Yalçın ARAL


KAŞIKÇI AİLESİNİN TARİHTEKİ YERLERİ ve CEMAL KAŞIKÇI OLAYI (2)

Kaşıkçı ailesinin kökeni Kayseri´nin Germir köyüne uzanmaktadır.


Kaşıkçı ailesinin kökeni Kayseri´nin Germir köyüne uzanmaktadır.

Kaşıkçı ailesinin bazı mensupları 300 yıl önce haç için Kayseri´nin Germir köyünden ayrılmış ve kutsal topraklardan geri dönmeyerek Medine´ye yerleşmişlerdir. Kaşıkçı ailesi, Medine´de kuşaktan kuşağa Hz Muhammedin türbesine hizmet eden ve Mescid-i Nebevi´ye müezzin yetiştiren ailelerden biri olmuşlardır.

 

Osmanlı´nın son döneminde aile mensuplarından, İttihat ve Terakki´ye yakın Abdullah Kaşıkçı Medine´de dini ve mali zabıta olarak görev yapmıştır. Onun Medine´de yöneticilik yaptığı sırada Şerif Hüseyin´in Arap İsyanı patlak verdi. Kaşıkçı ailesi Medine´yi koruyan Fahrettin Paşa ile birlikte şehirde kaldı. Daha sonra Medine düşünce aile Şam´a sürüldü.

 

Aile bireylerinden Muhammed Halid Kaşıkçı ise bu geleneklerin dışına çıkarak Şam´da Tıp okuyup cerrah oldu, sonra Paris´te tıp eğitimine devam etti. Dr. Muhammed Kaşıkçı daha sonra 1925´te Vahhabi Suud Ailesi´nin, Hicaz´ı Şerif Hüseyin´den almasından sonra Mekke´ye döndü. Mekke´nin ilk modern doktoru ve daha sonra Suudi Arabistan´ı kuran Kral İbn Suud´un özel doktoru oldu. Kızlarından Soheir Kaşıkçı Mısırlı milyarder Muhammed El Fayed ile evlendi. ?Dodi El Fayed? adı ile bir oğulları oldu, kısa bir süre sonra boşandılar. Fayed Ailesi, Londra´da Harrods Mağazaları´nı açtı. Dodi El Fayed, Prenses Diana´yla aşk yaşadı ve birlikte Paris´te bir araba kazasında hayatlarını kaybettiler.

 

Dr. Muhammed Kaşıkçının oğullarından Adnan Kaşıkçı kamu oyunun çok fazla tanıdığı biriydi. Uluslararası silah tüccarı olarak tanınan Adnan Kaşıkçı aslında Mühendislik eğitimi için gittiği ABD´NİN Colorado eyaletini soğuk bulup, üniversiteyi  bırakarak Suudi Arabistan´a dönmüştü. 1950 ler de ABD ve İngiliz otomobil firmalarının temsilciliğini aldı. 1961 yılında, 25 yaşına geldiğinde artık silah ticareti yapıyordu. Adnan Kaşıkçı 1970 ve 1980 yıllarda yaptığı silah anlaşmaları ile dünyanın en zenginleri listesine girdi. O tarihlerde servetinin 4 milyar DLR civarı olduğu bilinmektedir. Ancak 1980 li yıllarda dünya silah ticareti denetim altına alındığında,  Kaşıkçı ile işbirliği yapan politikacılar deşifre oldu. Kaşıkçı turizm dahil pek çok sektörde şansını denedi ama iflas etmekten kurtulamadı. Eski günlerine bir daha dönemedi. Eşi Süreyya´dan boşanırken ödediği ciddi miktardaki nafaka, dev yatı magazin gazetelerinden düşmedi, hayatı filmlere konu oldu. Filipin diktatörü karı koca Marcoslarla ilişkileri yüzünden ABD´DE verilen tutuklama kararı yüzünden İsviçre´de hapse girdi. Dev yatını en son ABD Başkanı Trump satın aldı.

2017 yılında hayatını kaybetti.

Adnan Kaşıkçı´nın babası Kral İbn Suud´un özel doktoru Dr. Muhammed Kaşıkçı´nın diğer beş kardeşi aile geleneğini devam ettirip Medine´de Mescid-i Nebevi´de dini hizmetlerde bulundular, müezzinlik yaptılar. O kardeşlerden biri olan Ahmet Kaşıkçı, 1959´da doğan oğluna Cemal Ahmet Hamza Kaşıkçı adını vermişti.

