Necmettin ÇUHADAROĞLU


DÖRT KONU

Bir Adil Öksüz muammasıdır gidiyor.


 

Bir Adil Öksüz muammasıdır gidiyor.

Bu adam suçlu ise neden serbest bırakıldı? Tüm kamuoyu birbirine bu soruyu soruyor.

15 Temmuz´un 1 numarası Adil Öksüzün herkes izini sürüyor. Tabi hemen hemen tüm FETÖ cülerin sığınağı haline gelen Almanya da olduğu tahmin ediliyor. Yani kısacası elini kolunu sallaya sallaya gitmiş. Hem de son zamanlarda ismi öne çıkan bu şahsın Almanya´da bulunduğu ve geçici oturma talebinde bulunduğu şu an Hannoverda olduğu bilgisi basına yansıdı.

O zaman hadi geçmiş olsun diyelim.

15 Temmuzun bir numaralı firarisi Almanya da biz ise bylock kullanıcı olan teyzemizi pazarda mısır satarken alıp yargılanması için götürüyoruz. Ah be teyzem şimdi yapılacak iş mi bu? Dercesine.

Tabi bu işi yani yasak olan bir şeye kim bulaşırsa cezasını çekecek elbet.

Çeksinde

Kimsenin yanına kar kalmasın.

Bu memleketin dinamiklerine dinamit koyanlar, koymaya çalışanlar her kim olursa olsun cezasını çeksin. Ama kamuoyunda bu tür olaylarında bir an evvel aydınlatılması gerekiyor.

Neden mi?

Çünkü kan kaybediyoruz da ondan.

İkinci bir konu FETÖ nün bizi ABD den dinlediği konusu netlik kazandı.

Tabi kılavuzu karga olanın burnu pislikten çıkmazmış.  Kendi elleri ile devletin tüm birimlerine yerleşirken kimsenin ruhu duymazken bizim çabalarımız gayretlerimiz yüzümüze vurulurken daha doğrusu devletin kılcal damarlarına kadar girilirken kimse çıt demediğinden her yerimizi dinlediler.

TRT de stajyer öğrencilere cemaatin yerleştirdiği çoluk çocuğa havadan para ödenirken feryadı figanımız üç sene sonra duyan yetkililerden de davacı olduğumuzda bize gülenler şimdi cezalarını çekmek için sıra bekliyorlar.

Derdimizi sıkıntımızı anlattık ama çok geç anladılar, anlamaya çalıştılar. Ama sonunda başardık.  Biz burada birbirimize düşerken ABD si İsraili içimizde konuşlanmışta haberimiz olmamış.  Aslın da herkes her şeyi biliyormuş ama korkuyorlarmış. Eee korkunun ecele faydası mı var?

Yok.

Olmadığını hep beraber gördük ve görüyoruz da.

Bir başka konu ise bankalar. Dün Sayın Cumhurbaşkanının açıklamalarını dinlerken bankaların yapılanmaları ve faiz oranları ile tefecileri geçtiklerini düşündüm. Yaklaşık dört ay önce gerek il başkanlığımıza gelerek gerekse ziyaretini yaptığımız sanayiciler bankaların kendilerini çok fazla sıktıklarını Cumhurbaşkanımızın konuşmalarının tam tersini yaptıklarını ifade etmişler bizlerde bunları köşemize taşımıştık.  Şimdi ne kadar doğru olduğunu anlatılanların ve sanayicilerin ne denli bankalar tarafından sıkıntıya sokulduklarını görüyoruz.

Bankaların kendilerine tüm teminatları olmalarına rağmen risk analizi yaptıklarını ve 5 olan kredilerini 2 ye birden bire indirdiklerini hala anlatıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın kredileri açın yada yükseltini anladığım kadarı ile bankalar kredi faizlerini yükseltin diye ha bire faiz yükseltip kullandırılan kredinin miktarının düşürüldüğünü ifade ediyorlar.

Bir başka sanayici ise devlet desteği ile büyükbaş hayvan getirmek için ahır inşaa ettiklerini tüm teminatları vermelerine rağmen ithal hayvan getirmek için kredinin açılmadığını ve yaptıkları yatırımın böyle giderse çürümeye terk edileceğini dile getiriyorlar.

Aslında bunların temel sorunu ne bilemiyorum ama bankacılık sektöründe iyiden iyiye bir hantallaşma ve piyasadan çekilme esnafı, tüccarı, sanayiciyi bitirme planlarının olduğunu söyleyen çok sanayicimizde var.

Durum şimdilik bu minvalde.

Bugün lükte bu kadar.

Kalın Sağlıcakla.