Necmettin ÇUHADAROĞLU


DİJİTAL DİYET

Maalesef yine beceremedik. Ne üzülmeyi nede sevinmeyi beceremememizden kaynaklanan bir gelgit yaşıyoruz aslında.


 

Maalesef yine beceremedik. Ne üzülmeyi nede sevinmeyi beceremememizden kaynaklanan bir gelgit yaşıyoruz aslında.

Daha iki gün önce Umut Bulut un babası Kemal Bulut un cenaze töreninde yaşadıklarımızdan bahsediyorum. Yeşilhisar ilçesinde cenaze töreninde yaşanan ve bir o kadar da kafalarımız karıştıran sorular eşliğinde herkes son görevini yapmaya çalıştı. Tek doğru dürüst görevini yapamayan basın mensupları idi. Canlı yayın ın yapılmasını engellemek için herkes elinden geleni yaptı. Sağ olsun var olsunlar. Ne kamu görevlileri nede Yeşilhisar da bulunan Emniyet görevlileri bizim işimizi kolaylaştırmak için ellerinden gelen bir şey yok ki yardımcı olmadılar. Olamadılar.

İşin en kötü tarafı da eline fotoğraf makinasını ve cep telefonunu alan herkes fotoğraf çekmeye çalışınca olanlar oldu. Gerçek işini yapmaya çalışanlarda işlerini yapamadılar. Gazeteci arkadaşların yanında gazeteci olmayan onlarca insan vardı. İyi ellerinde sadece telefon vardı, ya taş yada farklı şeyler olsa ne olurda. Her şeyimiz böyle ise Allah bize yardım etsin.

Birde cenaze esnasında hatta cenazenin önünde selfi yapmaya çalışan vatandaşlara ne demeli? Onlar her halde Umut Bulut a baş sağlığı dilemek değilde Galatasaray camiasının, Fatih Terim in Mustafa Denizlinin vs lerinin yanında selfi çekmek için yarışmaları da işte ne üzülmeyi nede sevinmeyi bilmediğimizin kanıtı değil miydi? Birileri acı içinde ikin bile bu ortamda hoca yada futbolcularla resim çektirmek isteyenleri görünce nereye gidiyoruz dedim. Biz ne zaman bu hale geldik. Dijital manyaklıkta, dijital hastalıkta sınır tanımıyoruz. Bunların bir ruh doktoruna yada ne bileyim bu ne tür hastalıksa onun uzmanına acilen gitmeleri gerekir diye düşünüyorum.

Daha iki gün önce sosyal medya hesabımdan üç bin kişiye yakın ı sildim. Nereden bilecektim ki bu kadar tepki alacağımı? Silmemim nedeni sağ olsunlar arkadaş olarak eklediklerimizin sorunları mutlaka oluyor. Onları yazıyorlar, cevap vermekte ve onlara ulaşmakta zorluk çekmeye başladım. Her eklediklerimizle beş dakika görüşsek hesabını siz yapın. O kadar vaktimizde yok zaten. Bu sefer mesajıma neden cevap vermedin, bizimle ilgilenmedin, fakirimde ondan, vs. açıklamalar yapıldı. Şimdi de ben sana ne yaptım da beni sosyal medya hesabından sildin abi muhabbeti başladı. Hopbalaaaaa demekten başka bir şey diyemiyorum. Dahası ?´abi benim fotoğrafı ya da yazımı neden beğenmedin deyip alınganlık gösterenler bile var. Nasıl çıkacağız bu işin içinden.

Bir an evvel bu dijital sapıklık ve sapkınlıktan kurtulmanın yollarını aramak gerekiyor, bulmak gerekiyor. Ben bulamadım ve anlamadım. Akşamları bir gazetecinin telefonlarını kapatmasının doğru olmadığını bilenlerdenim ama kapalı tutmamız gerektiğini de düşünüyorum, bu sefer sosyal medyayı kapatıyorsunuz cep telefonlarına mesaj atıyorlar, ya da üşenmeden gecenin bir yarısında arıyorlar. Sonunda telefonuda kapatıyorum akşam evime gelince. Bunları bir bunalmışlıktan yazıyorum ama gerçekten biz nereye gidiyoruz. Yolda, işte, arabada, otobüste ya da nerede olursak olalım bir bağımlılığın esiri olmuş durumdayız. Beni neden sosyal medyada yazıklarımı ya da paylaştıklarımı beğenmedin deyip arayıp küsenler var. Aman Allahım nereye gidiyoruz. Ortalama dört bin beş yüz arkadaşı olan ve bine yakın mesaj geln adam kendisine bir eleman bulup bunları tek tek beğenip onlara cevap yazması gerekir. Sonunda bine düşürdük ama bir sürü sıkıntılar ile yani yeni bir hastalığımız ve yeni bir sıkıntımız oldu. Bunun adı dijital panaroya, kâbus gibi bir şey. Darılan, kırılan ve küsen arkadaşlara diyorum, biz sizin hepinizi seviyoruz, sizin kendi sosyal medya hesabınızı sevdiğinizden daha fazla.

Bırakın elinizdeki telefonları, sosyal medya hesabınızda paylaştığınız yemek masalarını, internetten çaldığınız güzel sözleri, gidin kitap okuyun, okuyup anladıklarınızdan paylaşımlar yapın. Doğaya bırakın kendinizi, sosyal medya olmayın, sosyal olun. Gidin bir çay ocağına oturun, çay için, insanları sevin, Erciyes e gidin ne bileyim internetsiz ve cep telefonsuz bir hayat yaşayın birkaç gün. Size yakışanı yapın. Kendi kurduğunuz dijital hastalığınıza bir dijital diyet reçetesi hazırlayın bu hastalığınızdan kurtulun yoksa yanınızda ve yörenizde kimse kalmayacak. Bu arada bağımlılık ötesi dijital dünya ile evlenenler var onlarada, fecebookta, instegramda, vs dijital hayatlarında bir ömür mutluluklar diliyorum. Bu hayatla evli olanlarda doğacak çocuk nasıl olur ama bu evlilikler çok fazla sürmez.