Yalçın ARAL


G-20 ZİRVESİ VE ÇIKTILARI

Japonya´nın ev sahipliğinde, Osaka kentinde 28 ? 29 Haziran tarihileri arasında 14´cüsü yapılan G20 Liderler Zirvesinde, Liderler arası yapılan görüşmeler ve yapılan basın toplantılarında başta Türkiye olmak üzere söylenenleri bir inceleyelim.


Japonya´nın ev sahipliğinde, Osaka kentinde 28 ? 29 Haziran  tarihileri arasında 14´cüsü yapılan G20 Liderler Zirvesinde, Liderler arası yapılan görüşmeler ve yapılan basın toplantılarında başta Türkiye olmak üzere söylenenleri bir inceleyelim.

G20 Dünyanın en büyük ekonomilerini bir araya getiren bir oluşumdur. G20´ye üye ülkeler arasında Türkiye´de yer almaktadır.

G20, 19 bağımsız ülke ve Avrupa Birliği Komisyonu  olmak üzere toplam 20 temsilciden oluşmaktadır.

G20 üyeleri (harf sırasına göre)  ; * Almanya, * ABD, * Arjantin, * Avrupa Birliği Komisyonu, * Avustralya, * Brezilya, * Britanya, * Çin, * Endonezya, * Fransa,         * Güney Afrika, * Güney Kore, * Hindistan, * İtalya, * Japonya, * Kanada,                     * Meksika, * Rusya,  * Suudi Arabistan , * Türkiye´dir.

Japonya´da yapılan son zirvede öne çıkan Ülkelerin ABD, Çin, Rusya ve Türkiye olduğu  ve konularında;  Dünya´daki Ticaret savaşları,  İran,Körfez gerginliği ve bunun yanında Türkiye´yi de ilgilendiren Doğu Akdeniz gerginliği, ABD ? RUSYA ve Türkiye ile ilgili S-400 , F-35 konuları olduğu görülmektedir.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron ile bir araya gelerek 1 saat basına kapalı olarak görüşme yaptı. Görüşmede Türk tarafından ilgili bakanlarda hazır bulundu.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Fransa lideri Macron´a Doğu Akdeniz´de yükselen gerilimle ilgili şunları söylediğini ifade etti.

?İkili görüşmede kendisine bizzat söyledim; ?Bak? dedim. Kıbrıs meselesinde sen bir defa konuşamazsın. Senin Kıbrıs´la yakından uzaktan alakan yok. Burada ben konuşurum, Yunanistan konuşur, İngiltere konuşur, AB konuşur ama sen konuşamazsın?

 

Rusya Devlet Başkanı Putin ile ABD Başkanı Trump görüşmesinde,;

Uluslararası ilişkiler,

Suriye ve İblib´de ki durum,

Silahsızlanma  konusu,

Stratejik istikrara yönelik konuların,

iki lider arasında  ele alındığı açıklandı.

 

İngiltere Başbakanı Theresa May ve Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin´in görüşmesinin soğuk bir hava içinde geçtiğinin gözlemlendiği belirtilmektedir.

 

Bu görüşmede May´in Putin´e

Rusya´nın düşmanca müdahalelerini,

Dezenformasyon ve siber saldırılar dahil İngiltere ve müttefiklerini tehdit eden sorumsuz ve istikrarı bozucu faaliyetlerini durdurana kadar iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşemeyeceğini ifade ettiğini İngiliz Başbakanlığından yapılan açıklamada belirtildi.

 

Çin Lideri Şi Jinping ile ABD Başkanı Trump´ın görüşmesinde;

Ticaret savaşında olan ülkelerin bir ticaret anlaşması için tekrar masaya oturacağını ve böylelikle ABD ile Çin arasındaki ticaret anlaşması ile ilgili kesilen görüşmelere tekrar başlanması kararı alındığı açıklandı.

Ayrıca ABD Başkanı Trump, daha önce tehdit ettiği gibi Çin´den gelen 300 milyar dolar değerindeki ürünlere ek vergi tarifesi uygulamayacağını da açıkladı.

Trump ayrıca ülkesinin kara listeye aldığı Çinli teknoloji devi Huawei´ye ABD´nin tekrar ürün satabileceğini bildirdi.

