Necmettin ÇUHADAROĞLU


GÜNAH

GÜNAH


 

Neyin günah neyin sevap olduğunun bir birine karıştırıldığı bir dönemden geçiyoruz. Günah ama neye göre sevap ama neye göre daha onu bile çözemedik.

İnsanları anlamak mümkün değil? Dün kardeş oldukları ile şimdilerde küsler, dün aynı kaptan yemek yiyenler menfaatleri bitince ayrılmış durumdalar. Yavşaklık diz boyu. Menfaati bitenin dostluğu ve arkadaşlığı da bitiyor. Kurumlarda bulunan satılık adamlar dönekler ve dönmelerle uğraşmaya devam ediyoruz.

Neyi değiştireceksiniz, kafanızı mı? Yatırımlarınızı mı? İsminizi mi? Ya da neyinize güveniyorsunuz. Kaç yıllık deneyiminiz var. Müteahhitlikte, alt yapı ihalelerinde, bunları çok iyi etüd etme gerekir.  Kimin nasıl davranacağını bilmediği bir ortamda eski değerlerini hiçe sayarak bir toplantı düzenleniyor ve reklamcısından habercisine, müteahhidinden kameramanına kadar herkes orda. Ortada her şey ap açık. Gerçi ortadaki kuyundan yandan geçen kimse yok. Her kes aynı tas ile aynı hamamda yıkanmaya devam ediyor. Ne değişiklik yapacaksınız önce bunları bir bir açıklamanız gerekmez mi? Herkes sizin daha önceki yaptıklarınızı biliyor. Güneşi balçıkla sıvamaya devam edin.

Bu arada daha önceleri Boydakların kapılarından hiç eksik olmayanlar adamcağızı cezaevine uğrarken neredelerdi. Daha önceleri onun kabından yemek yiyen ve siftinenler vardı herkes bunu hatırlar, onlar nerede şimdi. Neredeler biliyor musunuz?  Yeni yalayacakları çanaklar peşindeler değil mi? Bunu herkes biliyor. Dün dündür bu gün bu gündür mantığı ile hareket ediyorlar. Ama keser sapını hiç unutmasınlar. Bir gün hesap dönecek. Daha suçluluğu kesin olmadan hüküm verenler bile var. Kurban derilerini eli ile topladığını Allah rızası için okul ve aş evleri yaptığına şahit olduğumuz sevgili Hacı Boydak, sana yapılanlar zulüm değil de ne? Suçun varsa adalet önünde hesap verecek kadar delikanlı bir insansın. Boş ve üzülme, Allah bize yeter.

Boydak ailesinin Kayseri ye yaptığı hizmetleri unutanlar utansın. Diyorum eğer ki suçları varsa adalet herkes için var. Suçun karşılığı ceza olmalı ama eğer suçsuzluğu da ispatlanırsa yazık olmaz mı bu aileye. Hacı Abi ye. Kun fe yekun. Allah ol der ve olur. Her şeyin hayırlısı derdin ya evet her şeyin hayırlısı olsun. Bu da geçer ya hu.

Hazreti Yusuf ?un duası duamız olsun inşallah. "Allahümmec´alnî min külli mâ ehemmenî ve karribnî min emri dünyaye ve emri ahiretî ferahan ve mahrecen verzuknî min haysü lâ yahtesibu veğfirlî zenbî ve sebbit recâî vaktehû ammen sivâke hatta lâ ercû ehaden ğayrake."

Bu duanı meali ise şöyledir:

"Allah´ım beni bütün üzüntülerimden kurtar dünya ve ahiretle ilgli işlerimde bana rahatlık ver ve çıkış yolu göster bana sayısız rızıklar ihsan eyle günahlarımı affet senden başka kimseye muhtaç olmayacak şekilde bana ihsan ve ikramlarda bulun."

Günün kıssası: Küçük bir kasabanın dört ayrı mahallesi varmış. Birinci mahallede Evet ama´lar yaşıyormuş. Evet ama´lar ne yapılması gerektiğini bildiklerini düşünürlermiş. Yapma zamanı geldiğinde ise "evet, ama" diye cevap verirlermiş. Cevapları hep yanlış olurmuş. Suçu başkalarına atmakta da ustaymışlar.

İkinci mahallede Yapıcam´lar yaşarmış. Ne yapacaklarını bilirlermiş. Kendilerini yapacakları şeye adım adım hazırlarlarmış, ama yapacakları sırada şanslarını kaçırdıklarının farkına varırlarmış. Bu mahallede insanların dizleri dövülmekten yara bere içindeymiş. Yaşamı ertelememek için verdikleri kararı bile ertelerlermiş. Üçüncü mahallede yaşayan Keşkeci´lerin, hayatı algılama güçleri mükemmelmiş. Neyin yapılması gerektiğini daima en isabetli (bilgi yelpazesi.net) şekilde bilirlermiş ama, her şey olup bittikten sonra. Keşke´cilerin de başları kanarmış hep, duvarlara vurmaktan! Kasabanın en yeşil bölgesinde, en güzel evlerin olduğu mahallede ise İyiki yaptım´lar otururmuş. Keşkeci´ler bu mahallede yürüyüşe çıkar, etrafa hayranlıkla bakarlarmış. Yapıcam´lar Keşkeci´lerle birlikte bu mahallede yürüyüşe çıkmak ister ama bir türlü fırsat bulamazlarmış. Evet ama´lar ise mahallenin güzelliğini görmek yerine, ağaçların gölgelerinin yeterince geniş olmadığından, güneşin daha erken saatte doğması gerektiğinden şikayet ederlermiş. İyiki yaptım mahallesindeki insanların kusuru da, beyinlerinde mazeret üretme merkezlerinin olmayışıymış!.

 

Kalın sağlıcakla,