Necmettin ÇUHADAROĞLU


Bu nasıl memleket?

Ekmek elden su gölden. Hastaneye gidersiniz para ödemezsiniz, devlet bu imkânı size tanımış. Hastane ücretsiz, doğum ücretsiz, ilaç ücretsiz.


Bu nasıl memleket?

Ekmek elden su gölden.

Hastaneye gidersiniz para ödemezsiniz, devlet bu imkânı size tanımış. Hastane ücretsiz, doğum ücretsiz, ilaç ücretsiz.

Bunlar hükümetin aldığı kararlar.

Birde bizi meşgul edenler var. ?´Biz devletmiyiz´´ sorusunu aklımıza getiriyorlar. Gazeteye kayıp ilanı veriyorlar, ücret vermiyorlar, haberimizi yap diyorlar masraf yapacağız deyince kalsın diyorlar. Ekrana çıkart diyorlar´´abi bana söz hakkı doğdu diyenler var´´ çik arkadaş tamam da burasıda bir işletme su yakmıyor elektrik yakıyor ve seni 45 dakika dinlemek zorunda kalıyoruz.

Bunun bir bedeli yok mu?

Susuyorlar.

Eline sağlık diyen gidiyor.

Elimiz sağ olmasın arkadaş artık yeter. Ne siz bizi meşgul edin ne de vaktimizi alın.

Neyse iki konu var.

Hastane denildiğinde insan hep korkar, nedense içimiz ürperir. Ama şifa rabbimdense bu şifanın kaynağı da sağlık çalışanlarımızdır.

İşini hakkı ile yapan herkese selam olsun.

Yüce yaradan kâinat kitabında ?´doğru iş yapın, işi ehline verin diyor´´ işinin ehillerine de selam olsun.

Geriye dönüp 15 sene öncesi aklıma geliyor.

?´Hastanelerde kuyruklar´´

?´Hastanede kavgalar´´ ve hastanelerde rehin kalmalar. Paranız yoksa, ya da bağ kur borcunuz varsa yandığınız gündü. Şimdilerde ise bir bakın, dolaşın. Birde imkanı olanların başka devletlerdeki ve sağlık sistemindeki özelliklerini inceleme imkanı olursa kendi ülkemizde yapılan işler için ne kadar gurur duysa az kalır bence.

Tabi bu işleri pekte bilmeyenler sırf eleştiri olsun diye eleştirmek adına da hastanelerimizi ya da çalışanları eleştirebilir. Fakat kişiler üzerinde yoğunlaşan ve eleştiri oklarını tamamlayanlar şunu unutmamalıdır ki, meyvesi olan ağaçta taşlanacaktır.

Eleştirmek ayrı, kin duymak ayrı.

Eleştiri yapıcı olur.

Kin, nefret ve kavga içermez.

Zor iş hasta memnuniyeti.

Gerçekten zor.

Nasıl yapacağız?

Biraz daha insaflı davranarak.  Biraz daha düzgün eleştirerek. Kulaktan duyma şeylerle ne yapılmak istediğini pekte anlamasak ta.

Yaptığımız haberi sosyal medyada paylaşıyoruz.

Bir kişi eleştirmiş.

Gece bu hastanede diş çekimi yok, röntgen çekimi yok diye.

Bu kadar beğeninin arasında sadece bir kişi de eleştirmiş.

Varsın o da eleştirsin.

Gerekli yerlere konuyu zaten ileteceğiz.  Aslında eleştirilen bazen de şahsileşiyor.  Hastaneyi değil de yöneticileri eleştiren oluyor. Bir buçuk milyon insanın yaşadığı, memnuniyet oranı yüzde doksan dokuzlara vardığı bir hastanede birkaç kişinin eleştirmesi de normal. Önce herkes kendine bir baksın.

Ne yani, haber yaparken size mi soracaktık.

Bize göre hastanenin durumu bu.

Kötü bir durum varsa cuhadaroglune@gmail.com adresime mail atabilirsiniz. Biz gördüklerimizle haber yaparız. Duyduklarımızla değil. Birde çapsız köşe yazarları var ya. Kendilerinin üç beş işi var. Medya sektörüne yahu bende köşe yazayım da gazeteci olayım diyen üç beş kendini bilmezlere fırsat verenlere ne demeli.

Arkadaş, bırakında gazeteciler köşelerini yazsın, yada siz işinizi bırakın sonradan gazeteci olun.

Eğer çapınız varsa.

Bu kadar çapsızın arasında size yazı yazdıran çapsızlara da selam olsun.

Ne diyelim.

Koyunun olmadığı yerde Keçiye Abdurrahman Çelebi derlermiş.

Sizde tam bu şekilde olduğunuzda emin olun.

Gidin işinizi yapın.

Herkes işini yapsın.

Ucuz sosyal medya ve klavye kahramanlarına duyurulur.

Son not, TV programlarında kendilerine yer vermemiz konusunda ısrar eden arkadaşlar bu kadar medyatik olmanıza gerek yok. Ekranlar babanızın çiftliği değil. Ekrana çıkabilmek için birazda çıkmak için çaba sarf ettiğiniz ekranı birincisi doldurun ikincisi biraz bir bedel ödeyin.

Yok, öyle üç köfte bir ekmek.

Bu nasıl memleket?

Vaktimizi alıyorsanız bunun bedelini ödeyin.

Olur mu?

Kalın Sağlıcakla.