Yalçın ARAL


DÜNYADAKİ GÜÇ SAVAŞLARI VE TÜRKİYE´YE YANSIMALARI (2)

Geçen yazımda belirttiğim üzere, Türkiye de olan her türlü olumsuz olayları ve siyasi söylemleri, çekişmeleri yalnızca Türkiye üzerinden okumaya kalkışılmasının doğru bir yaklaşım olmadığını belirtmiştim.


 

 

Geçen yazımda belirttiğim üzere,  Türkiye de olan her türlü olumsuz olayları ve siyasi söylemleri, çekişmeleri  yalnızca Türkiye üzerinden okumaya kalkışılmasının doğru bir yaklaşım olmadığını belirtmiştim.

Dünyadaki güç savaşlarını, bunların kendi aralarındaki mücadelelerini bilmeden ve Türkiye´ye yansımalarının neler olduğunu analiz etmeden Türkiye´de neler olduğunu ve Türkiye´ye bu güçlerin neler yapmak ve Türkiye´yi ne yöne çekmek istediklerini anlaya bilmenin imkanı olmadığını belirtmiştim.

 

Bu doğrultuda;

ABD´DE iki güç bulunduğunu,

Birincisinin, PARA Lobisi, Global Çete , para ile dünyayı kontrolleri altında tutmak isteyen güç.

İkincisinin, SİLAH Lobisi, Ulusalcı, Evanjelist ve Haçlı zihniyetine sahip güç. Silah ile dünyayı kontrolleri altına almak isteyen güç. 

Bu iki güç arasındaki mücadele ve diğer memleketlerin bu mücadeledeki durduğu noktalar YENİ DÜNYA DÜZENİNDEKİ mücadelenin boyutunun çok büyük olduğunu göstermektedir. Bu mücadelenin her iki taraf için de, var olma ve gerçek bir yaşama mücadelesi olduğunun bilinmesi gerekir.

 

Bu iki güç Trump´tan evvel müşterek çalışmakta idiler. Beraber çalıştıkları zamanlarda direksiyonun başında PARA Lobisi bulunmakta idi. Arka koltukta bulunan SİLAH Lobiside, Pentagon ve NATO kanalı ile PARA Lobisinin tetikçiliğini yapmaktaydı. Beraber oldukları zamanlarda ABD gizli servisi CIA ile İngiliz gizli servisi MI6 müşterek çalışmaktaydılar.     

Trump´un ABD Başkanı seçilmesi ile, direksiyona da SİLAH Lobisinin geçmesi neticesinde şimdi bu iki güç, yani bu iki istihbarat servisi kardeş düşmanları oynamaya başlamışlardır.  

 

Bu iki gücün, yani PARA ile SİLAH üzerinden YENİ DÜNYA DÜZENİNİN hakimiyeti için  yürütülen mücadele, bu güçleri temsil eden ülkelerde de ciddi boyutlara ulaştığını ve bundan sonrada mücadelenin daha da tırmanacağını ifade etmiştim. Ayrıca bu örtülü savaşın ABD  (SİLAH LOBİSİ) ile İNGİLTERE (PARA LOBİSİ) arasında, yani iki eski dost arasında olduğunu da belirtmiştim.

 

Son ABD ile yaşanmakta olan Diplomatik (VİZE) krizi bu açıdan ve aşağıda ki söylemlere göre değerlendirmeye alınması daha sağlıklı bir analiz neticesi verebilir.  

 

ABD´NİN Türkiye Büyükelçisi John Bass´ın ABD adına yaptığı açıklamalarında; Bundan sonra ABD´NİN Türkiye´den vize işlemlerini askıya aldığını bunun gerekçesi olarak da; Herhangi bir diplomatik dokunulmazlığı olmayan, normal bir Türk vatandaşı olan ve ABD konsolosluğunda çalışan elemanlarının FETÖ Terör örgütüne yönelik Operasyonda tutuklanmasını göstermektedir.

