Necmettin ÇUHADAROĞLU


KUMPAS

KUMPAS


Son zamanlarda dilimize doladığımız kumpas nedir diye baktığımızda Türk Dil Kurumuna göre kumpasın üç anlamı var;

1. isim Dizicilerin harfleri satır durumuna getirirken içine yerleştirdikleri ayarlanabilir demir yuva.
2. Sanayide kalınlık ve incelikleri ölçmede kullanılan ölçüm aleti.
3. Hile, düzen.
Yani kumpasın anlamı: hile, düzen
Diğer kaynaklarda kumpas ne anlam geliyor?
Kumpas Anlamı: hassas ölçüm aletidir.
Tüm bu anlamlar bir yana kim kime neden kumpas kurar onu da çok anlamış değilim.  Bunca hırs, bunca ayak oyunu, yalan dolan ve menfaat çatışmalarının, kardeşi kardeşin sırtından hançerlemesinin,  sevgi ve hoş görü yerinin kin ve nefret tohumları ile bezenmesidir kumpas aslında.
Makam ve mevki için yalanın hakikat gibi anlatılması, Rabbine kul olmak yerine kula kulluk etmektir kumpas. Güzel günlerden karanlık yarınlara iyi olan her şeyi başka baharlara ertelemektir kumpas.
Kumpas, düşman cephelerine mermi taşımaktır.
Evet, bunları söylemesek, kendi kendimize bir köşede otursak, devletin bekası için birkaç kelam etmesek, devletin dinamiklerine dinamit koyanları teşhir etmesek, ayın sonunda gidip bankadan maaşımızı çeksek kimse bize bir şey der mi? 
Hayır. 
Kimse bize bir şey söylemez. Ama bu vatanı yurt edinmiş her birey gibi bu fakirde karınca kararınca ve dili döndüğünce bir şeyler söylemekte. Kendimi söylemek zorunda hissediyorum. Çünkü başka Türkiye yok, başka Kayseri de yok. 
Bizim telaşımız devletimizin var olması adına çalışmak, çalışmak, çalışmak. Bu yol dikenli ve uzun. Her babayiğidin gideceği yol değil. Yol derken birde yol arkadaşınızı iyi seçmeniz lazım. Aynı yola baş koyanlara yoldaş denir. Yolda yoldaş aranmaz, yola çıkarken yoldaş olunur. Aynı yolun yolcusu değilseniz yolda kumpasa, hainliğe, sırtınızdan hançerlenmeye hazır olun.
Kayseri de yapılanların Ankara´da karşılığı var mı? Ankara bizi ne kadar biliyor. Yaptığımız bir işi Kayseri için yapılan işler ne âlemde. Hem Kayseri hem Ankara´da gelişen olayları bu köşede bulabileceksiniz. Yazdığımız yazının sonunda da güne dair örnek ve kıssa bulabilirsiniz. Bir zamanlar anlatılan örnekler ve Atasözleri. Kıssadan hisse. Birincisi ile başlayalım isterseniz;

?´ Cezayir kökenli bir çocuk Fransa´da okula başlar.  Okulun ilk günü öğrencilerle tanışma faslıdır. Öğretmen Cezayirli çocuğa adını sorar. Adım Mahmut öğretmenim der. Öğretmen ise hayır, burası Fransa senin adın Jan Fransua der.  Bundan sonra seni böyle çağıracağız, öğrenci pek bir şey anlamasa da yeni ismini tekrar ede ede evine gider. Bizim Mahmut artık Fransua olmuştur. Öğretmeninin tembihlerini aynen uygulamaya başlar. Annesi takırtıları duyunca Mahmut sen mi geldin evladım diye seslenir, Çocuk bakmıyor bile annesine. Anne bir daha çağırır Mahmut diye, ses gelmeyince annesi neden cevap vermediğini bir hışımla sorar. Mahmut ta bu gün okula gittiğimde, öğretmen benim adımı Jan Fransua koydu, bu isimle çağırılmazsan kimseye cevap vermeyeceksin dediğini annesine söyler.  Annesi de ?´demek senin adın Fransua, yeni isme yeni dayak lazım der ve oğlunu bir güzel paralar. Akaşam eve babası gelir,  oğluna seslenir´´ Mahmur bu gün okulda ne yaptın? Bizim Mahmut´tan yine bir ses yok. Baba bir hışımla gelir neden cevap vermiyorsun duyduğun halde der. Durumu babaya da anlatır ve aynı işlemi Mahmut´un üzerinde tekrarlanır ve babası bir tokat daha atar senin adın Mahmut der.

 Sabah olup çocuk okula gidince öğretmen Fransua´ya sorar;  bu ne evladım elin yüzün tarumar olmuş der? Mahmut cevap verir; öğretmenim iki Arap´ın saldırısına uğradım .´´ Daha önceleri adı Ahmet, Mahmut vs. olanlar çevreleri tarafından ?´abi´´ ilan edilmişti. Devletin tokadını yiyince bizim Mahmut´a döndüler.

Bu gün gazetemde ilkyazım, önce kendi evimizin önünü temizleyip(Kayseri´den başlayıp) daha sonra ülke gündemi değerlendirmeye yukarıda bahsettiğim gibi örneklemelerle, kıssadan hisselerle kendi payımıza düşenleri almaya çalışacağız. Ne demişsek, ne söylemişsek ardında duracağız. Diklenmeden dimdik duracağız.

Kalın sağlıcakla,