 

ABD Başkanı Trump G20 zirvesinden sonra  Güney Kore´ye geçerek oradan da Kuzey ile Güney Kore arasındaki silahsızlandırılmış bölgede Kuzey Kore Lideri  Kİm Jong Un ile bir araya geldi. Trump böylelikle sınırın Kuzey  tarafına geçerek  Kuzey Kore toprağına adım atan ilk ABD Başkanı oldu.

 

Gerek Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan gerekse ABD Başkanı Trump ABD ile Türkiye ilişkilerine ait söylediklerini iyi analiz etmek gerekir.

 

Sayın Başkan Erdoğan;

S-400´ler teslimat sürecindedir. Böyle bir sözleşmeyi inkar etmemiz Türkiye gibi bir devlete yakışmaz. Bu iş bitti . Biz Amerika´yla PATRİOT almak için Obama döneminde adım atmıştık, Kongre´nin müsaade etmediğini söyleyerek, satışı gerçekleştirmediler. En uygun şartlarda bunu Rusya´dan aldık. Yaptırımlar konusunda Trump basın toplantısında da açıklama getirdi, böyle bir şeyin olmayacağını kendisinden dinlemiş olduk.

F-35 konusunda, 1 milyar 400 milyon dolar ABD´ye ödememiz var. Burada biz bir pazar değiliz, ortak üreticiyiz. 4 tane uçak teslim edildi, toplamda 116 uçak alacağımız var. Ödemeler yapılır, beklenti içindeyiz. Altta birilerinin yaptığı açıklamalarla hiç örtüşmüyor. Bizim ikili ilişkilerimizi bozmayacağını düşünüyoruz.

Amerika firması olan Lockheed Martin´den 100 adet Boeing uçağı alıyoruz. Yani serbest piyasa ekonomisinin olmuş olduğu bir dünyada bunları bir defa birbirine karıştırmayacağız ve adımlarımızı da buna göre atacağız. Bunun yanında da şu gerçeği özellikle vurgulamamız lazım, o da şudur; biz ABD ile stratejik ortağız. Stratejik ortak olarak da, bizim atacağımız bu adımlarda Türkiye´nin egemenlik haklarına birilerinin müdahale etme gibi bir yetkisi de yoktur ,bunu da herkesin bilmesi lazım.

Kaşıkçı cinayeti konusunda ABD de BM de bu işin peşinde. Yapanın yanına kar kalmayacak.

Basın toplantısında, ABD´den yaptırım olmayacağına dair Trump´ın %100 bir ifade kullanıp kullanmadığı sorusuna da ? İki stratejik ortak arasında söz konusu değildir, olamaz diye düşünüyorum.?

S-400´leri nereye konuşlandıracaksınız? Sorusuna da ?Doğmamış çocuğa don biçilmez. ?

 

Şekilde açıklamalarda bulundu.

 

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan´ın, anlaşmalar çerçevesinde ticareti yapılan ve ödemesi anlaşmalar çerçevesinde yerine getirilen bir konuda üretilen malın verilmemesi diye bir şeyin söz konusu olmaması gerekliliğini ve böyle bir tasarrufun da hak gaspının ötesinde başka şeyleri de ifade ettiğini belirterek anlaşmalar çerçevesinde parası ödenen bir şeyin verilmemesinin düşünülemeyeceği şeklindeki beyanatlarında atlanmaması gerekir. Ayrıca Lockheed Martin´den alınan 100 adet Boeing uçağının da burada Sayın Başkan tarafından telaffuz edilmesinin tesadüf olduğunun da düşünülmemesi gerekir.  Her şeyin bir karşılığı olduğunun da atlanmaması gerekir.

 

ABD Başkanı Trump´ta;

 

S-400´ler ile ilgili, ABD yasama organı olan Kongre´nin ?S-400 alınırsa yaptırım uygulanmalı? duruşuna karşı daha yumuşak bir tutum sergilediği görülmektedir.

Barack Obama hükümetinin Türkiye´ye adil davranmadığını,

?Karışık bir konu. Farklı çözümler arıyoruz. Hiç şüphesiz ki bu bir problem? olduğu şeklindeki açıklamalarında görülmektedir.

 Erdoğan Patriot´ları almak istedi ama Başkan Obama´nın grubu hayır dedi. Erdoğan talep etmeye, onlar da hayır demeye devam etti. Savunma için ihtiyacı vardı ama alamadı. O da gitti Rusya´yla anlaşıp S-400 almaya karar verdi çünkü Obama hükümeti almasına izin vermiyordu.  O da gitti bizimki kadar iyi olmadığını düşündüğüm S-400´leri aldı. Çok para verdi. Yapabileceği hiç bir şey yoktu.? ifadelerini kullandı.

