İtina ile dua siparişiniz alınır!
Evvelde itina ile perdeniz dikilir, böreğiniz yapılır, bayramlık tatlı siparişiniz alınır falan diye camekanlara yazılar yazılırdı.
Öyle değil mi?
Niye bir tuhaf oldunuz ki.
Ellerinde cep telefonları arkadaşlar kabe´de.
Ömürlerine ömür katmak için umredeler.
?´Yaptığın iyiliği ve gördüğün kötülüğü unut amma Allah´ı ve ölümü unutma sözünü unutarak, kabede bile reklam yapıyoruz. Evvelden umreye gidenler tüm mümin kardeşlerimiz için derdi. Şimdi arka fonda Kâbe elde isim listesi.
Gittiğiniz Kâbe, ümmeti Muhammedîn, paylaşmayın. Yeni moda sosyal medyada arka fonda Kâbe, ön fonda dua verenlerin yazdıkları kâğıtlar. Bak ben senin duanı Kâbe-i muazzama da okudum, dua ettim deniyor.
Yapmayın arkadaşlar.
İbadetinizi yapın.
Cep telefonu ile uğraşacağınıza ibadet edin. Af dileyin. Riya ve gösteriş yapmayın. Selfi çekinmeyin. Hayra vesile olun, sosyal medya denen çılgınlığı orada en azından bırakın.
Metin Sönmez abi yine kızacak, sana ne diyecek ammaaaa, işte kazın ayağı öyle değil.
Her şeyimizi paylaşıyoruz.
Yemeğimizi.
Düğünümüzü,
Davetimizi, iyi ya da kötü günlerimizin fotoğraflarını.
Yeni bir çılgınlığın peşinde insanoğlu.
Adamın anası ölüm döşeğinde selfi yapmış anam ölüyor diye. Be pezevenk, üç kulhü bir elham okuda anan belki düzelir. Selfinin sırası mı? Demezler mi adama?
Sosyal medya!!!
Ne diyelim Allah bizi ıslah etsin.
STK lar sabah kahvaltılarını paylaşıyor.
En son Sayın müftü, mazlumları pardon MAZLUMDER i ve gönüllü kültür teşekküllerini toplayıp sabah sabah ağanın kesesinden kahvaltı ısmarlayıp sonrasında üç beş kelam edelim bu kadar adam da burada toplanmışken diyor her halde ki, bir toplantı gerçekleştiriyor.
STK lara bak.
STK lara.
Mailler geliyor.
Ne kadar daire müdürü ararsanız, tanışma toplantısı düzenliyor: Gidin tanışma toplantısını bağlı bulunduğunuz kurumun yemekhanesinde yapın. Bilmem en iyi yer sayılacak kasaplarda yapmayın. Hem de kendi kesenizden yapın madem siz tanışacaksınız. Siz kendinizi anlatacaksınız değil mi?
Neyse bazen aklıma konu ile alakası olmasa da ?´ye kürküm ye´´ sözleri geliyor.
Birde Tevfik Fikret´ten Han-ı Yağma şiiri aklıma geliyor.
Neyse kötü kötü şeyleri aklıma getirmeyeyim. Bu memleketin hacısı da hocası da bacısı da, kocası da böyle diyor ya üstat. Biz öyle olanlardan olmayalım.
Eğer sahtekârlar dini kullanmışsa,
Yeni gelenler eskileri aratmışsa,
Yakalanan bu kadar uyuşturucuya rağmen ilimde uyuşturucu içenlerin tedavileri için tam teşekküllü bir merkez yoksa
Erciyes üniversitesi hematoloji servisine hastalar ambulans ile alınamıyorsa,
Güvenliğimizden sorumlu müdür telefonlara bakmıyor ve çıkmıyorsa,
Namaz vakitlerini cep telefonlarına indirenler ?´Mor beyinli oluyorsa´´,
Devletin kesesinde yemek yedirenler başarılarını arttırıyorsa,
Ne olmuş yani demek mi gerekiyor.
Yiyin yalın ayaklar yiyin demek geliyor insanın.
Neyse hep Ankara gelir böyle puslu havalarda isterseniz bu günde Ankara dörtlükleri ile bitirelim;
Aramıza girmiş dağlar, denizler
Gelemem diyorum öf öf, sen gel diyorsun
Kar yağmış yollara, örtülmüş izler
Bulamam diyorum öf öf...
Sen bul diyorsun
Sanma bu sevgimiz sence yaygara
Ne dertler bıraktın öf öf, hep sıra sıra
Sen yoksun ya böyle ıssız Ankara
Sensiz Ankara
Duramam diyorum öf öf...
Sen dur diyorsun
cem sarkisozlerimiz.net adrian
Kızıltuğ´um baharı mı, yazı mı
Hangi kalem yazmış öf öf, benim yazımı
Dert ortağım olan dertli sazımı
Çalamam diyorum öf öf
Sen çal diyorsun....