Yalçın ARAL


KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜNLER


 

 

KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜNLER ÜRETEBİLMENİN ÖNEMLİ NOKTALARI NO.2,

YERLİ VE MİLLİ ŞİRKET KAVRAMI;

 

 

Katma Değeri Yüksek Ürünler üretebilmenin önemli noktaları hakkındaki yazımda belirtiğim üzere Dünya genelinde, KATMA DEĞERİ YÜKSEK ürünlerin üretile bilinmesi 5 ana ayağa oturtulmuş olduğunu bunlarında;

 

  1. İnsan kaynağı,
  2. Finansman kaynağı,
  3. Teknolojisi yüksek ürünler üretebilecek Makine , teçhizat temini,
  4. Hammadde, ara mal/yarı mamul tedariki ve üretimi,
  5. Katma Değeri Yüksek ürünler üretebilecek MİLLİ müteşebbisler ve şirketler.

 

Bunun yanında bu 5 konunun handikaplarının bertaraf edilmesi durumunda, Türkiye´ye yönelik yapılan ve bundan sonrada yapılacak bütün engellemelere ve ekonomik saldırılara rağmen Türkiye´nin  2023 yılında ki ve daha sonraki yıllarda koyduğu hedeflere ulaşmakta fazla zorlanmayacağını da belirtmiştim. 

 

Dikkat edilirse, bu süre zarfında ABD´de ki bir şirket hisselerini ABD dışında bir firmaya satışında ve oluşacak yeni sermaye ve yönetim durumuna göre bu hisse satışına ilişkin ABD Hükümetinin aldığı karar ciddi bir konuyu da gündeme taşıdığı gibi bu konu üzerinde çok ciddi şekilde düşünülmesi gerekliliğinin de önünü açılmıştır.

 

  • ABD Başkanı Trump, ABD´Lİ çip üreticisi QUALCOMM´UN Singapur merkezli BROADCOM firmasınca satın alınmasını ?ULUSAL GÜVENLİK? gerekçesiyle engelledi. 13.3.2018 ,
    • Kararda ?BROADCOM ve ortaklarının, ABD´NİN ulusal güvenliğini zaafa uğratabilecek adımlar atabileceğine yönelik yeterli kadar sağlam kanıt bulunmaktadır.? ifadesine yer verilmişti.

 

Bu konu ile ilgili önceki yazımda belirttiğim üzere ?Katma Değeri Yüksek ürünler üretebilecek Milli müteşebbisler ve şirketler? maddesinde ;

 

Katma değeri yüksek ürünler üreten ve üretecek firmaların bilhassa Savunma Sanayi ile ilgili şirketlerin Milli  sermayeli firmalar olması günümüzdeki dünyada çok önemli olduğunu belirtmiştim.

Bunun yanında Milli ve Manevi değerleri yüksek olmayan müteşebbislere, Türkiye´nin istikbali için önemli projelerin plase edilmemesi gerekliliğini ayrıca Memleketine ve Milletine bağlı, bu toprağın insanı olduğunu hisseden kimselerin ve sermaye gruplarının gözetilmesi dünyada yaşanmakta olan ekonomik savaşta Türkiye´nin geleceği açısından çok önemli olduğunu da vurgulamıştım.

 

Bunun yanında,

Belli bir büyüklüğe gelmiş Katma Değeri Yüksek Ürünler ürete bilen Milli sermayeye sahip firmalarımızın da, daha fazla büyüye bilmeleri için sermaye ihtiyaçlarını Borsa´ya açılarak gidermesinin önemini. Aksi takdirde 4.0 Endüstrisine dünya geçerken, katma değeri yüksek ürünler üreten şirketlerimizin yabancılar tarafından satın alınarak yönetiminin ele  geçirilmesi, dünyadaki bu ekonomik savaşta ileride Türkiye için hesap edilemeyen çok ciddi riskler ve bu risklerin getireceği sıkıntıların yaşana bilineceğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini de not etmiştim.

Dünyada ki bu tip firmalar başka ülkelerde ortak oldukları firmaların sermaye ve yönetim kontrolünü ele geçirmelerinden sonra üretim ve yatırım için her türlü tasarrufta buluna bilme olanaklarına kavuşurlar. Bu tasarruflar, ilgili ülkedeki üretimin sonlandırılmasına dahi gide bileceğinin de göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Böyle bir tasarrufun da ilgili ülkeye yapılmış bir ekonomik saldırı olarak algılanması gerekmektedir. Ülkeler, ayrıca ekonomik savaşın ağırlaşarak devam edeceği bu ortamda kendi firmalarının başka memleketlerde büyümesinin ve ilgili ülkenin ekonomisine katkısının önünü kesebileceğinin de bir risk olarak göz ardı edilmemesi gerekliliğini vurgulamıştım.