Cemal Kaşıkçı gençliğinde Arap Milliyetçiliğini değil, İslamcılığı savunan bir çizgide yer almıştı. Müslüman Kardeşler taraftarı oldu. Gazetecilikte dikkat çekmesi de 80´lerde Afganistan´a gidip, Usame Bin Ladin´le yaptığı röportajlarla oldu. Ama ?mücahitlerin?  terör eylemine başlamasıyla bu hareketlere karşı mesafe aldı.

 

Al ?Vatan gazetesinden ayrıldıktan sonra, kendisi gibi düşünen reformcu ve güçlü Prens Türki el Faysal onu yanına danışman olarak aldı. Prens Türki´nin annesi Kraliçe İffet İstanbul doğumlu Arap-Türk´tü. Eski Riyad valisi ve Suud ailesiyle akraba bir aileden gelen babası Osmanlı ordusunda subaydı ve Çanakkale savaşında şehit olmuştu.

İffet Hanım´ın yine İstanbul doğumlu kardeşi Kemal Adham da Kral Faysal tarafından yetiştirilmiş ve 1965´te Suudi istihbaratını kurmuştu.

Prens Türki el Faysal, 1977´de babası Kral Faysal yeğeni tarafından sarayda öldürülünce kral oldu ve 1977´den 2001 yılının 11 Eylül saldırılarına kadar Suudi istihbaratının bir numarası oldu. Prens Türki, 2007´de tam zıddı olan Bandar bin Sultan tarafından tasfiye edildi. Bu süre zarfında Prens Türki el Faysal Cemal Kaşıkçıyı basın danışmanı olarak yanından ayırmamıştır.

 

Prens Türki el Faysal´ın tasfiyesinden sonra Cemal Kaşıkçı tekrar Al -Vatan gazetesinin genel yayın yönetmeni oldu. Fakat 2010´da yine Selefileri eleştiren yayınları yüzünden tekrar görevi bırakmak zorunda kaldı.

Ama Kraliyet ailesine yakınlığı ve bir entelektüel olarak saygı görmesi yüzünden sık sık Arap TV kanallarına çıkıyor  ve batı medyasında görüşlerine yer veriliyordu.

2016´da Trump´ı eleştirdiği için televizyonlara çıkmasına izin verilmedi. Katar ablukası, Yemen savaşını da eleştirmesi ise bardağı taşırdı. Veliaht Prens Selman´ın şu anki ABD yönetimini ellerinde tutan Ulusalcı kesim Silah Lobisi tarafından desteklenerek Suudi Arabistan´da ipleri ele geçirmesinden sonra farklı düşünen, eleştirel yazar, işadamı, ekonomistlere yönelik tutuklama dalgasından Cemal Kaşıkçı, 2017 Eylül´ünde Suudi Arabistan´ı terk edip ABD´YE giderek kurtuldu.

ABD´DE Washington Post´a yazar oldu ve eleştirilerinin sesini yükselterek burada sürdürdü. Batı TV lerinde Suudi Arabistan´daki anti demokratik uygulamaları sert bir şekilde eleştiriyordu. Buda Suudi Arabistan yönetimini rahatsız ediyordu. Kaşıkçı Suudi Arabistan´da demokratikleşme hareketi başlatacağını ortadan kaybolmadan önce BBC radyosunda anlatmıştı. Ayrıca kendisinin ABD vatandaşlığı da bulunmaktadır.

 

Veliaht Prens Selman, ABD´NİN Silah Lobisi tarafından başa geçirilince tutuklanan işadamları, ekonomist ve gazetecilerin  Globalci olan Para Lobisine destek veren kesimler olduğu görülmektedir. Zaten Washington Post gazetesi kurulduğundan beri Globalci Para Lobisinin çizgisine hizmet eden bir basın kuruluşudur.

 

Dodi El Fayed, Adnan Kaşıkçı´nın yeğeni ve  Cemal Kaşıkçının da Kuzeniydi. İngiliz Kraliyet ailesi El Fayed ve Diana´nın bir kazaya kurban gittiği şeklindeki açıklamalarının dışında. Onların bir suikasta kurban gittikleri görüşü her zaman ağır basmıştır. Kazadan canlı kurtulan Diana´nın koruması, tanık koruma programı ile korundu ve ondan bir daha da haber alınamadı.