Trump, F-35 savaş uçaklarını da Türkiye´nin daha önceden satın aldığını hatırlatarak, teslim edilmemesinin ?karışık bir durum? ve ? Açıkçası bu Erdoğan´ın suçu değil? şeklinde bir açıklama yaptı. 

?Türkiye parasını ödediği F-35´leri teslimatını istiyor.? dedi.

 

ABD Başkanı Trump G20 zirvesindeki basın toplantısında ayrıca şunları belirtti;

 

?Türkiye ile çok iyi anlaşıyoruz. Patroit hava savunma füzesi almak istediler ancak Başkan Obama ?Hayır? dedi. Sonrasında Rusya´ya gittiler, S-400 için. Çok para verip, aldılar. Türkiye, 100 tane F-35 satın aldı. Türkiye´ye adil davranılmadı. Tamamen berbat bir durum, karmaşık bir durum. Erdoğan´ın hatası değil. Farklı çözümler arıyoruz. Türkiye´ye karşı Adil olmak zorundasınız. Donald Trump Türkiye´yi seviyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, benim bakış açımdan çok çetin biri? şeklinde ifadeler kullandı.

 

Ayrıca Trump Türkiye´nin daveti ile ilgili ? Evet, beni davet etmişlerdi, Türkiye´ye gideceğim, herhangi bir tarih şu anda mevcut değil.? şeklinde cevap verdi.

 

Trump´ın ?Türkiye parasını ödediği F-35´lerin teslimatını istiyor!? şeklindeki beyanının ABD içindeki bir çok yere mesaj olarak algılanması gerekmektedir.

 

Tabiki G20 zirvesindeki görüşmelerden sonraki söylemlere bakarak durum değerlendirmesi yapmanın doğru olmadığı da bir gerçektir.

Trump´ın Türkiye´ye ve Sayın Erdoğan ile ilgili söylemlerinden sonra ABD içindeki ve dünyada kendine karşı olan lobilerin hamlelerinin beklenmesi gerekliliği önemlidir. Bu hamleler şimdiki ABD´yi yöneten Ulusalcı Silah Lobisi içindeki Türkiye düşmanları ile Ulusalcı Silah Lobisine karşı olan  Globalci Para Lobisinin hamlelerini iyi okumak gerekir.

 

İlk hamle Washington Post gazetesinden geldi. ABD´deki PKK´nın beş kurucusundan biri olan ve ABD yönetiminin başına ödül koyduğu ve kırmızı bültenle aranan Cemil Bayık adındaki teröriste sayfasını açarak makalesini yayınlaması Trump´ın Türkiye´ye yönelik söylemlerinden sonra olması çok düşündürücüdür! ABD´de yayımlanan Washington Post gazetesinde ki bu makale ile Trump üzerinden Türkiye´ye karşı hamlelerin başladığı görülmektedir. Türkiye ile şu an ABD´yi idare eden güç olan Ulusalcı Silah Lobisi ile arasının açılması hamlesi olarak bu hamlenin görülmesi gerekmektedir.

 

PKK´nın sözcülerinden ve Kırmızı bültenle aranan bir teröristin makalesinin bir ABD gazetesinde yayınlaması! ABD´nin PKK´YI terör listesinde saymasına, kırmızı bültenle aranmasına ve bunun yanında ABD tarafından başına ödül konulmasına rağmen bu makalenin Washington Post gazetesinde yayınlanması karşı cephenin de uyumadığını tescil etmektedir. Türkiye´nin ne kadar önemli jeoekonomik ve jeopolitik bir konumda olduğunu da ayrıca teyit etmektedir. 

 

Bunun yanında Birleşmiş Milletlerde sözde çocuk savaşçıların ortadan kaldırılması ile ilgili Kırmızı Bültenle aranan YPG/PKK üyesi terörist Mazlum Abdi´nin İsviçre´deki Birleşmiş Milletler binasına gelerek, boy boy resim vermesi  ve BM içindeki İlgili Kurum ve Ülkelerin haberi olmadan BM yetkilisinin PKK teröristiyle metin imzalayarak poz vermesi,  yapılan açıklamada ? Birleşmiş Milletler ve Suriye Demokratik Güçleri arasındaki aylarca süren istişareler sonucu imzalandığı ? şeklindeki ifadeleri! Trump´ın G20 zirvesinde Türkiye´ye karşı yaptığı söylemlere karşı olan odakların hamlesi olarak algılamak gerekmektedir. Birleşmiş Milletler ABD güdümünde olan bir kuruluş olduğunun da atlanmaması gerekir.