ABD adına yapılan bu açıklama karşılığı Türkiye´de diplomatik olarak aynı şekilde ABD´YE karşılık  vermiştir. Bu da Türkiye´nin en doğal hakkı olarak da Türkiye gereğini yapmıştır.

Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımızın son yurt dışı seyahatinde bu konu ile ilgili açıklamalarında, ABD Büyükelçisi John Bass´ın kendi inisiyatifini kullanarak bu hamleyi yapmış olabileceğini belirtmiştir. Bunun karşılığında ABD Dış İşleri Bakanlığı bir gün sonra yaptığı açıklamada, bu kararın Beyaz Saray ve Dış İşlerinin bilgi ve onayı ile oluştuğunu belirtmiştir.

Ayrıca, John Bass´da sonraki açılamalarında bu kararın ABD´DEN geldiğini belirtmiştir. Ayrıca John Bass ? ABD sayesinde artık Türkiye´de bombaların patlamadığını? belirtmiştir.

Daha sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın Valiler ile yapmış olduğu toplantıda ki konuşmasında da açık ve net olarak , ABD Büyükelçisi John Bass´ı bu işin müsebbibi olarak belitmiş ve bu zat için eski yönetimin bakiyesi ifadesini kullanmıştır.

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın tespitleri ve buna bağlı olarak yaptığı açıklamalar; Bu olayın Türkiye´ye karşı düzenlenen senaryonun bir parçası olduğunu göstermektedir.    

 

Bu veriler doğrultusunda, ABD´NİN Türkiye Büyükelçisi olan John Bass tarafından açıklanan yaptırımların ve hamlenin ABD Beyaz Sarayın ve ABD Dışişlerinin ret edebilmesi zaten düşünülemez. Sayın Cumhurbaşkanımızın belirttiği şekilde, olayı kabullenmeleri ABD iç siyasetini ciddi şekilde karıştıracağı gibi ABD´NİN dış siyasetinde de ciddi yaralar açacağı da aşikardır. Bu sebeple, ister Beyaz Saray onay vererek bu açıklama yapılsın isterse bu şekilde bir hamleden haberleri olmadan John Bass tarafından bu açıklamalar yapılsın her halükarda siyasi olarak ABD Beyaz Saray el kapatmış durumda olarak ABD adına yapılan her türlü açıklamayı kabul etmek zorunda olduğunun siyaseten bilinmesi gerekmektedir.

 

ABD Dış İşleri Bakanı Tillerson, Dış İşleri Bakanımız ile bu olaydan bir kaç gün evvel görüşmüştü. Bu görüşmede neler konuşulduğu ve ABD´NİN Türkiye´den neler istediği konusunda detaylı bir açıklama yapılmamıştır. Zaten görüşme detayları ve istekler hiç bir zaman açıklanmaz.

 

Ayrıca ABD´LERİ şimdiye kadar herhangi bir memlekete uygulayacağı vize kısıtlaması ile ilgili açıklamaları, Ya Beyaz Saray tarafından yada ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapıldığının da atlanmaması gerekmektedir.

 

Bu veriler çerçevesinde bu krizle ilgili aşağıdaki senaryolar ortaya çıkmaktadır.

 

  1. SENARYO; Eğer Beyaz Saraya açıklama tam bildirilmeden veya haberi olmadan John Bass´ın inisiyatifi ile bu açıklama yapılmışsa!

ABD Büyükelçisi John Bass Obama döneminde Türkiye´ye Büyükelçi olarak gelmiştir. Obama döneminde ABD´Yİ arka planda idare eden PARA Lobisi olduğuna göre, John Bass´ında PARA Lobisinin adamı olması yüksek ihtimaldir. Bu ihtimal doğru ise, gider ayak John Bass şimdiki ABD idaresinde ki SİLAH Lobisini zora sokmak ve Türkiye ile Şimdiki ABD´Yİ idare eden Silah Lobisinin, yani PENTAGON´UN arasını açmak için böyle bir hamle yapmış olma ihtimali gündeme gelmektedir. Ayrıca bu hamle ile PARA Lobisi istediği zaman her türlü operasyonu ve hamleyi Türkiye´ye karşı yapabileceğini mesaj olarak Türkiye´ye vermek te istediği de ortaya çıkmaktadır.

