırıyordu.

?Emir ise, ?koş!? diye bir taraftan da onu kamçılıyordu.? ?Adamcağızın midesi çürük elmalarla dolmuş, kamçılardan, yüzü gözü yara ? bere içinde kalmıştı.? ?Ta ki, adamcağızın safrası kabardı. Kusmağa başladı.??Yediği çürük elmalarla beraber, kara yılan da dışarı fırladı.? ?Adamcağız, midesinden çıkan yılanın korkunçluğunu görünce, dehşete kapıldı. O salih emirin önünde yerlere kapandı. Dedi ki: ?Hakikaten sen, Cebrail´in rahmeti gibi gelmişsin! Meğer benim velinimetimmişsin.? ?Seni gördüğüm saat, ne mübarek zamanmış! Eğer sen olmasaydın ben çoktan hazin bir şekilde ölmüş gitmiştim. Sen bana hayat bahşettin. ?Evet, ibadetler belki biraz sıkıntılı olur ama, gaye insanın mutluluğu ve huzuru içindir. Sonunda da kurtuluşu içindir. Nefsin insana hizmet etmesi için benlik davasından vazgeçerek, Allah´ın gücü karşısında eğilmesi gerekir. Üzerine düşen kulluk görevini yerine getirmesi gerekir. Nefis kendi haline bırakılırsa isyankar olur. Peygamberimiz şöyle demiştir: ?Cehennem, nefsin arzu ettiği şeylerle, cennet de nefsin sevmediği şeylerle kuşatılmıştır.? 

Tüm bunlara rağmen bazı olaylarda yanınızda olduğunu ima edenlere de söylenenlere de çok inanmayın. Herkes bir mücadelenin içerisinde, bizde nefsimizin mücadelesindeyiz.

Söylenecek çok şey var.

Biraz zaman ve biraz sıranı bekle derler.

Sizde sıranızı bekleyin?

Kalın SAĞLICAKLA