Tabi ki bu süreçte Türkiye´nin ihtiyacı olan Finansmanı da sağlayacak bankacılık sistemin de Milli ayağının çok sağlam olmasının önemini, bu nedenle her devletin kendisinin kontrolünde olan finansal şirketlere ve bankalara sahip olması bu mücadele de önem arz etmekte olduğunu belirtmiştim.

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye´nin tasarrufa ve sermaye ye ihtiyaç duyduğu maalesef bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. Türkiye´deki şirketlerin ömürlerinin ortalamalarına bakıldığı zamanda hoş bir tablo ile karşılaşılmadığı görülmektedir. Türkiye´de şirketlerin ortalama ömrünün 12 yıl olduğu, ortalama şirket ömürlerinin şirket türlerine göre değiştiği görülmektedir. Buna göre komandit şirketler 16 yıl, anonim şirketler ve şahıs firmaları 13 yıl, limited şirketler 10 yıl, yabancı şirketlerin ortalama ömrünün ise 9 yıl olduğu görülmektedir.  Ayrıca Türk sermayeli  şirketlerin çoğunluğunun aile şirketleri olduğunu ve bir jenerasyondan sonra ortadan yok olduğu görülmektedir. Bunun ana sebebi olarak da gerek kurumsallaşamamanın, gerekse de sermaye yetersizliğinin verdiği sıkıntılardan kaynaklanmakta olduğu maalesef ortadadır.

 

Yeni Dünya düzeninde ekonomik savaşların artarak devam edeceği bir ortamda yaşanırken, müteşebbis ruhlu, katma değeri yüksek ve dış ticaret dengemizi pozitif etkileyecek ara mal, yardımcı/yarı mamul  mal ürete bilir bir noktaya gelmiş olan şirketlerimize kurumsallaşma ve sermayelerinin kuvvetlendirilmesi hususundaki handikaplarının bertaraf edile bilmesi konusunda yardımcı olunması ve bu süreçte şirketlere sahip çıkılması gerekliliğin ön plana çıkmakta olduğu görülmektedir. Türkiye, şirketlerinin ömürlerini uzatmak ve Türkiye´nin geleceği için önemli  ve istikbali olan şirketlerine de sahip çıkması gerekliliği önem kazanmaktadır.

Türkiye´de şirketlerin bu kadar kısa süre içinde kapanması, Türkiye´nin yarayan kanasını oluşturmaktadır. Bu çıktının sermayenin ve her türlü ticari ve teknoloji birikimlerinin oluşamamasının yanında, her türlü birikimlerinin de yok olması manasına geldiğinin de unutulmaması gerekmektedir.

 

Türkiye´nin tasarruf ve sermaye kıtlığı çeken bir konumunda olduğu zaten ekonomik verilerinde de gözükmektedir. Türkiye´de 15-20 sene önce iş yapmak ve para kazanmak için, işi bilmeye ve sermayenin olmasına gerek yoktu, parası olan da işi bilmeden iş yapıp para kazana biliyordu! İşi bilen de sermayesiz iş yapıp para kazana biliyordu! Şimdiki Türkiye´de hem işin çok iyi bilinmesi gerekmektedir, hem de o işletme için gerekli olan sermayeye sahip olunması gerekir ki başarı sağlana bilinsin. Bu sıkıntıların yanında üstüne bir de kurumsallaşma sancıları şirketler için ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Şu an Türkiye deki şirketlerin iş bilmenin yanında, sermaye ve kurumsallaşmanın sancılarını çekmekte olduğunu görmekteyiz. Bu açıdan bakıldığı zaman Türkiye ?de ki şirketler sermaye ile birlikte  kurumsallaşma problemi ile boğuşmaktadır.

 

Dünyada, Yeni Dünya Düzeni kurulurken ülkeler arası ticaret savaşlarının ağırlaşarak derinleşeceği bir ortamda Türkiye şirketlerindeki sermaye ve kurumsallaşma handikabını bertaraf etmesi gerekmektedir.

Türkiye´de katma değeri yüksek ve ara mal, yardımcı/ yarı mamul mal üreten önemli noktalara gelmiş firmaların sermaye buna bağlı olarak idari kontrolünün yerli ve milli unsurların elinde olması gerekmektedir ve bu husus çok önemlidir.

 

Bu durumda, katma değeri yüksek ürünler üreten ve bu potansiyele sahip firmaların, Türkiye´nin dış ticaret dengesine pozitif etki yapan ara mal / yardımcı mal üreten firmaların sıkıntılarının giderilmesi konusu ve dünyada devam eden bu ekonomik savaşta Türkiye´de yerleşik ilgili firmaların idari kontrolünün ve sermayelerinin yerli ve milli unsurlarda olması çok önemli bir nokta olduğu gözükmektedir.

