Necmettin ÇUHADAROĞLU


HAYIR

HAYIR


 

HES yapalım hayır, Nükleer yapalım hayır, Kömür çıkaralım hayır. Tüm bunlara hayır da, bir gün doğal gazınız kesilse, elektrikler gitse, bu hizmeti veren hükümet aleyhine hemen propaganda yapmaya başlarız hükümet istifa diye değil mi?

Artvin´de 17 milyon Ton bakır var. Ne yapalım çıkarmayalım mı? Hani evvelden söylenen bir söz vardı ya su akar Türkler bakar diye. Şimdi akan suların önüne barajlar yapıldı. Kullandığınız elektrik nereden geliyor diye hiç düşünen var mı? 17 milyon ton yer altında mı dursun. Söyleyin ne yapalım. Yol yapma, köprü yapma, santral yapma, madeni çıkarma, sonunda hayat pahalı, işsizlik artıyor, Avrupa´da böyle değil, hayatında sen hiç Avrupa´da bir ülkeye gittin mi? Şunda hem fikir olabiliriz, işçi kardeşlerimizin sağlıklı çalışabilmesi için iş güvenliğinin arttırılması bu işin olmazsa olmazı olsun. Sonuna kadar evet, üç beş ağaç yüzünde gezi parkı eylemlerinde Alman İstihbarat örgütünün kadın militanını hatırlayın. Millet gaza getiren M16 nın elemanlarını hatırlayın.

Bir bardak suda fırtınalar kopartanların şimdi elleri kolları Artvin. O zaman hiçbir madeni çıkartmayalım olsun bitsin. Uyan Artvinli kardeşim uyanda bizi ne hale getirenlere bir ders ver. Korkma mübarek insan sende korkma ama devletin gel polisine askerine karşı çıkma. Artvinli olmayanlara sesleniyorum. Artvine değer verdiğiniz kadar başka şeylere o kadar değer veriyor musunuz? Hiç bir gün şehit ailesini ziyaret ettiniz mi? Ey çevreciler maaşlarınızı nerelerden aldığınız belli ellerin maaşlı maşası olmuşsunuz iddia edilen o.

Biraz utanın, yüzünüz kızarsın, birazda mütevazı olun herkes sizi ayakta alkışlasın. Gerçi sizin gibi çapulcuların mütevazılıkla pek alakası olmaz. O çok ayrı bir meziyet.

Günün kıssası; Bir adam kötü yoldan para kazanıp, bununla kendisine bir inek satın alır. Ancak bir süre sonra, yaptıklarından pişman olur. Günaha girdiğini düşünür ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için, ineği Hacı Bektaşi Veli´nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergâhlar aynı zamanda, fakirin fukaranın karnını doyuran, aşevi olarak hizmet veriyordu. Artık iyi bir insan olmak isteyen adam, içinde bulunduğu durumu, vicdan azabı ile Hacı Bektaşi Veli´ye anlatır ve ineği bağışlamak istediğini söyler.

 Hacı Bektaşi Veli,?Kirli işlerden kazanılmış parayla alınan bu inek helal değil? diyerek bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana´ya anlatır. Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder. İki farklı tavır karşısında şaşıran adam aynı şeyi Hacı Bektaşi Veli´ye de anlattığını ama onun ineği kabul etmediğini söyler ve Mevlana´ya bunun sebebini sorar.

 Hz. Mevlana Şöyle Konuşur:

?Biz bir karga isek Hacı Bektaşi Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz, ama o kabul etmeyebilir?

 Adam bu yanıta çok şaşırır. Kalkar Hacı Bektaşi dergâhına tekrar gider. Hacı Bektaşi Veli´ye durumu anlatır. Mevlana´nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip, bunun sebebini bir de Hacı Bektaşi Veli´ye sorar.

 Hacı Bektaşi Veli de Şöyle Cevap Verir:

?Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise, Mevlana´nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir, ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir?.