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda üstüne basa basa söylediği söylemlerine dikkat edersek. Eğer John Bass Para Lobisine hizmet ediyor ise bu hamleyi yapması için gerekecek talimatı da Konsoloslukta oturduğu yerde ve SİLAH Lobisinin ve PENTAGON´UN kontrolü altında olan normal olarak kullandıkları iletişim araçlarını kullanamayacağı da muhakkaktır. Ayrıca İzmir TÜPRAŞ´taki kaza olarak belirtilen olayın, bu senaryonun doğruluğu düşünüldüğü zaman bu veriler doğrultusunda değerlendirmekte fayda vardır.

 

Evvelden de belirtiğim üzere dünyada olan hiç bir terör veya kaza gibi lanse edilen olayların, ayrıca masumane halk hareketlerinin, bağımsızlık adı altında yapılan veya yapılmak istenen referandumların gerçeği yansıtmadığının bilinmesi gerekmektedir.

İspanyadaki kimya tesisindeki patlama, Ağustos sonlarında ABD´DE Teksas eyaletindeki ülkenin en büyük dördüncü şehri Houston kentinde bulunan bir kimyasal tesisteki çifte patlamalar, ABD´deki zenci olayları ve silahlı saldırılar, İngiltere´de, Fransa´da ve Avrupa´nın çeşitli memleketlerinde olan terör olarak adlandırılan olaylar gibi.

 

John Bass´ın gider ayak söylediği söylemlerine bakıldığı zaman;

  • ?ABD´NİN talimatı doğrultusunda bu açıklamayı yapım? diyerek, Silah Lobisini yani PENTAGON´U adres göstermektedir.
  • ?Türkiye´de 9 aydır terör eylemi olmuyorsa bu ABD´NİN sayesinde? şeklindeki beyanatının çıktısı; Bu zat bu senaryoda belirtilen şekilde PARA Lobisini temsil ediyorsa, PARA Lobisinin Türkiye´ye yönelik operasyonlara son veya ara verdiklerini ve Türkiye´ye yanaşmak istedikleri şeklinde algılamak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
  •  Ayrıca IMF bu olaylar yaşanırken Türkiye´nin 2017 yılı büyüme rakamını revize ederek;  % 2,5 tan % 5,1 oranına yükseltmesi de çok şey ifade etmektedir. IMF hala PARA Lobisinin kontrolünde olan bir kuruluştur. ABD´NİN algı politikası çerçevesinde görünürde sanki Silah Lobisinin hamlesi karşısında Türkiye´nin Ekonomisinde bozulma olacağı da hesap edilerek sıkıştırılmak istendiği de muhakkaktır. Ama kendi kurguladıkları bu oyunda, sanki mavi boncuk vererek zor durumda ki Türkiye´nin yanında oldukları mesajını PARA Lobisi, IMF´nin bu hamlesi ile vermek istediği görülmektedir. PARA Lobisinin bu hamlesinin açık bir şekilde Türkiye´ye parmak sallaması olarak ve Silah Lobisinden uzak durması gerektiği ikazı olarak da algılana bilinir.
  • Ayrıca CHP Lideri Sayın Kılıçdaroğlu´nun ? ABD´NİN yaptığının doğru olmadığını? beyan etmesi de, algı politikası çerçevesinde milli bir duruş gibi gözükmesine karşı Silah Lobisine, yani PENTAGON´A karşı bir tutum olduğunun düşünülmesi bu senaryoya göre daha mantıklıdır. Trump gelene kadar ABD´Yİ idare eden kuvvet PARA Lobisinin güdümünde söylemlerini yapan CHP de bu senaryoyu doğuracak şekilde beyanatlarda bulunması da düşündürücüdür.  
  • Şu an ABD´Yİ yöneten Silah Lobisinin, yani PENTAGON´UN dünyanın neresinde olursa olsun yapamayacağı bir operasyon olmadığının belirtmiştim. Tekrar hatırlatmak isterim.
  • Tabi ki evvelden de belirttiğim üzere şunun iyi bilinmesi gerekir ki  her iki Lobide Türkiye´nin dostu değildir. Menfaatleri doğrultusunda eski Türkiye özlemi içinde hala politikalarını sürdürmektedirler.