Kırmızı bülten ile aranan bir teröristin İsviçre´ye elini kolunu sallaya sallaya girerek gezmesi sonradan da Birleşmiş Milletler binasına girerek sözleşme imzalaması Türkiye üzerinde oynanmak istenen oyunların büyüklüğünü de göstermektedir. Bu hamlelere karşı Sayın Cumhurbaşkanımız gereken tepkiyi göstererek bu işin takipçisi olacağını da belirtmiştir.

Tabi ki bu iki hamlenin çıktısı,  şu an ABD´yi yöneten Ulusalcı kesim olan Silah Lobisi ile Türkiye´nin arasının açılmasını sağlamak üzerine olmakla beraber Trump´a da bir parmak sallama olarak da algılana bilinir. 

 

Trump´ın G20 zirvesinde Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ile ilgili yaptığı açıklamalardan;

ABD´nin Ulusalcı kesim olan Silah Lobisinin (Pentagon´un ) Türkiye´yi kaybetmek istemediğini göstermektedir.

Bundan evvelki ABD´yi yöneten Silah Lobisinin hamleleri şu anki ABD´yi Türkiye´den uzaklaştırarak, Para Lobisinin kucağına itmekte olduğunu göstermekte idi!

ABD Başkanı Trump´ın gerek görüşmelerde ve basın toplantısında F-35 teslimatları için belirtiği sözler ABD´yi tamamen bağlamaktadır. Trump´ın söyleminde eğer anlaşma yapılmışsa ve paralar anlaşmaya göre zamanında ödeniyorsa, bunun karşılığı mal verilmiyorsa bundan sonra kimse ticari olarak ABD´ye güvenmez mesajını açık bir şekilde Türkiye üzerinden mücadele ettiği karşı guruplara ve Dünya´ya vererek iş adamlığı sıfatını ortaya koymuştur.

Böyle bir hamlenin adının da ticari terör olduğunu da dolaylı olarak belirtmek istemiştir.

 

Bu doğrultuda gerek Silah Lobisi veya Para Lobisini temsil edenlerin ABD´nin menfaati doğrultusunda hareket etmesi gerekliliğini vurgulamış olan Trump bunun dışında yapılacak bir uygulamanın ABD için felaket olabileceğini de dolaylı olarak belirtmiştir.

 

Obama döneminde ABD´yi idare eden kuvvetin Globalci Para Lobisi olduğu gerçeği çerçevesinde, Patriot  Hava Savunma Füze Sisteminin Türkiye´ye verilmek istenmemesinin nedenleri olarak;

Türkiye nasıl olsa içeriden ve dışarıdan yapılacak baskılar neticesi böyle bir sistemi müttefiki olmayan bir devletten teslim alamayacağı,

Türkiye´nin Doğu Akdeniz´deki enerji kaynakları konusunda hava savunma sistemlerine kavuşmaması gerekliliği,

Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında bu sistemlerin Türkiye´de olmaması gerekliliği,

O zaman ABD´yi kontrol ve idare eden Globalci Para Lobisi olan gücün, rakibi olan Silah Lobisi´nin Türkiye ile yakınlaşmasının önünü kesmenin yanında iş alarak para kazanmaması gerekliliği üzerinden durumları değerlendirilmiş olduğu görülmektedir.

 

ABD destekli 15 Temmuz darbe girişimini de ayrıca bu çerçeveden değerlendirmekte de fayda vardır.

 

Trump´ın Erdoğan ile gerçekleştirdiği görüşmenin basına açık kısmında söyledikleriyle Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamadaki çelişki dikkat çekmektedir. Beyaz Saray açıklamasında ABD liderinin Ankara´nın S-400 alımı ile ilgili ?endişelerini? dile getirdiği ifade edilmektedir.

 

Bu doğrultuda, Sayın Putin çok zeki birisi olmasının yanında, iş hayatındaki başarısını öngörülemez olmasına bağlamaktadır. Senelerdir bu şekilde başarı elde etmiş birisinin bu tarzından vazgeçmesi düşünülemez. Zaten iç siyasette ve hem kendi Lobisine hem de mücadele ettiği Lobiye karşı bu öngörülemezlik çerçevesinde hareket ettiğinin de atlanmaması gerekir!

