Necmettin ÇUHADAROĞLU


Hatıralar

Hatıralar


 

İsrail yayılmacı politikaları ile Ortadoğu´da hep çatışma konusu oluşturmuş saldırgan savaş politikaları ile adeta bu bölgeyi kan gölüne çevirmiştir. İsrail in aymazlığı ve tehditleri ise hala devam etmektedir. Yahudilikte esas kendilerini en üstün ırk olarak görmekte, değiştirilen Tevrat´a inanmakta ve Kuranı Kerim ve hak peygambere iman etmemektedirler. En belirgin özellikleri, menfaatçi, kindar ve ayrımcı karakter çizmektedirler. Yahudiler kurdukları gizli örgütler sayesinde ayakta durmaya ve ayak oyunları oynamaya devam etmekteler. Bilindiği gibi İttihat ve Terakkiciler 31 Mart baskını ile iktidarı ele geçirmişler Abdülhamit i de tahttan indirmişlerdi. Bundan öncesi 1897 yılının Ağustos ayında Teodor Helz liderliğinde toplanan 1. Ci Siyonist Kongrede Osmanlı İmparatorluğundan toprak talep edilmiş ve Osmanlı tarafından red cevabı ile karşılaşan Siyonistler burada Siyonist bir devleti kurmanın kararını almıştı.

Osmanlı onlar için en büyük engeldi. Neler yapmalılardı ki Osmanlıyı güçsüzleştirip istediklerini elde etmeli idiler. Hemen işe Osmanlıyı içten tahrip etme ile başladılar. Onlar için en büyük engel Osmanlı Gençleri idi ve onların genleri ile oynamak gerekiyordu. Hemen bir proje ile gençler çarpık bir batılılaşma ile kendi toplumuna ve devletine yabancılaştırıldı. İttihat ve Terakki Abdülhamit i tahtan indirmek için dört kişiyi mason locaları görevlendirdi. İçten içe nifak ve tefrika sokulmaya başlanmıştı Osmanlı topraklarının içerisine bu satılmış dört köpek ise İsrail in kurulmasında çok büyük emek sarf etmiştir. Bunlar İsrail in bayrağında bulunan iki çizgi ki Dicle´den Nil e İsrail emellerini anlatıp durmuşlardır. İşte bu tarihten itibaren yukarıda bahsettiğim, dört vatan haini, İspanyol katliamından kadırgalarla özel ekiplerle kurtarılarak İstanbul ve Selanik e getirilen Yahudiler Osmanlıda hahambaşı olarak görevlendirilmiş, Osmanlının zayıflamasından sonra da İttihatçılara destek vererek Osmanlının bölünmesini sağlamıştır.

Günümüz Türkiye´sinde ise kendi ulusal güvenlik enstitüsünü kurmuştur. İşin en ilginç yanı ne biliyor musunuz sevgili okurlarımız; bu kuruluş, Türkiye İsrail ilişkilerine olan katkılarından dolayı İslamcı iktidarın yıkılmasındaki rolü nedeniyle 28 Şubat darbesinin önde gelen ismi Orgeneral Çevik Bir´e ödül vermiş ve onu ödüllendirmiştir. Yani bu tür ödüllerle dışarıdaki ülkelerde kendine yakın olan kişilerin saygınlık ve popilarite kazanmasına yardımcı olmuştur. ABD devletinin uşaklığını yapan İsrail hala farklı kurum ve kuruluşlarla varlığını tüm Ortadoğu coğrafyasında sürdürmektedir tabi ki Dünyanın Jandarması rolünü üstlenen ABD nin sayesinde. Orada kaldığımız sürece yaşadıklarımızı zaman zaman aktarmaya çalışacağım. Kimler ağlama duvarına geldi? Ağlama duvarı ne anlama geliyor. Mescidi Aksa neden ve niçin bu kadar önemli. İki din arasında kalanlar, yaşantıları ve yaşanan zulümler. Sırası gelince anlatılacak çok konu var. En önemlisi yerlerdeki insanlar Türkiye´den Telaviv e neden hahambaşı ile görüşürler, icazetmi alırlar, ibadet mi yaparlar, yoksa dünyalıkları tamam da ahiret için din mi seçmektedirler. Müslüman olduğunu sandığımız Yahudiler. Daha neler neler. Gellim günün kıssasına; Kadı´nın biri fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde, güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek var. Kadı, fırıncıya ´Ben bunu aldım´ demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin sahibi gelmiş:

Hani bizim ördek? Fırıncı boynunu büküp: "Uçtu" deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış. Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak kadının karşısına çıkarmışlar. Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi: Bu adam ördeğimi hiç etti! diye şikayet etmiş. Kadı, fırıncıya sormuş: Ne yaptın bu adamın ördeğini? Fırıncı: "Uçtu" demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış: Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar "uçar" anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil! Diyerek fırıncının beraatine karar vermiş. Kadı gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikayetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla. Davacı: "Ne olacak?" diye sorunca kadı:  Şimdi, demiş. Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız. Tabii gayrimüslim şikayetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş. Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da kadı: Tamam! demiş. Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak! Böyle olunca fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi´ye: Senin şikayetin ne? Yahudi ellerini açmış: Ne diyeyim kadı efendi? demiş. Adaletinle bin yaşa sen, e mi?
Kalın sağlıcakla,