 

  1. SENARYO; Eğer Beyaz Sarayın, SİLAH Lobisinin, PENTAGON´UN talimatı doğrultusunda bu açıklama gerçekten yapılmış ise!

Bu kararın ABD Konsolosluğunda çalışan Türk vatandaşının FETÖ Terör örgütü doğrultusunda tutuklanması ile fazla bir alakası olduğu inandırıcı değildir. Dış politikada algı politikası çerçevesinde toplumu yanlış yönlendirmek ve gerçekleri saklamak için yapılan bir açıklama olarak değerlendirmek gerekir. ABD Dışişleri Bakanının Türkiye´nin Dışişleri Bakanı ile bu süreçten bir kaç gün önce görüşmesinde Türkiye´den istedikleri ile ilgili olması çok daha kuvvetlidir. Tabi ki bu görüşme de Türkiye´nin Suriye´ye yönelik İdlib operasyonu da  gündeme geldiği muhakkaktır. ABD Türkiye´nin Kuzey Suriye´ye operasyonundan ve Kuzey Irak Referandumunu yaptıran ABD´nin hedeflerinin önüne geçmek için Türkiye´nin İRAN ve IRAK MERKEZİ HÜKÜMETLE yaptığı ittifaktan ve operasyonlara yönelik hamlelerinden rahatsız olduğu muhakkaktır. Kendi planlarına göre Türkiye´nin Güneyinde bir Kürt bölgesi oluşturarak bunu Akdeniz´e kadar uzatmak istemeleri ve BOP Projesinin önemli bir ayağını tamamlamak istedikleri ortadadır. Şimdiye kadar yaptıkları yatırım ve çabalarının heba olmasını tatbikî istememektedirler. Bunun için de Türkiye´nin terör örgütü olarak belirttiği PKK ve PKK uzantısı PYD´NİN bu bölgelerde terör bölgesi oluşmasına izin vermeyeceği rahatsızlığının karşı hamlesi olarak algılanması daha mantıklı gelmektedir.    

 

Bu senaryo doğrultusunda ABD´NİN Silah Lobisi , yani PENTAGON bu hamlesinden sonra Türkiye´nin geri adım atmasını ve Kuzey Irak ve Suriye´de daha ileri gitmemesini bekleyecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ?KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESECEĞİZ? söyleminin arkasında TÜRKİYE´NİN bekası açısından duracağından da kimsenin şüphesi yoktur. Bu senaryonun doğruluğu düşünüldüğü zaman da PENTAGON´UN bundan sonra  daha fazla Türkiye üzerinde operasyon yapmaya çalışacağı görülmektedir. Bu operasyonlar gerek siyasi ve ekonomik, gerekse her türlü terör olayları üzerinden suikastlara varan hamleler olabileceğinin bilinmesi gerekmektedir.