 

Bu verilerden bir analiz yapıldığı zaman Adnan Kaşıkçının ABD´DEKİ şu an iktidarı ellerinde tutan Silah Lobisinin adamı olduğu, Cemal Kaşıkçınında karşı cephe Globalci kesim olan  Para Lobisine hizmet etmekte olduğu görülmektedir.

Trump´ın Adnan kaşıkçının yatını almasının, bunun yanında Adnan Kaşıkçı´nın yeğeni olan Dodi El Fayed´in Diana ile ilişkiye girmesinin tesadüf olduğunu düşünmek çok safça olacağı aşikardır. ABD Başkanı Trump´ın Diana´ya Başkan olmadan önce kur yaptığı batı basınında da yazılıp çizilen, bilinen ama çok afişe edilmeyen bir olaydır.

Bu olaylarda bir tarafta Globalci Para Lobisinin, diğer tarafta da Ulusalcı Silah Lobisinin olduğunu iyi anlamak gerekir.

 

Bu hayat hikayelerinden sonra, son zamanlarda olan olaylara ve söylemlere  de bir bakalım;

 

Sayın Erdoğan, 23.10.2018 tarihindeki Ak Parti Grup Toplantısında Gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili yaptığı açıklamalarında, ?Yurt dışı diğer işbirlikçilerinin de ortaya çıkarılması gerekmektedir!? ve ?Bu emri kim verdi?? İfadelerini kullanmıştır.

Ayrıca Sayın Başkan, ? Bu olay Türkiye´de olmuştur. Bu olaya karışan kimselerin ve arkasında olanların Türkiye´de yargılanmaları gerektiğini?  de belirtmiştir.

 

Buda fiilen bu işin içinde olanların  tek başlarına bu işi organize etmediklerini göstermektedir.

 

CİA Direktörü Gina Haspel, 22.10.2018 tarihinde Kaşıkçı olayı için Ankara´ya geldi. Sessiz sedasız geldiği gibi tekrar ABD´YE döndü.   

Demecinde ? Şu an Türkiye´de ve Suudi Arabistan´da çok yetenekli ekipler var. Bu işleri çok iyi çözen, inanılmaz yetenekli insanlarımız var. Bu gece ya da yarın (ABD´ye) geri dönüyorlar ve kısa süre içinde gerçeği öğreneceğiz.? Şeklindeki beyanatı çok düşündürücüdür.

Sayın CİA Başkanı Gina Hespel neden Türkiye´ye bu iş için geldiğinin iyi düşünülmesi gerekmektedir.

CİA Başkanının acilen Türkiye´ye gelmesi,  ilk yazımda belirttiğim üzere Lobilerin mücadelesinde yaşanan bu olayın ABD´yi şu an yöneten Ulusalcı kesim olan Silah Lobisine  yansımasının önünü kesmek için  bir hamle olduğunun düşünülmesi daha mantıklı görünmektedir.

 

Bu doğrultuda, şu anki ABD yönetimi olan Ulusalcı kesim kendini aklamak ve bu olayla alakalarının olmadığını göstermek açısından Suudi Arabistan´a ciddi yaptırımlar uygulamak zorunda kalacaklarının idrakinde oldukları görülmektedir. Bu gelişmeler neticesinde şu anki ABD yönetimi kendilerini Dünya kamuoyunda aklaya bilmek  açısından kendi adamı olan Veliaht Prens Selman´ı  göz den çıkarmaya kadar gidebilecek bir sürece de gire bilecekleri gözükmektedir.

Veliaht Prens´e ? Bu gelişmeler neticesinde Kral olamazsın!         ? mesajının verildiği ve bu mesajın da basında yer aldığı da görülmektedir.    

 

 

Olayın odak noktasına ve hedefe, ABD´Yİ şu an yöneten Ulusalcı kesim olan Silah Lobisine yakın ve onların dediklerini yerine getiren Veliaht Prens Selman´ın oturtulmak istendiği görülmektedir. Fazla derine girmeden incelendiği zaman basında da bu yönde bir algı politikasının yürütülmekte olduğu da gözlenmektedir.

