Kimse yoksa yanınızda kimsesiz değilsiniz.
Ne tür bir haleti ruhaniyet içerisinde olursanız olun nasıl başlandığına ve nasıl bittiğine bakmalısınız? İçtihatta bunu gerektiriyor zaten.
Kimsesizlerin kimsesi olmaya kendinizi adadı iseniz doğru yoldasınız.
Kimsenin yanınızda olmasına da gerek yok.
Rabbim kâinat kitabında ?´doğru bildiğiniz ve hak saydığınız şeyleri anlatmak ve duyurmakla mükellef kılındınız´ ´diyor. Tabi bu doğrular bazılarının hoşuna gitmeye bilir. Ama vicdanınız rahatsa sıkıntı yok demektir.
Uzun bir zamandır NBŞ ile ilgili bilgi ve belgeler toplayınca konunun nerelere gittiğini kimlere uzandığını görünce ?´sonuna kadar devam´´ dedim. Çünkü benim amacım bu illeti anlatmak ve kanla kazandığımız toprakları sahipsiz sananlara bir ders vermek amacındayım. Çünkü vatan savunması imandan geliyor.
Birinci konu bu.
Okullarda NBŞ yi anlatmak işi tamamlandı.
Devamı da geliyor.
Bu işi yaparken kimseden destek istemedim. Kimseyi de töhmet altında bırakmakla niyetinde değilim. Her gittiğimiz kapı duvar olsa da biz bu işi anlatacağız.
Aktaracağız.
Önce konunun ne olduğu soruluyor. Konuyu anlatınca ?´ucu bize dokunur mu?´´ sorusu ile karşılaşılıyor ki ?´aman Necmettin başka işin mi yok´´ deniyor.
Amerika´yı bir daha keşfetmeye gerek yok diyen bile oldu, hatta beş dakika vakti olmayan bürokratlar bile. Ama olsun, çıktığımız bu yolda durmak yok yola devam dedik.
Niye?
Ülkemde şeker pancarı üretiminin yani kotanın azaltılması için uğraş verenlerle şeker şurubunun kotasının arttırılması için uğraş verenlerin de bir kavgası var. Biz köylüden ve çiftçiden yana hakkımızı kullanıyoruz. Çünkü bizim sağlığımız gelecek nesillerin sağlığı bizim için önemli.
Her şeyimize zehir kattılar, kimse tınlamadı.
Tam bunları yazarken ajanslara ardı ardına iki tanker kazası haberi düştü. Tanker kazasının konumuzla ne alakası var demeyin.
Var.
İki tanker kazasındaki tankerlerin yükleri önemli idi.
Şeker şurubu taşıyorlardı.
Artık tonlarca, tankerlerle yoğunlaştırılmış tatlandırıcılar taşınıyor ülkemde.
Arkadaş ortamında daha dün salep yapalım iç abi dediler. Nasıl yapıyorsunuz dedim; büyük bir markanın bir atımlık salep poşetini getiridirler. Üzerinde aynen şu ibare vardı. ?´Tatlandırıcılarla üretilmiştir.´´
Yani sıfır pancar şekeri.
İşte sağlığımız bu kadar ucuz. O nedenle doğruları konuşmaya ve anlatmaya geldiğimiz dünya´ da bize biçilen görevi yerine getirelim. Çoluğumuza, çocuğumuza bu zehri yedirmeyelim. Örnek olalım. Anlatalım. Vakit ayıralım.
Bürokrasi; engel üstüne engel. Ama olsun biz yılmayız. Sadece size anlatacaklarım var, derdim var demeye geldim bu gün sevgili okurlarım. Önce konuyu anlatmanız gerekiyor. Dilekçe ve izinlerden önce. Herkes sus pus. Bize bir şey olur mu modundalar.
Makamların kendilerine bir imtihan vesikası oluğunu unutarak korkarak ne yapabiliriz i sorgulayarak titrek sesle cevap almaya alışık olun. Ama olsun, biz yine doğru bildiklerimiz için kaç kapıdan dönsekte gerekli izinleri alıyoruz ya önemli olan bu. Burada bütün bu prosedürleri anlatırsak köşe değil kitap olur. Bu sebeple kimseye de kırgın değilim. Ne bu konunun esas muhataplarına ne de zar zor olsa da bu izinleri imzalayanlara.
Korkanlara inat, korkusuzca yazmaya ve anlatmaya devam edeceğim.
Ne yapalım bizim huyumuzda bu.
Bürokratlarımız´´ zorlaştırmayın kolaylaştırın hadisi şerifi unutmamak ümidi ile.
Gelin, Yalana, talana fırsat vermeyelim.
Bize kalmayacak dünya için, bize kalacak günahlar biriktirmeyelim.
Ne dersiniz?
Kalın Sağlıcakla.
