Necmettin ÇUHADAROĞLU


DERTLERİ İLE AVUNMAK

Herkesin kendine göre bir derdi mutlaka olur. Kiminin parası yok, kiminin evi, kiminin anası yok, kiminin ise babası.


 

Herkesin kendine göre bir derdi mutlaka olur. Kiminin parası yok, kiminin evi, kiminin anası yok, kiminin ise babası. 

Bunlar birer dert mi?

Kimine göre dert.

Kiminin derdi de vatan millet sevdası. Kiminin ki ekmek parası. Bunların dışında hemen hemen hiçbir derdi olmayanların ortak derdi de var.

Dedikodu.

İftira.

Siz yaklaşık yirmi beş sene belediye başkanlığı yapacaksınız, bağlı bulunduğunuz siyasi partiye ve memleketinize hizmet edeceksiniz sonrasında Ankara´ya yine bu memlekete hizmet etmeye devam etmek için gideceksiniz.

Bakan olacaksınız.

Doğruluğunuz ve dürüstlüğünüz sayesinde bu memlekete çok şeyler kazandıracaksınız. Sonrasında beklediğiniz bir duadan başka bir şey olmayacak. Onu bile çok görenlerle her gün dost dediğiniz insanların,  hakkınızda olmadık iftira kampanyaları ile karşı karşıya kalacaksınız.

Gerçekten işiniz zor abim.

Bu şehirde siz rüzgâr ekmediğiniz halde size fırtına biçtirmeye çalışan maalesef hem yol arkadaşım dediğiniz hem de yüzünüze gülen sizi görünce olmadık taklalar atan insanların farkındasınızdır.

Bu bir meziyet meselesi.

Bir taraftan duaların yüzü suyu hürmetine ayakta duran bir siyasetçi diğer taraftan şeytanın zaptına geçmiş her şeyi dünya menfaatlerine kıyaslayan bir grup.

Gerçekten işiniz zor başkanım.

Ne yapmadınız ki bu şehre?

Neden bu kadar üzerinize gidiyorlar?

Evvelden aile efradınızla ilgili hatta ( özelinize giriyorum özür dileyerek) nerede ise Kayseri de ikinci evliğinizden bahsedilen iftiralar atılırdı şimdilerde iftiraların boyutları değişti. Ne kadar içeri giren paralel yapının mensupları varsa sizin isminizden bahsetmekte. İddianamelerde gizlilik kararı olmasına rağmen bu açıklamalar servis edilmekte yerelde gündem oluşturulmakta. Utanmadan ulusal medya ya kendileri gibi çapsız yerlere,  bu memleketin gerçekleri gibi servis edilerek algı operasyonu yapılmakta.

Neden biliyor musunuz?

Bu kadar çalışkan olduğunuzdan, bu kadar memleketini, vatanınızı sevmenizden ve bu kadar hizmet ettiğinizden. Fakirin derdi ile dertlendiğinizden. Kibir ve kasavetsiz oluşunuzdan da ondan.

Halka hizmeti hakka hizmet sayışınızdan.

Gerçekten işiniz zor bakanım.

Ama siz bütün zorlukların içinden çıktınız. Bunların hepsi de gelip geçecek. Ama firavun firavunluğunu yapacak. Hep aklıma habil ile kabil gelir. İki kardeş keşke birbirlerine karşı çekememezlik yapmasalardı. Dünyanın ilk kurulduğundan beri süre gelen kıskançlık ve çekememezlik göstergesi hala devam ediyor. Meyvesi olan ağaç taşlanır ama bu memlekette taşlamayı boş verin ağacı kökten kesme gayretinde olanlar var.

 

Hakka teslimiyet düsturunuz olduğundan. Bu memlekette bildiğiniz gibi dedikodu kazanı hep kaynadı. Kaynatıldı.

Hatta bu kazana dalkavuklar, pespaye insanlar hep odun taşıdı. Ama her seferinde siz onları af ettiniz. Yüzüne bakılmayacak adamları ?´yaratılanı sev yaratandan ötürü´´ Necmettin dediniz. Dedikodu üretim merkezinin elemanları bu memlekette hep iş başında idi. Şimdi sizi çekemeyen sizin yanınızda görünenler var ya hepsi bir ağızdan Pennsylvania pezevenginin talimatı ile sizi suçlamaya başladılar.

Şimdilerde moda; itirafçı olmak. Aslında itirafçı olmak ihtar etmek mi? Suçlamak mı? Onu da bilmiyorum. Asıl amaçları çalışan ve vatanına ve milletine hizmet eden insanları şevkini kırmak başka bir şey değil.

Doğruları saptırmaya gayret edenler, olmadık yazılara imza atanların musluklarından akan kin, nefret ve iftira sularının sonu bir gün gelecek. Dört beş çapulcuya arka çıkanlar, onlara bilgi servis edenler karşılığında dünya menfaati temin edenlerle birlikte arabalarının taksitlerini ödeyenler, hocaya güvenip abdestsiz namaza duranlar, davar bile güdemeyenlerin başkan yapıldığı bu memlekette başkanlıkları bittiğinde size saldırmasını ben içime sindiremiyorum.

Varsa sindiren üzerine alsın.

Yarın sapla samanın karıştırıldığı, kurunun yanında yaşında yandığı, çamur at izi kalsın siyasetinin yapıldığı şu günlerde inşallah bu kadar dedikodu günahlarınıza kefarettir.

Gerisi mi?

Gerisi lafı güzaf,  gerisi angarya.

Elimizde kalan doğruluklarımızla, Rabbime güvenimizle, dualarımızla hep yanında ve yakınınızda olduk. Kardeşlik yapabildik mi bilmem ama siz tüm Kayserinin gönlünde başkan, bakan ve en önemlisi ise abi olarak hep kalacaksınız.

Çünkü güneşi balçıkla sıvayamazsınız, ışık aradan sızar giderde ondan.

 Kalın sağlıcakla.