Tabi ki bu yalnızca Türkiye üzerinde oynanan bir operasyon olarak görülmemesi gerekmektedir.  Bu yaşanacak olayların hepsi şimdiye kadar görüldüğü üzere Fransa´da, İngiltere´de, İspanya´da ve şu an Dünyada PARA Lobisini destekleyen diğer ülkelerde de Katar´da olduğu üzere PENTAGON´UN her türlü operasyonları görüle bilinir. Tabi ki bunun karşılığında PARA Lobisi de, PENTAGONA karşı operasyonlarına  gerek ABD içinde gerekse de ABD dışında devam edecektir. 

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın VİZE OLAYINDA söylemlerini çok sert bulanlar olduğu gözükmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız bu mesajları ile PARA Lobisinin ne yapmak istediğini çok iyi bildiğini ve SİLAH Lobisine de (Gerçek ABD´YE) oyuna gelerek Türkiye´den uzaklaşma hamlesine girmemesinin mesajıdır. Ayrıca Türkiye´nin bekası için gereken ne ise her türlü engellemeler ve senaryolara karşı bunu Türkiye´nin yapacağını ve bunu yapabilecek kudrette sahip olduğunu başka nasıl bir üslupla izah edecekti ki! Başka bir üslup ve davranış tarzı Türkiye´yi bölmek ve kaosa sürüklemek isteyen gerek yurt dışı düşmanlarına gerekse yurt içi uzantılarına zaafa girildiği mesajı olacağı gibi ayrıca onlara boyun eğmek ve biat etmek anlamına geleceğinin de çok hem de çok iyi bilinmesi gerekmektedir.

 

Bu iki Lobi meydan muharebesini Ortadoğu´da yapmaktadırlar. Türkiye´yi de bunun bir parçası olarak görmektedirler. Böylelikle Türkiye´nin gardını düşürerek Türkiye´ye hiç bir şey vermeden, kendi senaryoları doğrultusunda Türkiye´yi biat ettirmeye çalışmaktadırlar. Türkiye´ye karşı her iki lobi tarafından yapılan gerek ekonomik gerekse siyasi her türlü hamlelerin bu doğrultuda değerlendirilmesinde fayda vardır.

 

Bu iki lobi arasındaki savaştan dünyadaki hiç bir ülkenin zarar görmeden atlata bilmesi mümkün görülemediğini belirtmiştim. Bu iki gücün başka memleketlerdeki uzantıları seneler boyunca  beraber çalışmışlar ve menfaat düzenini de buna göre kurmuşlardır. Dünyadaki her memlekette bu iki güç arasında da gerek siyasi gerekse ekonomik olarak çatışmaların ağırlaşarak devam edeceğinin de  bilinmesi gerekmektedir.

 

Ayrıca bu mücadelede Türkiye´ye karşı siyasi, ekonomik ve terör dalgası olarak gerek içeriden gerekse dışarıdan her türlü her türlü saldırıların artarak devam edebileceğinin bilincinde olunması gerekmektedir. Evvelden de belirttiğim üzere bu badirelerden az hasarla atlata bilmenin yolu da birlik ve beraberliğimizi korumaktan geçmektedir. Bu mücadele de Milli ve Manevi değerlerimizi koruyabilmek de en güçlü silahımız olduğunun idraki çok önemlidir.

Bu mücadele partiler üstü bir mücadeledir. Bu mücadeleyi şahıslar bazına indirgemeye çalışmakta Türkiye´ye yapıla bilecek en büyük kötülüktür. Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürecek hamlelerden ve söylemlerden uzak durulması dünyadaki bu güç savaşında Türkiye´nin bekası açısından çok önemli olduğunu tekrar belirtmekte fayda vardır.

 

Dünyada tek bir TÜRKİYE olduğunun bütün bireyler tarafından idrakinin önemini vurgulamaya da gerek yoktur. Satranç tahtasında karşı hamleleri iyi okumak ve hamleleri iyi yapmak zarureti önemlidir.

 

Şansımız, bu iki düşmanı iyi tanıyan ve  onların hamlelerini okuyabilen bir liderimiz bulunmaktadır.

 

Yalçın Aral   

15.10.2017