Klasikleşen, “Kayserili işini bilir” cümlesi bu şehirden çok şey alıp götürüyor.
Okul istiyorsunuz, cevap hazır: Kayserili işini bilir, gereğini yapar.
Devlet yatırımı istiyorsunuz, cevap aynı: Kayserili işini bilir, gereğini yapar…
Böyle diye diye avuttular koskoca şehri…
Ve tüm bunlar olup biterken, bu söz hayatın her bölümüne sirayet etti; gözler görmedi, beyinler dumura uğradı doğal olarak. Kayserili’nin algısı böyle yönetildi de kimse fark etmedi… Haliyle ortada kocaman kocaman hüsran yüklü bulutlar kalakaldı elimize.
Hasılı, işi bilmekten, bir türlü işe gidemedik iyi mi?
Bakınız son örnek Bulgarlar’ın patent almak için Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği Konseyi’nin, KAYSERİVON VRAT TRAKİYA geleneksel özellikli ürün başvurusunu…
El alemin Bulgar’ı gelsin, Kayseri’nin geleneksel pastırmasının üzerine konsun…
Arkadaşlara söyledim, biz bu konuyu işlemiştik diye… Çıkardılar gazeteyi önüme bıraktılar!
Ağustos’un başında, “Al başına belayı” manşetiyle tüm Kayseri’nin dikkatini çekmiş ve “Yetişin a dostlar pastırma elden gidiyor” diye de ironi yapmıştık…
Bilmem hatırladınız mı en sayın yetkililer… Ardından da “Neredesin KTO, KAYSO” diye sormuştuk…
KTO bizim bu yazımızdan 15 gün sonra lütfetti, açıklamasında ez cümle,“AB nezdinde itirazımızı yaptık” deyiverdi…
Valla kutluyorum KTO’yu…
Bakın, Kayserili nasıl da işini biliyor…
Kısa keseyim, uzatmanın manası yok: İyi de kardeşim, Bulgar sahip çıkana kadar sizin aklınız neredeydi?
