Metin SÖNMEZ


DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUM!

İstanbul Beşiktaş Vodafone Arena Stadı yakınlarında patlayan bomba ile sarsılan, savrulan, kahrolası bir günün ardından futbol yazmak zor?


 Hainliğin, alçaklığın, puştluğun her türüyle ülkeyi sarsma çabasına karşın, hayat devam etti, futbola ara verilmedi. İşte bu koşullar altında başlayan Konyaspor-Kayserispor mücadelesi de vasatın altında kaldı. Avrupa ile vedalaşan ama Lig´de iyi performans gösteren Konya takımı, dün akşam resmen evde yoktu.

  Yeşil-Beyazlılar o kadar kötüydü ki, futbolcular çimler birazcık uzun olsa, altına saklanacaktı. Tüm aksamı arıza veren rakibe karşı Kayserispor ne yaptı peki, sallandı durdu! Hepsi o. Temposuz, zevksiz mücadelede, Kayserili Ali Çamdalı´nın duran topa uzattığı kafasından seken topa zamanla hatasıyla çıkan Ali Ahamada, ?Eyvah? dedi ama iş işten geçti. Zira yardımcı hakem golü verdi, Fırat Aydınus da bu karara uydu.

  Yürüyerek geçilen ve saçma sapan bir golle devreye yenik giden Kayserispor, dönüşte daha iyi sinyaller verdi. Topa hakim oldu, rakibi yarı alanına kapattı ve üstünlük sağladı ama tüm bunlar gol getirmedi. Şunu da söyleyelim; evet Kayserispor dün bir kez daha kaybetti. Ancak her şeye karşın Hakan Kutlu dönemine göre bu takımın daha iyi seviyede olduğunu gördük. Elbette Ertuğrul Seçme´nin elinde sihirli değnek yok bunu biliyoruz. Ancak hücumda bu kadar kısır döngünün içine girilmişken, bu maçta 4-3-2-1 yerine, 4-4-2 tercih edilebilir miydi? Soru bu?

  Merkez santrfor olarak Welliton-Umut ikilisi haftalardır süren derde derman olur muydu, bunun üzerinde düşünmeye değer. Artık, Lig´de ilk yarının son haftalarına gelmişken, Kayserispor´un bulunduğu yer ve galibiyetsiz günler serisinin sürekli uzaması tabii ki sinirleri geriyor.

  Her neyse? Futbol adına söylenecek çok fazla şeyin olmadığı bir 90 dakika geride kaldı. Şimdi sırada Adana deplasmanı var. Doğrusu, bu karşılaşma, bir anlamda olmak ya da olmamak anlamı taşıyor.

  Tek çıkış yolu, Lig´in en zayıf halkasına karşı kazanmak. Gerisini düşünmek bile istemiyorum.