Necmettin ÇUHADAROĞLU


MİT

Evet MİT ile ilişkilendirilmek ne kadar sıkıntı verirse de, Jandarma ile de ilişkilendirilmek her halde o kadar sıkıntı verir insana.


 

Evet MİT ile ilişkilendirilmek ne kadar sıkıntı verirse de, Jandarma ile de ilişkilendirilmek her halde o kadar sıkıntı verir insana.

Eğer iyi istihbaratınız varsa, insani ilişkileriniz iyi ise, çalışıyorsanız, bazıları gibi yan gelip yatmıyorsanız sizin için diyecekleri en iyi kelime MİT e Jandarmaya ya da Emniyete çalışıyor denilir.

 Bu memlekette maalesef durum böyle.

İşi o kadar ileri boyutlara kadar ilerletenler oldu ki Gesi yolu üzerinde Jandarma elbisesi ile yol çevirme bile yapmışım. İlahi arkadaşlar, hayal dünyanıza bayılıyorum sizin.

Bu konu için yemin billah edip ekmek musaf çarpsın diyen arkadaşlarımız olmuştu. Şimdide sosyal medyada ki sapığımız herkesin olduğu gibi bizimde boş gezenin boş kalfası üç aylık rahatsızlık raporu elinde olup bize sallayan deli çıktı karşımıza buna da şükür.  Bu tür hasta ruhlu kişilerin varlığı sosyal medya da var. Bir kendini ben MİT tenim diye tanıtan, diğeri kendini hükümetler üstü gören, tayin terfi benden sorulur diyen, Ankara´yı yol geçen hanı olarak kullanan kafayı yemiş üç beş kişimizde var.

İşim gereği tüm kamu kurum ve kuruluşlarla ortak çalıştım. Ortak hareket ettiğimizde olmuştur. Kayseri ye ilk geldiğim sıralarda Jandarma teşkilatının görüntü montaj capture konusunda bilgi sahibi olmadığından ve elimdeki teknik cihazlar sayesinde bazı konularda yardımlarımı istemelerinden dolayı teşviki mesaim biraz jandarma teşkilatı ile fazla olmuştur. Devletin bir birimi sizden yardım istediğinde yok ben yapamam mı diyorsunuz siz acaba onu bilemiyorum. Ama hayal dünyaları geniş olanlar türlü yakıştırmalarda yapmışlardır. Şimdi Jandarma teşkilatının yapmayı istediği şeyler tabi ki o dönede gizli kalması gereken işlerdi. Hiçbir ücret karşılığında kamunun işini ben seve seve yaptım. Bu gün ihtiyaç duyulursa yine yardım istenirse de seve seve yaparım.

Bu benim için her zaman böyledir.

 Devletimin işi her şeyden önce gelir.

Bizi gerek MİT, gerek Jandarma ve gerekse Emniyet ile ilişkilendiren insanların hangi akıl ve ruh halinde olduklarını da onlara sormalarını istiyorum. Toplum olarak sosyal medyada kafayı yemiş durumdalar. Kimi deli, kimi veli, kimi akıllı derken tüm sıyırmışlar sosyal medyada.  Hiçbir işi olmayan boş ve avare insanlar var ya, ?´on dönüm bostan, yan gel yat Osman misali bu işleri ortaya çıkartıyoruz hesabını yapıp kendilerini bir halt zannedenler çevremizde maalesef çokta türedi.

Onları kendi dünyaları ile baş başa bırakıyorum, nerede ve nasıl çalıştığımı merak edenler Google dan Necmettin ÇUHADAROĞLU´ nu aratsınlar orada her şey çıkar. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Yaptığımız iş belli.  Günde dört saat uyku ile hem ibadet hem de işinizi yapmayı deneyin.

Sonrası mı?

Sonrası Allah Kerim.

Buranın yani Kayseri´nin gündemi hiç bitmeyecek.

Neden mi?

Nedeni çok basit.

Boş gezenin boş kalfaları etrafımızı sarmışta ondan.

Kayseri´de FETÖ davaları ertelenmiş. Ekim ayında duruşmalar var. Bylock konusunda hem emniyet hem de Ankara merkezli operasyonlar devam ediyor. Ticaret odası seçimleri yaklaşırken komite seçimlerinde titizlik ön safhaya çıkmışken, bir birlerine olmadık hakaretler yağdıran bir cemiyet durumuna düşmüşken, ülkemde gencecik bebeleri şehit verirken, kalleş pusularda askerlerimiz ve ciğerlerimiz yanarken siz hala sen ben davasına düşmüşsünüz. O cu bucu muhabbetlerle milletin kendi memleketinin yetiştirildiği kişilerin önü nasıl kesiliri kapalı kapılar ardında pazarlarken sizinle gündemi tartışsak ne olur tartışmasak ne olur.

Çünkü yirmi kelime bilenle iki bin kelimelik tartışma yapılmaz da ondan.

FETÖ davalarında en çok dikkatimi çeken isimler iş adamları oldu. Kimse ben suçluyum da demedi. İlk ifadeleri ile duruşmada anlattıkları daha farklı idi. Herkesin suçladığı isim Memduh Boydak a çıkıyordu. ?´Bize Memduh Boydak ?´dedi. Yada Hamdi Kınaş dedi kelimeleri geçti.  Ey iş adamı kılıklı adamlar o dönemde  adeta yalvar yakar oturmalarına gittiğiniz ya da gitmeye çalıştığınız bu adamlar size yaptığınız evlerin çatısından aşağıya atlayacaksınız dediğinde kendinizi aşağıya mı atacaktınız? Bunu yazarken kimsenin aklına da bir şey gelmesin. Ne Memduh Boydak ne de Hamdi Kınaş beni tanır. Şu an sus pus oturan basın mensupları gibi kapılarında hiç yatmadım hiç Reklamlarını da almadım.

Sadece ve sadece Milletin aklı ile alay etmeyin .

O kadar.

Bir fıkra ile bitirelim;

Nasreddin Hoca ölüm döşeğinde..

Zar zor gözünü açarak hanımına seslenir;

Hanım en güzel elbiseni giy, en güzel kokuları sür ve yanıma gel otur..

Hanımı, ´Delirdin mi hoca, sen bu haldeyken nasıl süslenirim"

Nasreddin Hoca muzip muzip gülümsedi;

Olur ya Azrail geldiğinde, beğenir de benim yerime seni alır..

Kalın Sağlıcakla.