Bu veriler çerçevesinde, ABD´deki dengelerin S-400´lerin Türkiye´ye konuşlanmasından sonra  ABD tarafından yaptırımların olup olmayacağı veya olayların nereye doğru evirile bileceği şimdiden kestirile bilinmesinin çok zor olduğu da ortadadır.

 

Eğer ABD´yi yöneten Ulusalcı Silah Lobisi Türkiye´yi kaybetmek istemiyorsa Türkiye´ye karşı bundan sonraki hamlelerine çok dikkat etmesi gerekmektedir.

Trump´ın söylediği gibi ? Türkiye´ye karşı Adil olmak zorundasınız!? ifadesinin çok şey ifade ettiğinin atlanmaması gerekir. Trump tarafından söylenen bu söylemin, ABD içindeki Türkiye düşmanlarına ve iktidara gelmek  için ABD´yi her yönden zor duruma düşürmek isteyenlere verilmek istenen bir mesaj olarak algılanması gerekir. Zaten şu an ABD´nin seçim atmosferine girmekte olduğu görülmektedir. ABD, şimdiye kadar dünyanın abisi benim diyerek, ?Ben ne söylersem o odur!? felsefesinden , eğer ABD´yi şu an yöneten Ulusalcı kanat olan Silah Lobisi Türkiye´yi ve Doğu Akdeniz´i kaybetmek istemiyorsa ve Yeni dünya düzeninde de var olmak istiyorsa Türkiye´ye karşı bu felsefesinden vazgeçmesi gerekmektedir. Bunun yanında Yeni Dünya düzeninde diğer Ülkeleri de yanında görmek istiyorsa bu felsefesini esnekleştirmek ve her ülkeye dengeli ve adil davranmak zorunda olduğunu da bilmesi gerekmektedir. Yoksa, ABD´nin uygulamak istediği bu stratejiye devam etmesi ABD´yi tarihin karanlık sayfalarına gömmeye yetecektir.

 

S-400´ler çok yakın zamanda Türkiye´ye konuşlanacak ve ABD´NİN de neler yapacağı ve olayların nereye doğru evirileceği de görülecektir. Türkiye ve Türkler kendilerine yapılan kötülükleri ve haksızlıkları hiç bir zaman unutmaz! Bir tarafa not eder! Türkiye´nin, her şeyin yeri ve zamanı vardır felsefesi ile hamle yaparak hareket ettiğinin de atlanmaması gerekir. Türkiye´nin bağımsız bir devlet olduğunun hiç bir zaman unutulmaması da gerekmektedir.

 

İngiltere kabinesinde Bahriye Nazırlığı yaptığı sıralarda 1916 yılında Türklere karşı Gelibolu yenilgisini yaşayan ve 2. Dünya Savaşı döneminde İngiltere´nin Başbakanı olan Winston Churchill´in Türklere yönelik vasiyetinin hiç bir zaman hafızalarımızdan çıkarmamak gerekmektedir.

 

Evvelden de belirtiğim ilgili vasiyeti tekrar hatırlamakta fayda vardır.

 

?Türkiye Batı´nın emrinde ve hizmetinde olarak Batı´nın tayin ettiği gücü aşmamalı.

Zayıflayınca desteklenmeli.

Varsayalım gücü aşırı artarsa Orta Doğu´da, Balkanlar´da ve de Kafkasya´da Osmanlının boşluğunu doldurmaya asla müsaade edilmemelidir.

Türkiye´nin aşırı güçlenmesini önlemek için her çareye başvurulmalıdır.

Bu işte Batı sahnede yer almamalıdır.

Milli ve manevi değerlerden koparılarak Batı kültür potasında eriyen aydınlar ve sanatçılar yaratılmalı,

Etnik ve mezhep kışkırtmaları, ideolojik ve iktidar kavgaları ile Türkiye´nin aşırı gücü çökertilmelidir.

Hatta aşırı gücün ortadan kalkması için iç savaş ya da komşularıyla savaşa bile gidebilmesinin sağlanması,

Yeter ki Türkiye Batı´ya hiçbir konuda rakip olmasın!?

 

Bu vasiyetten çıkan sonuçta;? Batıda ki Türkiye düşmanlarının ve içimizde ki uzantılarının senelerdir devam eden bu zihniyetlerini çok iyi bilerek, 82 milyonun tek vücut olarak hareket etmesi çok önemlidir.?