 

Bunun içinde bu tip yerli sermayeli kuruluşların, bir şemsiye altında korunmaya alınması gerekliliği önem kazanmaktadır. Şirketlerin gerek sermaye yeterliliğine ulaşa bilmesi, gerekse de kurumsallaşabilmesi açısından geçiş sürecinde yok olmalarının önüne geçmek gerekmektedir. Bundan dolayı çok iyi organize olmuş bir sistemin bu tip firmalara yardımcı olması sağlanmalıdır. Bu suretle belirttiğim kriterlere sahip şirketlerin kurumsallaştırılarak borsaya açılmasının sağlanması sürecinde belli bir sistem içinde yardımcı olunması çok önemlidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yardımcı olacak sistemin, şirketleri kurumsal bir konuma getirip borsaya açılması ile son bulacak şekilde oluşturula bilmesi daha sağlıklı gözükmektedir. Böylelikle şirketlerde hem sermaye hem de teknoloji birikimlerinin ortadan kalkması önlenmiş olunacaktır.  Bu suretle de Türkiye´mizin ekonomik olarak geleceği açısından çok önemli bir konunun bertaraf edilmesinin de yolu açılmış olacaktır. Yukarıda belirttiğim belli kıstaslara sahip şirketlerin bu geçiş süreçlerinde, yabancı Ülkelerin firmalarına yönetimlerinin ve sermayelerinin kaptırılmaması için,  şimdiki kurumlarımıza bakıldığı zaman bu görevi üstlene bilecek Türkiye´mizde bir Varlık Fonu bulunmaktadır. Bu Varlı Fonu veya oluşturulacak başka bir fon sistemi vasıtası ile de belli kıstaslara sahip olan katma değeri yüksek ürünler üretmekte olan, ara mal, yarı mamul / yardımcı mal üreten firmaların sermayelerinin ve yönetimlerinin yabancı sermayeli şirketlere geçmesinin önü kesilmesi sağlanmış olacaktır. Bu fon vasıtası ile bu tip firmalara borsaya açılana kadar gerek sermaye gerekse de kurumsallaşma konusunda gerekli destek verilmeli yönetimi de yine bu firmaları o noktaya getiren kişilere bırakılarak borsaya açılmasının sağlanması ile bu süreçte ilgili fon görevini tamamlamış olacaktır.

 

Bu fon vasıtası ile kurumsallaştırılarak, borsaya açılan ve yönetimi kontrollü olarak işi kuranlara bırakılan bu şirketler bu süreçte zaten kurumsallaşmış ve gerekli sermaye birikimini sağlamış konuma gelmiş olacaktır. Bu suretle şirketler için en önemli kazançta şirket yönetimlerinin yeni vizyon edinmeleri ile ufuklarının açılmasının yanında şirketlerin yerli ve milli kalmasının sağlanması olacaktır.

 

Tabi ki kurumsallaştırılarak, borsaya bu sistemle açılan şirketlerin, ilgili Fonda kurula bilecek başka bir birim ile de işlerinin gidişatını ve gelişmesini takip ve kontrol edilmesi daha sağlıklı  gözükmektedir. Bu kontrolün de fonun gerektiğinde şirketin borsaya açılmasından sonra yönetimde söz sahibi olabilecek şekilde organize edilmesi prosedürünün işletile bilmesi ile mümkün gözükmektedir. 

 

Türkiye´de borsaya açılmak için belli bir noktaya gelmiş firmaları arayan ve onları fonlamak isteyen ve sonrada borsaya açmak isteyen yurt dışı kaynaklı fonlar da bulunmaktadır. Bu noktaya gelmiş şirketleri borsaya açmak isteyen bankalarımız ve firmalarımızda bulunmaktadır. Bu fonlar veya firmalar yapacakları operasyonda kasalarına girecek tutara bakmaktadırlar. Bu tip fonlar veya firmalar için Türkiye´nin ekonomik olarak bulunduğu yeri, konumunu Türkiye´nin dünyadaki gerçekliliği, geleceği ve Milli meseleleri maalesef önemli değildir.

 

Nasıl ABD ulusal güvenlik gerekçesi ile ABD Sermayeli şirketinin hisselerinin başka bir Ülkenin şirketine satışına onay vermeyerek yönetim ve sermaye değişikliğine mani olmuş ise, artık Türkiye´de dünyada geldiği konum ve bulunduğu kulvar itibarı ile bu tip sistemleri kurması, geliştirmesi gerekliliğinin önemi yeni dünya düzeninde daha da önemli hale gelmiştir.

 

Dünya ekonomik savaşın içinden geçerken kendimize ait önemli noktalara gelmiş milli şirketlerimizi de  korumamız ve gözetmemiz gerekliliğinin önemi ön plana çıkmaktadır.   

 

 

Kayserili
28.04.2017 20:47:13
Size nasıl ulasabiliriz.