Necmettin ÇUHADAROĞLU


KAYSERİ´NİN YALANCILARI

Bir kaos bir dedikodu aldı başını gidiyor.


 

Bir kaos bir dedikodu aldı başını gidiyor. Kayseri ölçeğinde insanların birbirleri ardına yaptıkları açıklamalar ile laf ile peynir gemisi yürütmeye çalışanların gayreti ile karşı karşıyayız. Bu memlekete ne kadar zaman ayırdınız ne verdiniz ki ortalığı bu kadar karıştırıyorsunuz demek geliyor içimden.

Bu memleketin yerlisi de köylüsü de aynı. Kendi hemşerisinin ayağına sıkmayı çok seviyor. Ankara´nın ya da Kayseri dışının adamlarının her yaptığı tatlı geliyor. Burada bu kadar gazeteci varken, Ankara, İstanbul vs illerin gazetecileri getiriliyor konferanslar verdiriliyor. Haklılar mı? Evet, haklılar.

Neden mi?

Bakıyor ki Kayseri´de gazeteciler birbirlerine düşmüş ya da birbirlerini yiyor tabi ki insanlar bizleri tercih etmiyor. Bir grup yazdığımız yazıları STK başkanlarına servis ediyor. Bak başkanım Necmettin var ya Necmettin bize sallamış diyor. STK Başkanı kardeşimizde yanındaki kendi dünya görüşündeki adamın gerçi pek adamlıkları yok ama gazı ile hareket ediyor. Bir iki kişi var sırf adamın işi bu. Yazdığımız yazıları belediye başkanlarına, Bakanlıklara ve STK lara servis ediyor.

Varsın etsin.

Eleştiriden korkmayın ve kaçınmayın. Size bu gazı vermeye çalışan Kayseri´nin yalancıları. Gıybetgah gönülleri ile kendi memleketinin insanlarını harcamakla meşgulken beş TV miz bir KONTV kadar olamadı. 24 sayfa çıkan yanı başımızdaki KONYA daki 8 gazete kadar olamadık.

Niye mi?

İşimiz gücümüz bir birlerimizin ayaklarını kaydırmakta ondan.

Devrim kendi çocuklarını yermiş maalesef Kayseri´de de durum böyle.

12 Mayıs´ta yazdığım bir yazıda ABD ye çok fazla giden STK lardan bahsetmiştim. Aklımıza gelen ilk STK belki de o an 2013 yılında ABD ye giden Müsiad olmuştu. Ben Amerikan karşıtı birisiyim. Conileri ve Rocfoller ailesinin kurduğu emperyalist devlet olan ABD yi sevmiyorum. Katar´a gidin takdir edelim. Kudüs´e gitmişiniz, nerede haber yapıldı bilmiyorum ama kim düzenledi ise eline sağlık. Ben yedi yıl kaldım Ortadoğu coğrafyasında.

Allah razı olsun.

Ama biraz eleştiri olsun.

STK başkanları bu memleketin lokomotifi olmalı. Kimseye küsüp darılmadan herkese eşit mesafede olmalı. Olmalı ki sivil toplum olsun. Yoksa cam fanuslarda oturmakla, sadece kendi çevrenizde dolaşmakla bu işler olmaz, olmamalı.

Bu arada Ak Parti İl Başkanı ve yönetimindeki arkadaşlarımızı eleştirebilirsiniz ama onların şahsında hem partimi hem de beni ağır ithamlarla eleştirmenize de müsaade etmem. Sabırlı olun. Oraları hizmet makamları. Kongrelere bir şey kalmadı. Aday olursunuz, inşallah seçilirsiniz ve birazda siz hizmet edersiniz. Hizmet noktasında nasılsa sınır yok. Ne kadar çapsız adam varsa muhalefetten çok eleştiri yapıyor. Yapacak. Hakları varsa eksiklerimizi giderme noktasında yapılan eleştirilerden dersimizi alacağız amma b u iş saygı çerçevesinden dışarı çıkıyorsa onunda hesabını sorarız, sormamız gerekir.

Diyorum ya sabırlı olun.

Kimseye kalmaz oralar.

Bizde koltuklarımıza yapışık falan değiliz.

Yeni yönetim gelir ve Allah rızası için yaptığımız işi teslim eder işimize gücümüze bakarız. Niyetimiz ve yaptığımız çalışmalar bu. Beğenilir ya da beğenilmez. Bu memleketin ve şehrimizin bekası için iyi olanları yapma gayretinde hep olduk. Olmaya da devam edeceğiz. Bu Ak Parti il başkanlığında çalışsak ta çalışma sakta böyle devam edecek.

Şimdi yalancıları ne yapalım.

Bu şehirde var. Daha doğrusu her yerde var. Allaha havale ediyoruz. En güzel havale makamı orası.

Son kez bir daha söylüyorum, bu şehir küçük, bu şehirde herkesin ne yaptığını herkes iyi biliyor. Bu sebepten gelin canlar bir olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.

Bu arada Oda başkanlarına ve onların yardımcılarına ya da arkadaşlarına yazıları servis edenler istediğiniz kadar hacı olun ya da hacı adayı olun sadece isminizi değiştirmiş olursunuz. Mübarek günlerde hacılığınıza hocalığınıza ya da yarın hacılığınıza bir helal getirmeyin. Bakın biz elliyi geçtik, siz daha yolun ortasındasınız.

Dikkat edin.

Rüzgâr ekiyorsunuz, fırtına biçersiniz.

Bu memleket 1950 li yıllarda kahvehanelerden yönetilmeye çalışılırken şimdilerde kafeteryalarda ya da nargile salonlarında tavla oynanırken yönetilmeye ya da bu memleket için kafa yormaya çalışıldığından bir nebze ilerlemiyor. Gazeteci dediğimiz kişiler okey masalarında birbirlerinin kuyularını kazarken bir kısmı da ellerine aldıkları nargile çubuğu ile düm dediğimiz dedikodu üretmeye devam ediyorlar.

Ne diyelim bunlara da itibar edenler olduktan sonra bu şehrin yalancıları da, hainleri de dedikodu üretme merkezinin üst aklıda bitmez.

Kalın Sağlıcakla.