 

Analiz yapmadan önce bazı sorulara cevap aramakta fayda vardır;

  • Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman kime hizmet ediyor?
    • Şu anki ABD yönetimini elinde tutan Ulusalcı kesim olan Silah lobisine değil mi!
    • ABD Başkanı Trump kime hizmet ediyor?
      • Kendisini destekleyerek ABD´YE Başkan yapan Ulusalcı kesim olan Silah Lobisine mi? Yoksa damadına yakın, Globalci kesim olan Para Lobisine mi? Bu olayda ve Trump´ın önceki hamlelerinin her iki tarafa da göz kırptığı şeklindedir. Ama tam olarak rengini de belli etmemektedir.
      • Zaten Trump´ın karakteri ve stratejisi söylediği lafta gizlidir. ? Beni kimse öngöremez. Ben başarımı bu öngörülememezliğime borçluyum!?
      • Trump´ın çok zeki bir Başkan olduğunu unutmamak gerekir. Algı politikası ile onu aptal göstermek isteyen kesimlerin kime hizmet ettiğine de çok dikkat etmek gerekir.

 

Ayrıca; Ulusal Güvenlik Strateji kitaplarında;

Eğer bir yerde pozisyonunu kaybetmiş isen o bölgeyi karıştır. Bekle ve açılacak yeni pozisyonda yeni yerini al derler.

 

Bu satranç hamlelerinde Lobiler ne istediler ve buldular çok düşündürücüdür! Bunun ABD´YE yansımaları nasıl olacak şeklinde ki değerlendirmelere bakmakta fayda vardır;

 

Dünyadaki güç savaşlarını bilmeden veya kavramadan ABD başta olmak üzere, Dünya´da ve Türkiye´de olan olayları algılayabilmenin söz konusu olmadığını her zaman belirtmişimdir.

Bu güç mücadelesi, Trump´dan önce 16 sene boyunca ABD´Yİ yöneten Global cephe olan Para Lobisi ile şimdi ABD´Yİ kontrol ve idare eden Ulusalcı cephe olan Silah Lobisi arasında olduğu üzerinden Kaşıkçı olayını tekrar analiz etmekte fayda vardır;

 

ABD kurulduğundan beri her iki lobinin de senelerdir bir birleri ile mücadele ettiği bir gerçektir. Bu süre zarfında da bu lobilerin Türkiye dahil dünyanın her ülkesinde uzantılarının ve bağlantılarının olduğu da göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir. ABD Başkanlarından 5 Başkanın suikasta kurban gitmesinde bu mücadelenin hangi noktalara kadar evirilebileceğinin bir göstergesini ifade etmektedir.

 

CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu´nun söylemlerine bakıldığı zaman, ?Kaşıkçının katillerinin, Türkiye´den ellerini kollarını sallayarak gitmesine nasıl izin verildi??  diye Türkiye´nin Suudi Arabistan´a karşı sertleşmesini ve Veliaht Prens Selman´ı Türkiye´nin hedefine almasını işaret ettiği görülmektedir. Suudilerin en son açıklamalarına göre arbede de Kaşıkçının öldüğünü  belirtmişlerdir. Bu olayın Suudilerin kendi toprakları olan konsolosluk binasında olduğunun unutulmaması gerekir. Daha cesedi ortada olmayan bir olay hakkında suçlamada bulunmak, adaletten bahseden birilerinin söylem yapması çok hem de çok düşündürücüdür!

 

Yaşanan olayların ve söylemlerin tesadüf olduğunu düşünmek çok safça olacağı da aşikardır.

 

Şimdi Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı olayına bir de yukarıdaki veriler doğrultusunda başka bir pencereden değerlendirelim;

 

Globalci kesim olan Para Lobisi Suudi Arabistan´da senelerdir süregelen pozisyonunu Veliaht Prens Selman´nın idareyi ele alması ile kaybettiğini ve Ulusalcı kesim olan Silah Lobisine Suudi Arabistan´ı kaptırdığı görülmektedir.

Suudi Arabistan´ı Globalci kesim olan Para Lobisi kaybettiği zaman kendi kontrollerindeki basında Suudi Arabistan´ın en az 3 parçaya bölüneceği yazılıp çizilmişti. 

