Necmettin ÇUHADAROĞLU


GERÇEK

GERÇEK


 

İşin aslı aslında utanabilmek. Utanmayı şiar edinebilmek.

Utanmadan bize ahlak dersi vermeye çalışan Almanlara bakın hele. Siz önce tarihte yaptıklarınıza bir bakın. Okuduğunuz şiirle mi adam olacağınızı zannediyorsun eyyyy alman. Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret  etmek senin haddine mi?

Alman ZDF kanalı da buna destek veriyor. Tabi ki medya savaşlarında hak ettiği yeri alma savaşı içerisinde giren bir kanal. Ama nafile ve boş işlerle uğraşıyorlar. İkiyüzlü Almanya Türkiye´deki yatırımlardan rahatsız olduğu için böyle davranıyor. Üçüncü havaalanı bitince Almanlarında havası bitecek. Birazda karın ağrıları da ondan.

21 Ağustos 2015 te Almanyanın Türkiyeyi dinlediği iddialarını içeren yaklaşık 200 belgeyi ABD ye Alman Gizli servisi (BND) çalışanı vermedi mi? Gezi olaylarında gazeteci kimliği ile göstericilerin ne yapması gerektiği konuda bilgiler veren ve bu olayları körükleyen alman istihbaratçılar değilmiy di?

İşte gerçek bu. İlerleyen ve Ortadoğu´da oyun kurucu rolü üstlenmeye çalışan bir Türkiye´yi bölgede istemeyen güçler kendi hainlikleri yetmiyor gibi içimizden de vatanına memleketine hainlik yapacak namussuzları seçiyor.

Hz. Ali Efendimiz bir sözünde diyor ki; her şeyi af edin ama vatanına ihanet edenleri af etmeyin diyor.

Ayetlerde açıkça ?vatan hainliği? kavramı geçmemektedir. Ancak meşru devlet düzenine karşı gelen, yol kesen, terör estiren, emniyeti ihlal eden, kamu düzenini bozan, fitne fesat çıkarmak için silahlı örgüt kuran ve silahlı eylem yapanların Kur´an´da -özet halde- söz konusu edildiğini değişik ayetlerden anlamak mümkündür:

?Allah ve Resûlüne karşı savaşan ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri ya asılmaları yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu onların dünyada çekecekleri rezilliktir, âhirette ise onlara büyük bir azap vardır.? (Maide, 5/33)

Gelelim yerel konuya, Kayseri deki basın mensubu arkadaşlarımız Çanakkale için aileleri ile birlikte gezmeye gittiler. Üç günde olsa. Hepsi de hak ediyorlar. Ama kimin götürdüğü konusunda spekülasyonlar mevcut. Herkes farklı şeyler söylüyor. Belediyelerimizin belki de iyi niyeti olabilir ama sokak çokta iyi niyetli konuşmuyor. Keşke gazeteciler olarak kendi bütçemizi oluştura bilsek. Kendi kaynaklarımızla biz bize gidebilsek. Sadece gazetecilerin oluşturdu birliktelikle ne dersiniz? Üyelerimizden her ay düzenli aidat alınabilir. Kendi kendimize çözüm üretsekte el âleme laf düşürmesek. Gazetecilik hep ikinci planda kalmasa. Asıl derdimiz kendi içimizde. Onu çözsek. Daha iyi olmaz mı? Kendi ayaklarımız üzerinde durabilsek, yalan yanlış bilgilerin oluşmasına engel olsak.

Ne güzel olurdu değil mi?

Kalın Sağlıcakla.