 

Trump´ın çok zeki birisi olduğunu belirtmiştim. Hem kendisini Başkanlığa taşıyan Ulusalcı kesim olan Silah Lobisine hem de yaptığı hamleler ile Globalci kesim olan Para Lobisine de bir şeyler verdiği, bu suretle de çift taraflı oynayan konumunu koruduğu görülmektedir.

Ondan dolayı da daha evvelki bir yazımda can güvenliği tehlikede olan Başkanların başında Trump´ın geldiğini belirtmiştim. ABD tarihine bakıldığı zaman 5 ABD Başkanının suikastta kurban gittiği görülmektedir.  Bu iki Lobi arasında ki güç savaşlarında  insanların katledilerek, telef olmasının  normal bir durum olarak görülmesi gerekmektedir. Cemal Kaşıkçı da maalesef bu Lobiler arası güç savaşında Lobilerin amaçları için canı alınan  birisi olarak tarihte ki yerini almıştır. 

 

Cemal Kaşıkçı´nın Türkiye´deki Suudi Arabistan Konsolosluğunda katledilmesi ile kimlerin ne kaybettiğine ve kimlerin de neler kazandığına bakarak durum değerlendirmesi yapmak gerekir. Bu kirli savaşta hiç bir şeyin açık bir şekilde yapıldığı görülmemektedir.

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayında, bütün veriler Veliaht Prens Selman´ı ve arkasında olan ABD´NİN Silah Lobisini işaret etmektedir. Senaryonun da buna göre kurgulandığı görülmektedir.

 

 

 

Şu an ABD´Yİ idare eden Ulusalcı kanat olan Silah Lobisi bu algıdan ve tezgahtan kazançları;

  • Suudi Arabistan´ın kendi güdümlerinden çıkmadan, gerek ekonomik gerekse siyasi olarak istenen her şeyi rahatlıkla alabilecek pozisyona Suudi Arabistan´ın getirildiği,
  • Suudi Arabistan yalnızlaştırarak, yalnızca şu an ABD´Yİ yöneten Ulusalcı Silah Lobisine tam bağımlı bir konuma getirilmesi,
  • Suudi Arabistan´ın kaynaklarının ABD´NİN Ulusalcı kesim  tarafından tamamen kontrol altına alınması,
  • Bu olay ile ABD´NİN şu anda yanında görünen diğer Arap Ülkelerine de ciddi bir parmak sallama yani mesaj niteliği taşıması. ABD´Yİ yöneten Ulusalcı Silah Lobisinin güdümünden çıkmaları durumunda  başlarına gelebilecek olayları hatırlatma şeklinde bir parmak sallama olması. ABD olmazsa sizde Suudi Arabistan´ın durumuna düşersiniz mesajı çok etkileyicidir.
  • ABD´NİN şu anki yönetimi kendisini geri çekerek, İran´a karşı Suudi Arabistan´ı öne sürmek sureti ile bu iki ülkeyi çatıştırma noktasına kadar gidebilecek bir sürece sokmak istemesi. Tabi ki ABD için İsrail´in güvenliği en ön plandadır.
  • Güney sınırlarımızdaki terör örgütleri olan PKK ve PYD´NİN  Suudi Arabistan´a finanse ettirilerek, bu güçlerin ABD güdümünde İran ve Türkiye´ye karşı bölgede kullanılmak istenmesi,
  • Suudi Arabistan´ın petrol Şirketi Saudi Aramco´nun (Dünyanın en büyük petrol firması) idaresi konusunda ki bazı anlaşmazlıkların ABD´NİN Ulusalcı Silah Lobisi lehine giderilmesi,
  • Suudi Arabistan´ın ve Suudi Arabistan vatandaşlarının ABD içinde bulunan tasarruflarının ABD dışına çıkarılmasının önünün kesilmesi,
  •  ? Çöl Davosu? olarak adlandırılan toplantının, ABD dışında Batılı ülkelerinin gelmesinin önü kesilerek, ilgili toplantıda Enerji ile ilgili 56 milyar dolarlık 25 ?den fazla anlaşmanın çoğunun ABD şirketleri ile yapılmasının önünün açılmasının sağlanması. Bu suretle, ABD´NİN Suudi ekonomisinin önemli bir parçası olmaya devam edeceğini ortaya koyulması,
  • Globalci Para Lobisine´de dünyada sizlere hizmet eden hiç kimsenin güvende olmadığı mesajı da ağır basmakta olduğu görülmektedir.

 

ABD´DEKİ diğer Lobi, Globalci kanat olan Para Lobisi bu algıdan ve tezgahtan kazançları;

Globalci kesim olan Para Lobisi, Tump´tan evvel ABD´Yİ kesintisiz olarak 16 sene boyunca yönetmiştir. Tek dünya düzeninde de Dünyanın Globalleşmesini sağlamaya çalışarak  tek toplum, tek din, tek devlet ( Ulus devletlerin olmadığı ) yani illuminati felsefesinin arkasında toplumları dizayn etmeye çalışan güç olarak gözükmektedir.  

  • Suudi Arabistan´da pozisyonunu kaybetmiş olan bu kesim ortalığı karıştırarak tekrar pozisyona girmeyi düşündüğü görülmektedir.
  • Globalci kesimin her ülkede kendine bağlı güçleri olduğunu unutmak çok safça olur. Suudi Arabistan´da pozisyonunu kaybeden bu kesim kendi adamları olan Kaşıkçıyı yine kendilerine bağlı olan kişilerle gözden çıkardığı şeklinde olaya bakıldığı zaman.;
    • Bu hamle ile Suudi Arabistan yalnızlaştırılarak, Veliaht Prens  Selman´ın hedefe konulmuş olması,
    • Ayrıca ABD´Yİ şu an yöneten Ulusalcı kesim olan Silah Lobisinin en büyük destekçisi durumundaki Veliaht Prensin, Kral olmasının önünün kesilmek istenmesi,
    • Bu hamle ile Globalci Para Lobisi, Ulusalcı Silah Lobisinin bölgedeki durumunu ciddi şekilde sarstığı,
    • Bu suretle şu an ABD´Yİ yöneten Silah Lobisini algı politikası ve basın yolu ile şaibe altına soktukları görülmektedir.

 

Son bir kaç gün içinde ABD´NİN eski başkanlarından olan Globalci Para Lobisinin Başkanları Barack Obama ve Bill Clinton´ın evlerine patlayıcı madde gönderilmesinin ve bu bombaların etkisiz hale getirilmesinin tesadüf olduğunu düşünmemek gerekir.

Ayrıca ABD´NİN Pittsburgh şehrindeki sinagog saldırısında 11 kişinin ölmesinin yanında Para Lobisinin eyaletlerinden olan Kaliforniya´nın Riverside şehrindeki 7 kişinin vurulması da Silah Lobisinin Para Lobisine ?Yapmak istediğiniz oyunun farkındayız. Daha fazla ileriye gitmenizi ve cinayeti bizim üzerimize yıkmaya çalışmanızı tavsiye etmeyiz? şeklinde bir mesaj olduğu şeklinde algılanması daha mantıklıdır. Bu hamlelerin Ulusalcı Silah Lobisi tarafından Globalci Para Lobisine bir parmak  sallama olduğunu düşünmek daha doğru olacaktır.

 

ABD merkezli elektrikli otomobil üreticisi Tesla´nın Model 3 marka otomobillerinin üretimine ilişkin yatırımcıları yanılttığı şüphesiyle FBI tarafından soruşturulması da bu iki Lobi arasındaki sermaye grupları mücadelesini de açıkça ortaya koymaktadır.

 

Uzun zamandan beri ifade ettiğim üzere,  ABD´NİN iç savaş potansiyeli ve dağılma  potansiyeli taşıyan bir  konumda  olduğunu bu gelişmeler daha da kuvvetlendirmektedir. ABD´DE, Dünyanın çeşitli Ülkelerinde ve Ülkemizde ki yaşanan Lobiler arası güç savaşlarının yansımalarına bakıldığı zaman , Dünyadaki bu güç mücadelesinin nerelere doğru evirilebileceği ciddi şekilde düşündürücü olduğu kadarda  korkutucudur.

 

Dünyadaki güç savaşlarından dolayı oynanan satranç hamlelerinde iyi hamle yapmak gerekliliğinin artık çok daha önemli noktaya geldiğinin idrakinde olunması önemlidir.